Aşure günü nedir Aşure orucu nasıl ve kaç gün tutulur?
Abone olHalk arasında Alevi orucu da denilen Muharrem ayı oruçları 11 Eylül salı günü başladı. 10 gün tutulacak olan Muharrem ayının 10. günü ise aşure günü olacak. Peki aşure günü oruç tutmak caiz midir yoksa 3 gün üst üste mi aşure günü orucu yani muharrem orucu tutulmalı?
Matem ayı olan Muharrem ayı 11 Eylül Salı günü Hicri yılbaşı ile
birlikte başladı. Peki 10 gün süren muharrem ayında kaç gün oruç
tutulur, sadece aşure günü oruç tutmak caiz midir? Muharrem ayının
İslam tarihinde belli başlı üç önemli üzelliği vardır. Birincisi
oruç, ikincisi Hicrî takvimin başlangıcı olması, diğeri de Hz.
Hüseyin ve evlatlarının Kerbela'da şehit edilmesidir.
Muharrem ayında tutulan oruç tarihi seyri yönüyle de bir özellik taşıyor. Peygamberimiz Medine'ye hicret ettikten sonra Medine'de yaşayan Yahudilerin oruçlu olduğunu öğrendi. O gün Muharrem ayının 10. günü Aşura günüydü. “Bu ne orucudur?” diye sordu. Yahudiler, “Bugün, Allah'ın Musa'yı düşmanlarından kurtardığı, Firavun'u boğdurduğu gündür. Hz. Musa (a.s.), bir şükür olarak bugün oruç tutmuştur” dediler.
Peygamberimiz onlara, “Biz, Musa'nın sünnetini yaşatmaya sizden daha çok yakınız ve hak sahibiyiz” diyerek kendisi ve Müslümanlar o gün oruç tuttular. O yıl henüz Ramazan orucu farz olmamıştı.
MUHARREM ORUCU FARZ MI: Ramazan orucu
farz kılınınca Müslümanların oruç ayı Ramazan oldu. Aşura günü
orucu konusunda ise Peygamberimiz herkesi serbest
bıraktı, “İsteyen tutar, isteyen
tutmayabilir” dedi. Böylece bu oruç, müstehab
bir oruç olarak kaldı. Bilgin sahabilerden İbni Abbas'ın rivayet
ettiği bir hadiste de ifade edildiği üzere, bir karışıklığa meydan
vermemek ve Yahudilere benzememek için Aşura gününden önceki günle
sonraki gün ilave edildi, böylece üç gün oruç tutmak sünnet olarak
uygulanır oldu. Dolayısıyla ne Peygamberimiz, ne Sahabiler, ne
mezhep imamları ve müctehidler, ne de daha sonraki İslam âlimleri
Muharrem ayının ilk on günü oruç tutulması konusunda bir beyanda
bulunmamışlardır.
Bunun dışındaki bir uygulamanın İslam ibadet tarihinde bir yerinin ve kaynağının olmadığını söylemek gerekir. Muharrem ayının İslam tarihinde bir takvim başlangıcı olması, Hz. Ömer'in halifeliği döneminde tespit edilmiş, o tarihten bu yana pek çok İslam ülkesince kullanılagelmiştir.
1 Muharrem'in Hicrî yılbaşı olması, Noel kutlaması gibi bir geleneği olmamakla beraber, yılın ilk günü olması açısından bir önemi de bulunmaktadır. Kur'ân'da ise Muharrem'in ayının farklı bir özelliğinden söz edilir.
Tevbe Sûresinde (âyet:36), “Allah katında ayların sayısı, gökleri ve yeri yarattığı gün Allah'ın yazdığı şekilde, on ikidir. Bunlardan dördü haram aylarıdır, dosdoğru hesap işte budur” şeklinde bildirildiği gibi, bu dört aydan biri de Muharrem ayıdır. Haram ayları, değerli, ünemli ve bu yönüyle de farklı özelliği olan aylardır ve o aylara karşı saygılı olunması bildirilmiştir. Peygamberimizin ifadesiyle “Şehrullahi'l-Muharrem- Allah'ın ayı Muharrem” olarak bilinen Muharrem ayı, İlahi bereket ve feyzin, bollaştığı bir aydır. Allah'ın ayı, günü, yılı olmaz, ama Allah'ın rahmetine ermenin önemli bir fırsatı olduğu için Peygamberimiz tarafından bu şekilde bildirilmiştir. Muharrem ayının peygamberler tarihinde de ayrı bir yeri vardır.
Başta Hz. Adem olmak üzere, Hz. Nuh, Hz. İbrahim, Hz. Musa, Hz. Davud, Hz. Yakub, Hz. Yusuf, Hz. Eyyub, Hz Yunus ve Hz. İsa gibi peygamberler Aşura günü, özel olarak bazı nimetlere ermişler, bazı sıkıntılardan kurtulmuşlardır.
Bu yünüyle bir yıl dünümü kabul edilmektedir. Hz. Hüseyin (r.a) ve evlatlarının hunharca şehit edilmesi meselesine gelince, esas itibariyle şehitler mükâfatını almış, en yüce mertebelere ulaşmıştır, Yüce Allah'ın da zalimlere hak ettikleri cezayı en âdil bir şekilde vereceğinden şüphemiz yoktur. Kaderî hükme boyun eğen her mü'min bu olaya üzülür, ancak itidalini ve soğukkanlılığını kaybetmez. Duyguları onu birtakım taşkınlıklara götürmez. Çünkü meydana gelen bütün olaylar ezelî takdirin bir hükmüdür. Bu açıdan bunu bir “yas merasimi” haline dönüştürmek sünnetin ruhuna uygun düşmemektedir.