İSTANBUL Tuzla’da öğretmen Fatma Kayıkçı’nın ölümüne ilişkin soruşturma kapsamında "Tasarlayarak adam öldürme" suçundan tutuklanan Atalay Filiz’in savcılıktaki ifadesinin ayrıntıları ortaya çıktı. "EĞİTİMİMİN 4 YILINI YATILI SÜRDÜRDÜM" Emniyetteki işlemlerinin ardından Kartal’daki Anadolu Adalet Sarayı’nda yaklaşık 5 saat boyunca savcı karşısında ifade veren Filiz’in 8 sayfalık ifadesinin ayrıntıları ortaya çıktı. Emniyette konuya ilişkin ayrıntılı ifade verdiğini ve ifadesini tekrar ettiğini, 2 Haziran 1986 günü doğduğunu söyleyen Filiz’in, "Babam İlhan Filiz’in Albay olması nedeniyle ilkokul eğitimimin ilk 3 yılını Ankara’da tamamladım. 4. ve 5. sınıfları ise İstanbul’da tamamladım. 1997 yılında Anadolu Liseleri sınavına girdim ve Galatasaray Lisesi’ni kazandım. Toplam 8 yıllık orta ve lise eğitimimi Galatasaray Lisesi’nde tamamladım. Eğitiminin ilk 4 yılını yatılı sürdürdüm. Son 4 yılını ise babamın tekrar tayini İstanbul’a çıkınca babamın evinde kaldım" dediği öğrenildi. "GAZETELERİN BANA MESAJ VERDİĞİNİ FARK ETTİM" Yatılı kaldığı dönemde kendine okuma merakı olduğunu ifade eden Filiz’in, "11 yaşımdan itibaren ben de okuma merakı olduğunu fark ettim. 11 yaşımdan itibaren sürekli gazete okuyordum. Okuduğum gazetelerin bana mesaj verdiğini fark ettim. Mesela okuduğum gazetelerde bana ’Atalay sen kantinden gofret çal’ gibi mesaj verildiğini fark etmem nedeniyle okulun kantininden gofret yada çikolata çalıyordum. Bunu ailem de dahil hiç kimseye söylemiyordum. Bana gizli mesaj olarak iletiliyordu. Param olduğu halde bana bu şekilde davranılmam iletildiğini düşündüğüm için bu şekilde kantinden gofret yada çikolata çalıyordum" şeklinde konuştuğu ifade edildi. "MESAJ VERDİĞİNİ DÜŞÜNDÜĞÜM GAZETELERİ SAKLIYORDUM" Bazı gazeteleri saklayıp bazılarını ise attığını söylediği öğrenilen Filiz’in "Gazeteyi her okuduğumda bana mesaj verilmiyordu. Zaman zaman ben bu mesajları kendiliğimden alıyordum. Okuduğum gazete yazısından bu mesajı aldığım zaman ben kantinden hırsızlık yapıyordum. Mesaj almadığım zaman kesinlikle hırsızlık yapmıyordum. Bana mesaj verdiğini düşündüğüm gazeteleri yatılı okuduğum dönemde dolabımda ve yatağımın altında saklıyordum. Bana mesaj vermeyen gazeteleri kesinlikle saklamıyordum" dediği öğrenildi. "İSTİKLAL CADDESİ’NDEKİ DÜKKANLARDAN ÇALIYORDUM" Daha sonra babasıyla yaşadığını ifade eden Filiz’in, "Bu dönemde yaşım da büyüdüğü için okuduğum gazetelerden daha farklı mesajlar almaya başladım. Bu mesajlarda bana takı, elektronik eşya gibi değerli şeyleri çalmam söyleniyordu. Ben de bu mesajlar doğrultusunda okuldan çıktıktan sonra İstiklal Caddesi’ndeki dükkanlardan hafıza kartı, kolye, küpe gibi takı eşyaları çalıyordum. Bu dönemde de cebimde para olduğu halde hırsızlık yapıyordum. Bana mesaj verdiğini düşündüğüm gazetelerin tamamını evde dolabımda ve yatağımın altında saklıyordum" diye konuştuğu belirtildi. "EVE GELDİĞİMDE BABAM BENİ DÖVMÜŞTÜ" Gazeteleri saklaması nedeniyle anne ve babasının kendisine kızdığını söylediği öğrenilen Filiz’in, "Bir defasında ben evde yokken annem evde temizlik yaptırmış ve yatağın altındaki, dolabımdaki bana mesaj verdiğini düşündüğüm gazeteleri çöpe atmış. Akşam eve gelip gazeteleri bulamayınca annem çöpe attığını söyledi. Ben de elime fener alıp karanlıkta gece çöp konteynerlerini dolaştım. Gazeteleri tekrar eve getirecektim ama çöp kutularında bulamadım. Eve geldiğimde babam beni dövmüştü" şeklinde konuştuğu öğrenildi. "1 SAAT OKUDUKTAN SONRA MESAJLARI TESPİT EDİYORDUM" Gazete yazılarının kendisi için önemini anlattığı öğrenilen Atalay Filiz’in, "Gazete yazılarından aldığım mesajlar benim hayatımı esir etmişti. Sıradan bir gazete yazısını okur okumaz hemen anında mesaj alamıyordum. Ancak gazeteyi 1 saat okuyordum. 