Astım ilkbaharda artıyor

Abone ol

İlkbahar mevsiminde astım hastalığı ve bahar nezlesi gibi hastalıklarda büyük artış görülüyor.

Bu artışın en bilinen nedeni ise solunum yollarında 'polen' denen çiçek tozlarının alerjiye neden olması. İlkbahar mevsiminin astımlılar üzerindeki olumsuz etkilerini Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Çiğdem Serttürk anlattı:

“Sağlam bir solunum yolu, soluk alma yoluyla gelen toz, duman, polen gibi yabancı maddeleri dışarı atabilecek güçtedir. Bronşun iç tabakası özel bir doku ile kaplı olup bir temizleyici rolünü oynar. Hastalarda bu özellik kalkar ve akciğer kendini temizleyemez hale gelir.

Böylece öksürük, nefes darlığı ve balgam gibi hastalıklara neden olur. Özellikle astımlı hastalarda bu iç tabaka zamanla öyle şişer, iltihaplanır ki, nefes alamaz hale gelirler. Bu da doğal olarak oksijen yetmezliğine yol açar. Ancak, bu durumu 'kader' diyerek kabullenmemek gerekir.

İlkbahar mevsiminde polenler, nem ve ağaç yoğunluğu gibi etkenler kişilerde aktif hastalıkların ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Bu mevsimde ormanlık alanlara gitmemek ve uçuşmanın çok olduğu dönemde açık havada bulunmamak otomobillerde ise polen filtresi kullanmak polen alerjisinden kaçınmada oldukça önemlidir.

Polen alerjisi olan kişilerde özellikle şubat ayı sonu ile haziran ayı başındaki dönemde sık sık hapşırık ve her gün görülen burun akıntısı görülmektedir. Her ne kadar hastalar bu durumu soğuk algınlığı zannetseler de vücutlarında ateş ve kırgınlık görülmemesi polen alerjisinin en önemli işaretidir.

Astımı olanlarda ise bu mevsimde nefes darlığı, göğüste kuş sesleri ve ötme, gece sebepsiz uykudan uyanmalar gözlenmektedir."

Astım hastalığının kronik hastalıklar arasında en sık rastlanılanı olduğuna da değinen Uzman Dr. Çiğdem Serttürk, araştırmalara göre astımın Türkiye'de yüzde 7-8 oranında bir sıklıkla görüldüğünü ve diyabetin ise yüzde 3 oranında görüldüğünü belirtti.

Hastalığın görülme olasılığı

Uzman Dr. Çiğdem Serttürk, hastalığı anlattı:

"Astım, bronşlarda daralma ile karakterize olan, tedavi edilmezse kalıcı hasarlar bırakan, öldürücü bir hastalıktır. Çocuklukta, hatta bebeklik çağında bile başlayabilir ve genetik özellikler taşır. Ebeveyninden birisi alerjik olan çocukta şikayet ve hastalık görülme olasılığı yüzde 30 civarındadır.

Eğer her iki ebeveyn birden alerjik ise bu oran yüzde 60’a kadar çıkabilmektedir. Bu genetik yapıyı taşıyan insanlarda hastalık bulgularının aktif olarak ortaya çıkması ise çevresel koşullara bağlıdır.

Atopik dermatit, yani çocuk yaşlarda cilt alerjisi bulguları gösteren ya da alerjik burun şikayetleri gösteren insanlarda astım ortaya çıkması bu genetik yapıyı izah etmektedir. Bütün bu genetik altyapının üzerine çevresel faktörler de eklenince hastalık ortaya çıkmaktadır.

Astımı tetikleyen çevresel faktörleri, hava koşulları, alerjenler, kötü kokular, kirli hava, sigara dumanı, duygusal durumlar ve egzersiz olarak özetlemek mümkündür.

Yapılan araştırmalar göstermiş ki genetik yapısı alerjik olup hastalık bulgusu göstermeyen kişi, yaşamının herhangi bir döneminde yukarda saydığımız etkenlerden biri veya birkaçı nedeni ile atak gösteriyor, yani uyuyan hastalık uyanıyor.

Hastalık bazılarında sadece burnu etkileyerek alerjik rinit yaptığı gibi, bazılarını da astım hastası yapabiliyor ve bunun nedeni ise henüz tam olarak bilinmiyor."

Ev tozları ve polenler

Alerjenlerin en önemli atak nedenleri olduğuna da değinen Uzman Dr. Çiğdem Serttürk, alerjen olarak en sık ev tozları ve polenlerin görüldüğünü belirtti.

Hayvan tüyleri, hamam böceği, lateks, özellikle çocuklarda yiyecek alerjisi de sıkça görülüyor.

Çevresel koşullar ne kadar iyi düzenlenirse hastalığın da o kadar az atak gösterdiğini vurgulayan Uzman Dr. Çiğdem Serttürk, "bu durum astım ve alerjide korunmanın önemini göstermektedir. Sigara içilen ortamda bulunmamak, kötü hava şartlarında dışarı çıkmamak, yatak odasına uzun tüylü halı sermemek, eve evcil hayvan almamak, sporu kapalı ortamlarda yapmamak alerjiden korunmada oldukça önemli etkenlerdir" dedi.

Uzman Dr. Çiğdem Serttürk, alerjik şikayetleri olan kişilerde tedavinin alerjinin nedenine yönelik olarak yapıldığını da anlattı:

"Cilde uygulanan alerji testleri ile neye karşı alerjinin olduğu artık kolayca saptanabilmektedir. Kişide solunum sıkıntısı olması durumunda ise akciğer fonksiyon testleri yapılarak tedavi ve korunma yöntemleri anlatılır.

Günümüzde alerji tedavileri artık eski dönemlere göre çok daha başarılı bir şekilde yapılmaktadır.

Annesi ve babası alerjik olan çocuklara ise erken yaşta koruyucu tedaviler uygulanarak ileriki yaşlarda hasta olma riskleri azaltılmaktadır. Dolaysıyla alerji ve hastalıkları kader olmaktan çıkmaktadır.”

Günün Önemli Haberleri