Astım hastalarının yüzde 40'ı obez çıktı! Astım ilacı bağımlılık yapar mı?
Abone olİstanbul Gelişim Üniversitesi Halk Sağlığı Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Nurten Elkin, "Yüzde 30-40 oranında astımlı hastada obezite olduğu bildirilmekte ve zayıflamak hastalık kontrolünü düzeltebilmektedir." ifadelerini kullandı.
İstanbul Gelişim Üniversitesi'nden Dünya Astım Günü dolayısıyla
yapılan açıklamada, dünyada yaklaşık 370 milyon kişiyi etkileyen,
ciddi bir halk sağlığı sorunu olan astım hastalığı, Türkiye'de de
her 13 kişiden 1'inde görülüyor.
Açıklamada görüşlerine yer verilen Elkin, hastalığı tamamen ortadan kaldıran bir ilaç tedavisi olmadığına dikkati çekerek, astım ile ilgili doğru bilinen yanlışları anlattı.
Her yaştan insanı etkileyen ancak doğru tedavi yöntemleri ile kontrol altına alınabilen astımın, sanıldığı gibi çocukluk hastalığı olmadığını, sonradan da gelişebildiğini belirten Elkin, her yıl vaka sayısında artışın yaşandığını, doğru tedavi yöntemleri uygulanmazsa astım hastalarının günlük yaşam kalitelerinin düşebileceğini aktardı.
Elkin, kronik bir akciğer hastalığı olarak bilinen astımın, bulaşıcı bir enfeksiyon olmadığını ifade ederek, şunları kaydetti:
"Ancak astıma alerjenler, mesleksel etkenler, tütün mamulleri
kullanımı, ev içi ve dışı hava kirliliği, enfeksiyonlar, üst
solunum yolu enfeksiyonu (nezle, sinüzit, burun polibi vs.),
psikolojik faktörler, ilaçlar ve besinler gibi birçok etken sebep
olabilmekte. Dünyanın hiçbir yerinde astımı tamamen ortadan
kaldıran bir ilaç tedavisi yok. Hastalık tekrarlayan nefes darlığı,
nefes alıp verirken ortaya çıkan hırıltı, hışıltı, ıslık sesi,
göğüste baskı hissi ve öksürük gibi belirtilerle kendini
gösterir.
Astım tedavisinin amacı hastalığın şikayetlerinin kontrol altına
alınması ve hastanın yaşamını normale en yakın şekilde devam
ettirilmesidir. Uygun ilaç tedavisinin verilmesi ile astım
belirtileri kontrol altına alınabilmektedir. Hastalığı başlatan
etkenlerden sakınılması ve ilaçların doğru ve düzenli kullanılması
oldukça önemlidir. Ülkemizde her 12-13 yetişkinden 1'inde ve her
7-8 çocuktan 1'inde astım hastalığı görülüyor."
"Zayıflamak, hastalık kontrolünü
düzeltebilmektedir"
Dr. Öğr. Üyesi Nurten Elkin,
yapılan araştırmalarda hastaların ilaçlarını doktorunun önerdiği
şekilde kullanmasının, sigarayı bırakmanın ve obez hastaların kilo
vermesinin, sağlıklı ve dengeli beslenmenin, düzenli egzersiz
yapmanın, solunan ortam havasını temiz tutmanın astımın kontrolünü
kolaylaştırdığı gösterdiğine işaret ederek, "Yüzde 30-40 oranında
astımlı hastada obezite olduğu bildirilmekte ve zayıflamak hastalık
kontrolünü düzeltebilmektedir." ifadelerini kullandı.
Obezitesi olan astımlı hastalarda doktor ve diyetisyen gözetiminde kilo vermelerinin hastalıkların seyrini olumlu etkileyeceğini aktaran Elkin, araştırmalarda sigarayı bırakmanın ve obez hastaların kilo vermesinin, astımın kontrolünü kolaylaştırdığı gösterdiğini belirtti.
Elkin, halk arasında doğru sanılan birçok yanlışın olduğuna değinerek, özellikle astım hastalarının dikkat etmesi gerekenlere ilişkin şunları kaydetti:
"Ev ve iş yerlerinde havalandırılma artırılmalı. Ev tozu ve akarlarından korunulmalı, ev işi yaparken maske kullanılmalı. Evcil hayvanlarla temas kurulması durumunda maske takılmalı. Mevsim geçişlerinde polenden korunmak için güneş gözlüğü ve maske kullanımı ihmal edilmemeli. Hastanın sigara dumanı ile teması önlenmeli. Soba, fırın yakıtları, kızarmış yağ, oda spreyi, boya ve ciladan kaynaklı gazlardan kaçınılmalı, bu tür ortamlarda bulunulduğu durumlarda oda iyice havalandırılmalıdır.
Astım ilaçları bağımlılık yapar mı?
Astım hastalarında, hastalık kontrol altındaysa egzersizler ve
hatta ağır sporlar dahi yapılabilir. Astım ilaçlarının bağımlılık
yaptığı düşüncesi tamamen yanlış olup, tedavide kullanılan hiçbir
ilacın bağımlılık yapıcı etkisi bulunmamaktadır. İlaçlar
bırakıldığı zaman da hasta hiçbir yoksunluk çekmez. Ev ortamında
temizlik maddelerinde tuzruhu ve çamaşır suyu gibi tahriş edici
maddeler kullanılmamalıdır."
Astımın tedavi ile kontrol altına alınabildiğini belirten Elkin, tetikleyici ve risk faktörlerinden uzak kalınması durumunda, gerekli koruyucu önlemlerin alınması ve hastanın tedaviye uyumunun artırılmasıyla hastalığın seyrinde önemli gelişmeler yaratabileceğini belirtti.