At bakalım, at bakalım içeri at bakalım

Gezi ayaklanması vesilesiyle hükümeti düşürmeye teşebbüs eden şehir iblislerinin bir kısmı hakkında hazırlanan iddianame tamamlandı.

Süleyman ÖZIŞIK suleyman@internethaber.com

Gezi ayaklanması vesilesiyle hükümeti düşürmeye teşebbüs eden şehir iblislerinin bir kısmı hakkında hazırlanan iddianame tamamlandı.

İddianame mahkeme tarafından anında kabul edildi. Edilmesiyle birlikte detaylar da ortaya çıkmaya başladı.

En çarpıcı ayrıntılar, darbeye teşebbüsten yargılanan sanıkların verdiği ifadeler. Ömür boyu hapisle yargılanan şüpheliler, "Şaka yapıyorduk, kız arkadaşımıza hava atmak için bunları söyledik, alkollüydük" diyerek kendilerini savunmuş!

İfadeleri baştan sona okudum. Özetlemem gerekirse gezi döneminde "Biz delikanlıyız, hükümeti indiricez, bu diktatörlük bitecek, direnin düşecekler" diyen delikanlı tipler, ifadelerinde resmen altına kaçırmış.

Güya Gezi ayaklanmasında hükümet düşecek, bunlar da Mustafa Kemal'in askerleri olacaktı.

O dönemde aşağılık sanatçıların gazına gelerek polise, "Sık bakalım sık bakalım, Biber gazı sık bakalım, Kaskını çıkar copunu at, delikanlı kim bakalım" diyen bizim devrimcilerden çoğu, hakimi görünce, "Efinim yimin idirim şaka yıptıkdı. Özür dilirimmm" diyerek yalvarmaya başlamış!

Meşhur atasözümüz der ki, "Kalabalıkta artistlik yapanın, tenhada özrü kabul olmaz!" Bunu unutmuşlar.

Şaka yapmışlar, kız arkadaşlarına hava atmışlar!

2 biraya veya 3 kuruşa ortalığı cehenneme çevirdiler. Onca arabayı, onca işyerini şakacıktan yakmışlar. Kız arkadaşlarına hava atmak için kepçe kaçırmış, TOMA gaspetmişler!

Onlar geniş geniş şaka yapsın ve kız arkadaşlarına hava atsın diye faizler bir hafta 3 puan artarak yüzde 3'ten yüzde 7'ye yükseldi. Onlar şaka yapsın diye, onlar kız arkadaşlarına hava atsın diye onca kişi hayatını yitirdi!

50 bin kişiyle polise artislik yaparken iyiydi. Hadi şimdi hakime de, "At bakalım, at bakalım içeri at bakalım. Cübbeni çıkar kürsüyü bırak, delikanlı kim bakalım" desene devrimci?

Duvarlara "Zulüm 1453'te başladı" diye yazmak, inançlı kesimle alay etmek için inşaat duvarlarına, "İnşaat ya resulallah" diye alaycı aforizmalar karalamak, koro halinde ülkenin başbakanının karısına ve annesine küfretmek kolaydı.

Şimdi şaka sırası hakimde!... Adam karısına hava atmak için size şöyle bi 30 yıl verirse darılmaca gücenmece yok tamam mı?

Hem sizin için de iyi bir tecrübe olur fena mı? Silivri'de espri yeteneğinizi epey bir geliştirirsiniz. Bu sırada siz içerideyken kız arkadaşınız başka erkeklerle şakalaşacak, başka erkekler onunla gezerek size hava atacak ama olsun!

Ciddiye almayın yahuuu, şakacıktan diyorum!

*****

Bu yazdıklarımı ağır bulanlar olabilir. Sözüm o günlerde meydanlara çıkıp demokratik protesto hakkını şiddete bulaşmadan kullananlara değil.

Ama vergisini benim ödediğim araçları yakanlara, ülkemin bayrağını ateşe verenlere, ülkemin polisine teröristlerle bir olup saldıranlara, onları durdurmak için mücadele eden kesime kağıda kaleme gelmez küfür ve hakaretlerle sayıp sövenlere hem vallahi hem billahi acımıyorum, acımayacağım.

Ülkesini İngiliz Amerikan gazetelerine satanlara acırsam Allah beni kahru perişan eylesin.

Evet, ağır konuşuyorum...

Çünkü Gezi ayaklanması sırasında beni takip edenler iyi hatırlar. Günlerce, haftalarca yalvardım.

"Çocuklar yapmayın! Çocuklar sizi sahaya dökenler ortadan yok olacak. Çocuklar bu bir oyun ve bu oyunda kaybedenler sizler olacaksınız" diye yakardım.

Payıma düşen, sadece tehditler, küfürler ve hakaretler oldu.

Bu olay asla unutulmamalı ve gelecek nesillere de unutturulmamalı. Unutulduğu gün bu ülkede yine böyle darbe ayaklanmaları olur.

Verilecek olan karar bu ülkede bir daha hangi sıfatta olursa olsun kimsenin hükümeti aşağılıkça kumpaslarla devirmeye çalışmaması için emsal olacak.

Ve altını kalın çizgilerle çizerek soruyorum.

"Mesele ağaç değil arkadaş, sen daha anlamadın mı?" diyerek vesvese üreten, "Yeni kurtuluş savaşı başlıyor. Bugün ölmek için ne güzel bir gün" diyerek fitne yayan, "48 saat direnin bu hükümet düşecek" diye yalanlar köpürten gazeteci, siyasetçi ve sanatçı bozuntuları  nerede?

Halkı soğakağa döken bu zevat, devletin gazabından payına düşeni almayacak mı? Azmettiriciler elini kolunu sallayarak dolaşırken tetikçilere ceza verilerek mi adalet sağlanacak?

Halkın geniş kesimleri o dönemde yaşanan acı ve kederden payına düşeni aldı. Bize bu acı ve kederi yaşatanlar adaletin gazabından payına düşeni almayacak mı?

Millet, devletin de onlara bir şaka yapmasını bekliyor!

Yazıyı noktalamadan önce, benim vatandaş olarak adaleti temsil edenlerden bir ricam var. O ricamı iletip bitireyim.

Noolursunuz!

Yemine verdiriyorum...

Bak, Allah'ınızı severseniz, "Polis kolumu kesti, bu mesajı memelerimle yazıyorum", "Polis saat üçten sonra ses çıkmasın diye testereyle gelip bizi kesecek. Help, hellllp!", "Mado kapılarını kapattı, dondurma almayın oradan, boykot edin", "Starbucks Kafe wifi şifresini açmadı. Kesin bilgidir acil RT yayalım", "Panzer beni ezdi, paletlerin altında kaldım. Bu mesajı okuyan arkadaşlar süt getirsin, gözlerim yanıyor diyenlere dokunmayın!

Çünkü onlar bizzat şakanın ta kendisi!...