Askerin yasaya 3 itirazı var!
Abone olAskere sivil yargı yolunu açan düzenlemede Genelkurmay'ın sunduğu 3 itiraz basına sızdı. İşte askerin itiraz ettiği noktalar;
Askere sivil yargı yolunu açan düzenlemede Cumhurbaşkanı
Gül'ün kararı beklenirken, Genelkurmay'ın konuyla ilgili Köşk'e
sunduğu hukuki görüş de basına yansıdı. Genelkurmay Başkanlığı
düzenlemeye 3 maddeyle karşı çıktı.
1-Anayasa’ya aykırı.
2- Kışlaya siyasetin girmesine kapı açar.
3- Askeri yargı - sivil yargı çatışmasına neden olur
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün 30 Haziran’daki Milli Güvenlik Kurulu
toplantısı ardından Başbakan Tayyip Erdoğan ve Genelkurmay Başkanı
Orgeneral İlker Başbuğ ile askeri yargılama usulleri yasası üzerine
yaptığı toplantı sonuç vermeye başladı.
Radikal gazetesinden Murat Yetkin'in haberine göre Gül’ün talebi
üzerine, Milli Savunma Bakanlığı Kanunlar ve Kararlar Dairesi ve
Genelkurmay Adli Müşavirliği’nin görüşleri 2 Temmuz’da
Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği’ne iletildi. MSB ve
Genelkurmay’ın askerlerin sivil mahkemelerde yargılanma kapsam ve
usullerini değiştiren yasa üzerine itirazı 3 başlık altında şöyle
toplanabiliyor:
1- Yasa Anayasa’ya aykırı.
Askeri hukukçuların çalışmasına göre, Ceza Muhakemeleri Kanunu’nda
yapılan son değişiklik Anayasa’nın 145’inci maddesiyle çelişiyor.
Anayasa’nın 145’inci maddesine göre askeri yargı, 1- Asker
kişilerin (ki bu durum emekli askerleri kapsamıyor), 2- Askeri olan
suçları ile, 3- Bunların asker kişiler aleyhine, 4- Veya askeri
mahallerde, 5- Yahut askerlik hizmet ve görevleri ile ilgili olarak
işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevli.
Yasadaki son değişiklik, askerlerin çalışmasına göre askeri
mahaller ve askerlik hizmet ve görevleri kavramlarını parçalıyor,
dolayısıyla Anayasa’nın lafzına aykırı.
2- Ordu masuniyetini bozar, kışlaya siyaset
sokar.
Köşk’e sunulan çalışmada çıkan yasada sivillerin, askerlerle
müşterek işledikleri suçlar dahil, her halukârda askeri
mahkemelerde yargılanamaması konusunda taslağa destek verildiğine
dikkat çekerek, sonradan yapı değişikliğin askeri mahallerin
güvenlik ve disiplin açısından ‘masuniyetini’ ihlal edeceği öne
sürülüyor.
Askeri hukukçulara göre, mevcut yasalarla asker kişilerin askeri
olmayan mahallerde, görev alanlarına girmeyen suçlamalarla
yargılanmaları önünde engel bulunmuyor. Nitekim halen 10 subay ve 3
astsubayın iddia edilen Ergenekon davasında tutuklu bulunuyor.
Genelkurmay’da görevli Albay Dursun Çiçek de aynı dava nedeniyle
sivil yargı tarafından tutuklandı, ardından serbest bırakıldı, yani
sivil mahkemece yargılandı.
(Öyle anlaşılıyor ki, askerler yasanın Gül tarafından bu haliyle
-sakıncalarını belirten bir metinle birlikte de olsa- imzalanarak
yürürlüğe girmesi durumunda Türk Silahlı Kuvvetleri’nin kendi
görevini yerine getirmesini olumsuz etkileyecek sakınca ve
rahatsızlık doğuracağına inanıyorlar. Yine öyle anlaşılıyor ki,
Gül’ün yasayı imzalamasıyla birlikte TSK personeli her türlü sahte
belge, asılsız ihbar mektubuyla -doğal olarak- sivil yargı
soruşturmasına ve polis faaliyetine muhatap olacağı, dahası
istihbarat örgütlerinin faaliyetine açık hale geleceği endişesi
askerde baş göstermiş bulunuyor. Ordunun disiplin ve emir komuta
bütünlüğünün tehlikeye gireceğini öngören bu algılama doğruysa,
yasanın Meclis’ten geçen hali, asıl o zaman kışlaya siyaset
girmesine yol açabileceği gibi, iki yürütme organı olan asker ve
polisin karşı karşıya geleceği durumlara zemin hazırlanabilir.)
