Aşkın algoritması var mı?
Abone olGiderek daha çok kişi hayatlarını paylaşacak insanı bulmak için internete yönelirken, bu sitelerin eşleştirme sisteminin ne derece bilimsel olduğunu sorgulayanlar var.
Bugün dünyada milyonlarca çift 'Sevgililer Günü'nü kutlarken,
aşkın belli bir formülünün olup olmadığı tartışılıyor.
Özellikle şehir hayatının temposu hızlanırken giderek daha çok kişi, internetteki sitelerde kendilerine uygun eş ya da sevgili arıyor.
Chicago'daki Northwestern Üniversitesi'nden toplumsal psikoloji uzmanı Eli Finkel ise çöpçatanlık sitelerinin 'doğru insanı' seçme becerisinden şüpheli.
Finkel "Şimdiye dek , internetteki eşleştirme algoritmalarının herhangi birinin gerçekten işe yaradığına ilişkin hiç bir sağlam kanıt yok." dedi.
Üye portföyünün 20 milyon kişiyi bulduğunu söyleyen Match.com
gibi büyük siteler, özel algoritmalar yardımıyla verileri tartıp
bunu başarabildikleri iddiasında.
Bilimsellik tartışması
Finkel ise Psychological Science in the Public Interest adlı psikoloji dergisinde yer alan makalesinde bu hesap süreçlerinin ciddiye alınabilmesi için kapsamlı testlerden geçirilmesi gerektiğini savundu.
Finkel, "eş bulma siteleri eşleştirme algoritmalarının bilimsel olarak sonuç verdiğini iddia ediyorlarsa, o halde bilimsel standartlara da uymalılar, ki bunu henüz hiç biri yapmadı" diyor.
Bu tür eleştirilere rağmen, eşleştirme yapan siteler büyük bir hızla yayılıyor ve giderek daha çok sayıda çift, internette tanıştıklarını söylüyorlar.
25 ülkede faaliyet gösteren Match.com sitesi internette başlayıp evlilikle sonuçlanan ilişkilerin üçte birinin kendilerinin çöpçatanlığı ile başladığını savunuyor.
Sitenin İngiltere'den sorumlu müdürü Karl Gregory, algoritmalarının kullanıcılara iyi ve işe yarar tavsiyeler sunduğunu belirtiyor.
"Çoğu zaman insanların karşılarındaki kişide aradıklarını söyledikleri özelliklerle, iyi etkileşim sağladıkları kişilerde buldukları özellikler arasında fark olduğunu biliyoruz" diyor.
Bu nedenle başkalarının davranışlarını inceleyip ders çıkararak daha geniş bir yelpazede 'uygun adaylar' önerdiklerini belirtiyor. Nihai tercihi ise yine kullanıcı yapıyor.
Sitelerde kadın ve erkek davranışları da farklılık gösteriyor.
San Francisco'da yapılan küçük çaplı bir araştırmada, bu gibi siteleri kullanan kişilerin göz hareketleri incelendi.
21 erkek ve 18 kadın kullanıcıdan alınan veriler, erkeklerin adayları incelerken fotoğraflarına bakmaya kadınlara göre yüzde 65 daha fazla zaman ayırdığını gösterdi.
Kadınlarsa, profil bilgilerini okumaya yüzde 50 daha fazla zaman ayırdı.
Bu nedenle çöpçatanlık sitelerinin kadın ve erkekler için farklı görünümlere sahip olması gerektiği savunuluyor.
Çaresizlerin adresi değil
İngiliz TV sunucusu Sarah Beeny'nin kurduğu mysinglefriend.com profillerin cinsiyet farkına göre düzenlenmesi ve renklerin değiştirilmesi gibi adımların algılamayı etkilediği düşüncesini benimsiyor.
Pek çokları için internetteki çöpçatanlık sitelerinin hayatınızın aşkını bulmayı garanti etmemesi önem taşımıyor; çünkü internette arama yapmak, barları, klüpleri gezerek insanlarla tanışmaya çalışmaktan yine de çok daha rahat ve pratik.
Sarah Beeny sadece çaresiz kalan "zavallı, yalnız kişilerin" internetten tanışmaya yöneldiği algısının ortadan kalktığını söylüyor.
İnternet ile "daha fazla zaman, kolaylık, seçenek ve potansiyel olarak daha fazla sosyal etkileşim şansınız var" diyor.
Bu noktaya pek çokları hak veriyor.
Eli Finkel ile aynı makale üzerinde çalışan Rochester Üniversitesi Psikoloji Bölümü'nden Harry Reis, algoritmalar ve profil görünümleri bir yana bırakıldığında, internetin doğal bir tanışma ortamı haline geldiğini kabul ediyor.
Reis "internet bireylerin romantik ilişkiler kurması için büyük bir olanak sunuyor; sağlıklı ve eşlerin birbirlerini desteklediği ilişkiler ise duygusal ve fiziksel sağlık açısından çok önemli bir etken" diyor.
Bu gibi siteler aynı zamanda ekonomik krize rağmen giderek büyüyen milyarlarca dolarlık bir sektör oluşturuyor.