1 saat okuduktan sora mesajları tespit ediyordum ve bu mesajlara göre hareket ediyordum. Ancak bu mesajlarda sadece hırsızlık yaptığım söyleniyordu. Kesinlikle o dönemde herhangi bir kişiyi öldürmem yada başka şekilde zarar vermem söylenmiyordu" dediği öğrenildi. "ANNEM VE BABAMDAN UZAKLAŞMAK AMACIYLA..." Ailesi ve arkadaşlarına aldığını iddia ettiği mesajları söylemediğini söyleyen Filiz’in, "Annem ve babam bu şekilde çok sayıda gazete okuyup evde biriktirmemi istemedikleri için onlardan uzaklaşmak amacıyla üniversite okuma bahanesiyle 2006 yılında Fransa’da Paris şehrinde bulunan Paris-Sud. 11 Nolu Üniversitenin biyoloji bölümüne kayıt yaptırdım. Liseyi bitirdikten sonra 2005 yılında ÖSS sınavına girdim ancak amacım üniversite kazanmak değildi. Sırf annem ve babama ’sınava girdim, kazanamadım’ demek için girdim. Yapabileceğim soruları kasıtlı olarak yanlış işaretledim. İstanbul’da üniversite okuduğum takdirde annem ve babamla birlikte kalacaktım. Birlikte kalacağım için gazeteleri okuyamayacaktım. Anı sıkıntıları yaşayacaktım. Bu nedenle kasıtlı olarak sınavı kazanmadım" cümlelerini kurduğu belirtildi. "BİR TAKIM ARAÇLARI VE KİŞİLERİ TAKİP ETME GÖREVİ VERİLDİ" Paris’e eğitim görmeye gittiğinde tüm masraflarını babasının karşıladığını belirten Filiz’in ifadesinde, "Paris’te de amacım okumak değildi. Okula kaydımı yılın başında yaptıktan sonra okula hiç gitmiyor, sınavlara girmiyordum. Burada öğrenci yurdunda kaldım, gazete okumaya devam ettim. Hem Fransız hem de Fransa’da basılan Türk gazetelerini alıp okuyordum. Bu gazetelerin de bana mesaj verdiğini düşündüğüm baskılarını saklıyordum. Bu gazetelerin birisinde yazılan bir yazıdan aldığım mesajda bana bir takım araçları ve kişileri takip etme görevi verildi. Görevi yerine getirebilmem için Rower marka 1996 yada 1997 model aracı satın aldım. Verilen mesaj gereği bir takım insanları ve araçları takip ettim. Bu mesaj sonucunda insanlara yada araçlara herhangi bir zarar vermedim. Sadece benim görevim insanları ve araçları fark edilmeden bir noktadan bir noktaya takip etmekti. Bu görevimi bu şekilde yapıyordum" dediği öğrenildi. "İTALYA’DA KENDİMİ FRANSA VATANDAŞI OLARAK TANITTIM" Bir defasında okuduğum bir gazetede bana İtalya’ya bir yaz kampına katılıp burada bulunan insanlara kendimi Fransız olarak tanıtmam ve insanları inandırmam yönünde mesaj verildi. Bu mesaj doğrultusunda 2009 yılının yaz aylarında İtalya’daki bir yaz kampına katıldım. Kampa katılırken kendimi Fransız vatandaşı olarak tanıttım. Kampta çalışanlarla birlikte yüz kişi vardı. Sürekli Fransızca konuştum ancak ismimi Atalay Filiz olarak söyledim. Paris’te 2008 yılında Rus vatandaşı olan Olga Seregina ile tanıştım. 2010’da bu bayanla sevgili olduk. Olga da yine Rus arkadaşı Elena Radchikova ile Paris’e eğitime gelmişlerdi. Olga ile aynı yurtta kalmaya başladık. Aynı yıl içinde çocukluk arkadaşım olan Göktuğ Demirarslan ile karşılaştık. Erasmus programı ile burada okuduğunu söyledi. Sonra Göktuğ ile sık sık görüşmeye başladık. Elena ile Göktuğ’u tanıştırdık. Onlar da sevgili oldular" diye konuştuğu ifade edildi. ÖLDÜRMESİNİN EMREDİLDİĞİNİ SÖYLEDİ Gazete yazılarındaki şifreli mesajları çözmeye çalıştığını öne süren Filiz’in, zaman içindeki gazete yazılarındaki mesajlarda Göktuğ Demirarslan ve Elena Radchikova’nın da casusluk yaptıkları gerekçesiyle her ikisini öldürmesi gerektiğinin emredildiğini söylediği öğrenildi. MESAJLAR NEDENİYLE... Filiz’in ifadesinde, tarih öğretmeni Kayıkçı’nın ise kimliğini deşifre etmeye çok yaklaştığını, eğer kimliğini açığa çıkarırsa öldürmesi gerektiği yönünde gazete yazılarından mesajlar aldığını söylediği belirtildi. AVUKAT: ŞİFRELER DOĞRULTUSUNDA HAREKET ETMİŞTİR Atalay Filiz’e baro tarafından atanan avukat ise, "İradesi tutsak altına alınmış şekilde, gizli güçlerden kendisine verilen gizli talimatlar ve şifreler doğrultusunda hareket etmiştir" şeklinde savunma yaptığı öğrenildi. OTOPSİ RAPORU DOSYADA Öte yandan Fatma Kayıkci’nin ölümüne ilişkin soruşturma kapsamında dosyaya Adli Tıp Kurumu’ndan ön otopsi raporu geldi. Otopsi raporunda Kayıkci’nin kesici delici bıçak yaralanması sonucu iç organ ve büyük damar yaralanması neticesinde yaşamını yitirdiği belirtildi.