3- Askeri ve sivil yargıyı karşı karşıya getirir.
Askeri hukukçuların çalışması Avrupa Birliği uyumu
bakımından unsurlar içeriyor. AB Katılım Ortaklığı belgeleri ve AB
Uyumu Strateji belgelerinin incelenmesinden Türkiye’den taleplerin
1- Askeri mahkemelerden yargı mensubu olmayan subay üyelerin
çıkarılması, 2- Askeri mahkemelerin kışlaların dışına çıkarılması,
3- Askeri kişiyle ortak suç dahi olsa, sivillerin mutlaka sivil
mahkemelerde yargılanması olduğu ortaya çıkıyor. İlk iki konuda
zaten uygulamaya geçildiği, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararına
konu olan üçüncü konuda da Cumhurbaşkanlığı’nda bekleyen yasanın
ihtilaf konusu olmayan bölümüne -ki yasanın asıl çıkış amacı bu-
askerin onay verdiği görülüyor.
(Burada, yasanın görüşmelerine davet edilen Milli Savunma Bakanlığı
Kanunlar Kararlar Dairesi hukukçularının, gündemin bittiğinin
bildirilmesi üzerine 25 Haziran saat 23:00 sularında
Meclis’ten ayrılması, ‘hali dahil’-’halinde’ tartışmasına
konu olan ek önergenin ise bir saat kadar sonra verilmiş ve kabul
edilmiş olduğu yolundaki Meclis kulis bilgisi önem
taşıyor. Bu durumun asker ve siviller arasındaki son
temaslarda konu edildiği anlaşılıyor.)
Yasanın kabulüyle birlikte yargıda boşluk ve kargaşa ortaya
çıkacağı iddiası ise, sivil yargının yasa ile, askeri yargının da
da Anayasa ile kendilerine verilmiş görevleri esas alarak
faaliyetini sürdürecek olmasından kaynaklanıyor. Bu durum, askeri
yargının sivil yargıyla karşı karşıya geleceği durumlar ortaya
çıkarabilir görüşü savunuluyor.
Köşk’e sunulan askeri görüşlerde Genelkurmay Başkanı ve kuvvet
komutanlarının yargılanma usulleri üzerinde özellikle durulmadığı,
ağırlığın hukuki haklılık ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin
işleyişinin zarar görmemesine verildiği öğrenildi.
GÜL ONAYLARSA NE OLUR, ONAYLAMAZSA NE OLUR?
Gül’ün zor görevi
Cumhurbaşkanı Gül şimdi askeri kesimin, hükümetin ve
Cumhurbaşkanlığı hukukçularının çalışmalarını karşılaştırarak en
geç 10 Temmuz gününe dek bir karar verecek.
Birinci şık yasanın (bazı eksiklerin sonradan yeni
yasalarla giderilmesi temennisiyle dahi olsa) imzalanması olacak.
Bu durum CHP ve muhtemelen MHP’nin Anayasa Mahkemesi’ne itirazıyla
sonuçlanacak. Anayasa Mahkemesi iptal kararı verirse, yasa
Meclis’te yeniden ele alınacak. Askeri hukukçuların iddiaları doğru
çıkarsa, aradan geçen süre Türiye gündemine yeni kurumsal
ihtilaflar ekleyebilir.
İkinci şık, Cumhurbaşkanı’nın yasayı bir daha
görüşülmek üzere Meclis’e göndermesi. Bu durumda hükümete yakın
bazı çevrelerden demokratikleşme adımlarının engellendiği
itirazları gelebilir. Yeni yasal düzenlemelerle AB hukukuna uyumlu,
asker-siyaset ilişkilerini yeniden düzenleyen bir formül eylül,
ekim aylarında gündeme gelebilir.
Yasanın onayı sürecinde ihtilafa Anayasa’nın 104’üncü maddesindeki
‘devlet kurumları arasında uyumu gözetme’ görevi doğrultusunda el
koyan Cumhurbaşkanı bu şıkta karar kılarsa ilk defa AK Parti
hükümetinden gelen tartışmalı bir yasayı Meclis’e geri göndermiş de
olacak; daha önce iki yasayı teknik nedenlerle iade etmişti.