Aslı Hanım, Baykal'a neden cevap vermedi?
TMSF'nin elindeki
star'da en özgür yazılarımı yazdım.
Şikayet edildim, bir çok kez. "TMSF gazetecisi"
sıfatına maruz kaldım. Adem Gürses olsun,
Cengiz Özdemir olsun, genel yayın yönetmenlerim
olsun, gelen şikayetlere, çekilen fakslara, gönderilen e-maillere
hiç itibar etmediler.
Kulakları çınlasın Emin Şirin'in, "TMSF
gazetecisi" sıfatını o yakıştırmıştı bana. Oysa benim
GAZETECİ olduğumu, kimsenin emrinde olmadığımı,
yıllardır bu mesleğin içinde yeraldğımı biliyordu Emin
Şirin. Hatta, gazeteciliğimi takdir ediyordu bir
politikacı olarak.
Şimdi takdir ettiği gibi!
Peki neden?
Emin Bey, niçin "iyi gazeteci"
olduğumu bilmesine rağmen, bana bu sıfatı yakıştırmıştı?
Nasırına basıyordum çünkü.
Canını acıtıyordum.
O da hıncını, hırsını öyle alıyordu.
Hep ben haklı değildim kuşkusuz. Benim de hatalarım olmuştu,
kusursuz değildim külliyen. Ama şimdi daha farklı bir
ilişkimiz var. TMSF döneminde nasıl gazeteciysem, bugün hiç
şaşmadan mesleğimi iki kulvarda yürütüyorum. Hem
star'da yazıyorum, hem de
İnternethaber'de yazıyorum.
Bu satırların Baykal'la ilgisi şu...
Kanal 1'de Medya Penceresi'ne
katılmıştı CHP lideri. Gazetecilerin sorularını
cevaplıyordu. Sabah Gazetesi Ankara Temsilcisi Aslı
Aydıntaşbaş, bir soru sordu Baykal'a.. Ya
da bir yorum yaptı yanılmıyorsam...
Baykal ne yaptı biliyor musunuz?
Çirkin bir ifadeyle, meslektaşımızı onca gazetecinin içinde rencide
etti, suçladı, hakaret etti. Aslı Hanım'ın TMSF'nin
emrindeki bir gazeteci olduğunu hatırlattı
nedense.
Aslı Hanım ise, mesleğine yakışan bir davranış
sergiledi. O anda Baykal'la aynı havayı teneffüs etmeye
devam etti, stüdyoyu terketmedi. Bir ahlak dersi verdi.
Her dönemde, her zaman, her yerde gazeteci olduğunu söylemeye gerek
bile duymadı. Baykal gibi sırıtmadı da, acı bir tebessümden
sonra, sorusunu sormaya devam etti.
Ve Bülent Çöltekin... Kanal 1'in Genel
Yayın Yönetmeni, konuk ettiği Baykal'a demokrasi dersi
verdi:
-TMSF'nin televizyonunda şu anda siz varsınız Sayın
Baykal.
Evet, TMSF'nin evindeydi Baykal.. Saatlerce orada
kaldı. Muhalefet lideri olarak her ne istediyse söyledi. Buna
rağmen, bir kadın meslektaşımıza haksızlık etti.
Ne ayıp!