Atatürk bu sözleri söyledi mi?
Abone olMenemen'den gelen haber telgrafla Atatürk'e iletilir. Dolmabahçe Sarayı'nda kabinesiyle sabaha kadar süren bir toplantı yapar ve Atatürk şu cümleyi kullanır.
Hürriyet Yazarı Yalçın Bayer, Teğmen Kubilay'ın Menemen'de şehit
edilişinin 75. yıldönümünde konuyu ele aldı. Ayaklanmanın ertesinde
yaşananları ve Atatürk'ün verdiği tepkide söylediğini iddia ettiği
o sözü yazısında dile getirdi.
Yazı: Yalçın Bayer
Kaynak: www.hurriyetim.com.tr
-MEVSİM kıştı, dondurucu bir gündü. Tarih; 21 Aralık 1930,
günlerden cumartesi.
Mustafa Kemal, Trakya illerine ‘Beyaz trenle’ geziye
çıkıyor. Kırklareli il sınırında girdiğinde ilk olarak dört yıl
önce Almanlar tarafından yapılan Cumhuriyet’in ilk dört
fabrikasından biri olan Alpullu Şeker Fabrikası’nda incelemelerde
bulunuyor. Daha sonra 15.30’da Kırklareli Garı’na geliyor ve
‘muazzam’ bir kalabalık tarafından karşılanıyor. Kendisini görmek
için gelenler ‘Yaşa varol, büyük halaskar’ diye sevinç
gösterilerinde bulunuyorlar.
Gazi’nin beraberindeki kalabalık heyet üyeleri arasında İçişleri
Bakanı Şükrü Kaya, Halk Fırkası (Halk Partisi) Genel Sekreteri
Recep Peker, Ali Çetinkaya, Ali Kılıç, Tevfik Rüştü Aras, Afet
İnan, Ruşen Eşref, Hasan Rıza Koyak, Fahrettin Altay gibi isimler
dikkat çekiyor.
Kırklareli’ndeki ziyaretin ayrıntısına girmeden, Gazi’nin Belediye
Başkanı Şevket Dingiloğlu ve meclis üyeleriyle yaptığı görüşmenin
özünü bilmek gerekiyor.
Mustafa Kemal, kendilerine belediye seçimleri ve ilgili sorular
yöneltiyor ve aldığı cevaplar üzerine kendileriyle tartışıyor.
Bunu neden yapıyor?
1929 yılında dünyadaki ekonomik kriz genç Türkiye Cumhuriyeti’ni de
olumsuz yönden etkiliyor.
HALK FIRKASI DENEMESİ
Çok partili demokrasiye geçmek amacıyla yakın arkadaşı Fethi
Okyar’a ‘Serbest Cumhuriyet Fırkası’nı kurduruyor. Parti bir anda
gerici unsurların yuvalandığı bir örgüt haline geliyor.
Ağustos 1930’da kurulan parti, beklenmedik şekilde üç ay içinde
büyük gelişme gösteriyor. Kasım ayında 502 yerdeki belediye
seçimlerinden, Serbest Fırka’nın ancak örgütlenebildiği 37 yerdeki
tüm seçimleri kazanıyor. Trakya bölgesinde de 10’a yakın belediyeyi
‘Cumhuriyet Halk Fırkası’ (CHP) adayları kaybediyor.
Başarısızlıkla sonuçlanan deneme üzerine Halk Fırkası 17 Kasım’da
kapatılıyor.
Bu ‘kalkışma’ veya ‘kıpırdanma’ neden olmuştu?
Mustafa Kemal, bu beklenmedik gelişmenin nedenlerini yerinde
öğrenmek ve halkın nabzını ölçmek üzere bu geziye çıkıyor.
YANLIŞI BİLDİRİN
Kırklareli’nde iki gün süreyle köy temsilcilerinden esnafa kadar
herkes özgürce konuşuyor. Şikayet dilekçeleri veriliyor. Bir köylü,
nüfus dairesinde köylüye güçlükler çıkartıldığını, bazı dairelerde
yolsuzluklar olduğunu, rüşvet alındığını söylüyorlar. Bu iddia
üzerine Mustafa Kemal kızıyor ve üzüldüğünü belirterek‘... böyle
memurlar varsa, isim tasrih ederek şimdi yanımdaki müfettişlere
bildirin. Unutmayın ki, devlet örgütünün çok iyi işlemesi için
halka düşen bazı ödevler vardır. Eski devirden kalma zihniyeti
yaşatan adamlar bulunabilir. Böylelerini tespit etmekte siz bize
yardımcı olun. Fakat iddialarda delil ve isim bulunması şarttır.’
diyor.
