Aşkın en farklı tanımı
Abone olKendini 'dünyanın en akıllı insanı' olarak tanımlayan yazardan, aşkın en farklı tanımı...
Kendini ''Dünyanın en akıllı insanı'' olarak
tanımlayan yazar Erdal Demirkıran, ''Sen Şimdi Gidecen Ya,
Cehennemin Dibine Git'' adlı son kitabında, aşk ve evlilik
hakkındaki düşünceleriyle, hayatı cehenneme çeviren anları
okuyucusuyla paylaşıyor.
CEHENNEMİN DİBİNE GİT
Kashna Yayınevi'nden
çıkan kitabı ile ilgili konuşan Demirkıran, ''Biz insanların
aklından geçen, fakat dile getirilmeyen bir bakış açısıyla,
bakılmayan bir pencereden bakarak 'Sen şimdi gideceksin ya
çok mu istiyorsun git o zaman, hatta cehennemin dibine
git' şeklinde kitabı vermiş olduk.
Kitabımızın yanında bir de taş veriyoruz, bu bir bağır taşı.
'Ben bağırıma taş basarım' ifadesinin anlam
bulduğu sembolik bir taş. Meksika'dan getirdik. Sakinleştirici bir
özelliği olduğuna inanılıyor'' diye konuştu.
AŞKIN EN FARKLI TANIMI
Demirkıran, kitabında yaptığı ''aşk'' tanımının da tamamen farklı
olduğunu
ifade ederek , ''Gidince ölünmesi gereken şeydir aşık
olduğun. Biri gittiğinde ölüyorsanız bu aşktır. İnsanlar
sadece kendileri gittiğinde ölürler. Bu yüzden insan sadece
kendisine aşık olabilir. Aşk insanın kendine karşı hissettiklerinin
bütünüdür. İki insan arasındaki 'aşk' denilen duygulara da ben
'tutku' diyorum.
MECNUN GİBİ DEĞİL FERHAT GİBİ SEV
Demirkıran;
''Eğer sen kendine değil karşındakine aşıksan, neden seninle mutlu
olamayacağını söyleyen birinin mutlaka seninle olmasını istiyorsun?
Onu seviyorsan, onun mutlu olmasını istemeliydin, yoksa kendini mi
seviyorsun? Ben aşk denilen bu duygunun yararlı bir şekilde
kullanılmasını istiyorum ve diyorum ki; (Sevdin mi Mecnun
gibi düşme çöle. Sevdin mi Ferhat gibi sev, hiç olmazsa git dağ del
de su getir köyüne)
Eğer canını sıkan biri olursa zihnindeki cehenneme yola onu ve bas
bu taşı
bağrına. Eğer sen bunun bağır taşı olduğuna inanırsan bu asla
herhangi bir taş değildir. Bu bağırlara basılan acıyı unutturan o
taştır.''
FİLOZOFLARIN KADINLAR HAKKINDAKİ
YANLIŞLARI
İnsanın cennetten kovulmasında baş
aktör olarak kabul edilen kadının uzun
süreler aşağılandığını ve bu düşünceden hareketle tarihte ''fikir
adamı'' olarak
zannedilen birçok insanın kadını aşağıladıklarını ileri süren
Demirkıran,
Sokrates, Eflatun, Aristo, Cicero gibi düşün adamlarının
''Kadın cehennemin kapısıdır'', ''Kadınlar
olmasa erkekler tanrılaşabilirlerdi'', ''Kadın
yarım yaratılmış bir erkektir'' gibi söylemlerde''
bulunduklarını söyledi.
''Erkeklerin kadına ve aşka dair bakış açısının birkaç filozofun
yalan yanlış fikirleri ve 3-5 edebiyatçının oluşturduğu kulağa hoş
gelen efsaneyle
şekillenmiş olduğunu'' öne süren Demirkıran, ''Şimdi bu
yanlışlık, 2 doğru
sonsuza uzarken orijinde oluşan milimetrik bir sapmanın sonsuzda
oluşturacağı korkunç fark gibi iyice büyüyor''
dedi.
ERKEKLER NEDEN ALDATIR?
Demirkıran;
''Sevgili ile eş arasında şöyle bir fark var. Sevgili ile doğru
zaman, doğru mekan ve doğru ruh halinde görüşülür. Paran, zamanın
vardır ve moralin düzgündür. Sevgilin sana yaşamdaki
olumsuzluklardan bahsetmez. Oysa eşinle hayatının her anını
paylaşırsın, faturalar, çocuğun eğitimi ile ilgili sorunları
paylaşırsın.
Bununla birlikte erkek evde sıklıkla şunları yaşar; ellerini
yıkadığında
kurulamak üzere seçtiği havluya uzanır, 'aman onu kullanma o
misafir havlusu' şeklinde eşi tarafından uyarılır. Kül tablasına
uzanır o da misafir içindir. Oysa
sevgili misafir havlusunu kendisine ayırır çünkü zaten bunlar onun
için
hazırlanmıştır.''
BÜYÜK İŞLER ZORLA BAŞARILMIŞTIR
''Bütün büyük
işler hep zorla başarılmıştır. 'Zorla güzellik olmaz' derlerdi
biz de inanırdık eskiden. Oysa tarihteki bütün güzellikler hep
zorla olmuştur.
Başaranlar hep zorla başarmış. Eğer evliliğin sana göre tarihi bir
olay değilse
hiç zorlama boş ver, gül geç keyfine bak... Ama 'madem ki evlendim
en mutlu ben olmalıyım',''ben tutuldun mu tam tutulurum' diyorsanız
mutlu olmamak gibi bir gündemin olamaz. Mutluluk sen istesen de
istemesen de gelir.''