HALKIN TEPKİSİ NEDEN
Bu arada Serbest Fırka hakkında açıklamalar yapıyor ve süren
devrimleri anlatıyor. Sıkıntılar konusunda beraberindekilere çözüm
için talimatlar veriyor Atatürk...
Sonuçta ‘Serbest Fırka’nın başarısının rejim karşıtı değil,
hükümetin ve yerel idarecilerin başarısız icraatlarına dönük
demokratik bir muhalefet hareketi olduğunu görüyor.
Kırklareli’nin, Yunan işgali sırasında Yunan Kralı Konstantin’in
1921’de kaldığı Rumlara ait güzel binada ağırlanmayı kabul
etmeyerek, geceyi trende geçirmesi dikkat çekiyor.
Ertesi gün ‘Gazi Paşa çok yaşa’ alkışlarıyla uğurlanan Mustafa
Kemal ‘Her sınıf halkın samimi ve açık konuşmasının kendisinde
unutulmayacak intibalar bıraktığını’ söylüyor.
VE MENEMEN HABERİ
Kırkareli’den otomobille Edirne’ye geçen Atatürk, Selimiye ve Üç
Şerefli camilerini ziyaret ediyor; imamla bazı ayetler üzerine
sohbet ediyor, Müslümanlık’ta ‘Arafat’ta kavuk çıkartmanın’ olup
olmadığını soruyor. Selimiye’yi inşa eden Mimar Sinan hakkında
bilgiler veriyor ve hasarlı durumdaki camilerin tamiri için keşif
çıkartılarak üç gün içinde kendisine verilmesini istiyor. (Kısa bir
süre sonra bütün camiler onarılır ve bir sonra Edirne’ye geldiğinde
bunları yerinde görür.) Ertesi gün (23 Aralık) Türk Ocağı’nda
konuşmaya hazırlanırken, kendisine şifre müdürü Suat Bey, Başbakan
İsmet İnönü’den bir telgrafı okuyor:
‘Menemen’de irtica ayaklanması oldu!’
Başbakan İnönü, İçişleri Bakanı Kaya ve Genelkurmay Başkanı Mareşal
Fevzi Çakmak’ı Ankara’dan İstanbul’a çağırıyor. Edirne’de,
temaslarını tamamladıktan sonra 25 Aralık sabahı Babaeski’den
trenle İstanbul’a dönüyor ve Dolmabahçe Sarayı’nda kabinesiyle
sabaha kadar süren bir toplantı yapıyor. Ordu Müfettişi Fahrettin
Altay da Menemen’e yolcu ediliyor.
Mustafa Kemal çok üzülüyor ve ağzından şu sözcükler çıkıyor:
‘Menemen’i yıkın, ortasına kara bir taş dikin!’
Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi de bir amentüdür
‘KIRKLARELİ Hareketi Derneği’ geçen salı günü Atatürk’ün
Kırklareli’ne gelişinin 75. yıldönümü dolayısıyla bir panel
düzenledi. Genç Cumhuriyet’in heyecanlı ve sancılı çağdaşlaşma
sürecinde yaşananlar, bizim yönettiğimiz panelde ‘Atatürk
Kırklareli’nde’ ve ‘Kurtuluş Savaşı’nda Trakya’ adlı kitapları
bulunan araştırmacı-yazar Nazif Karaçam ve Marmara Üniversitesi
öğretim üyeleri Prof. Hüseyin Salman ve Prof. Özcan Mert tarafından
çarpıcı bir şekilde ortaya konuldu. Karaçam, ‘Bugün Türkiye’de
irtica hareketleri nasıl sağ partilerin yarattığı bir tehlike ise
1930’daki Menemen olayı da Serbest Fırka’nın bir ürünüdür’ dedi.
Prof. Salman, 1930’larda Türkiye’nin yaşadığı ekonomik, sosyal ve
siyasi tabloyu çarpıcı verilerle ortaya koydu. Prof. Mert de
‘İslam’ın amentüsü gibi Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi’nin de bir
amentü olduğunu’ vurguladı.
Hars nedir
‘Osmanlı siyaseti gayri mütecanis (farklı) unsurlardan ve
maddelerden meydana gelmişti. Bunlardan bir halita (karma) yapmak
mümkün olmadığı için, Osmanlı siyaseti yerine yeni bir siyaset
çıktı. O siyaset ulusal siyasettir. Türkçülük siyaseti idi.
Bilindiği üzere her ulusun kendine özgü bir özelliği vardır. Hars
(kültür) bu özellik ve bu karekter ile ifade edilir. Bence de en
bilimsel olanı harsla uygarlığı birleştirmektir.’
(Atatürk’ün Kırklareli Türk Ocağı’ndaki konuşmasından...)