'Askeri casusluk' davası başlıyor
Abone olAralarında emekli albay İbrahim Sezer'in de bulunduğu 16'sı tutuklu 56 kişi hakkında açılan 'Askeri casusluk' davası başlıyor.
Başsavcıvekili Fikret Seçen tarafından hazırlanan 250 sayfalık 'casusluk iddianamesiyle' ilgili davanın ilk duruşması yarın yapılacak. Çoğu asker olan sanıklara ağır suçlamalar yapılıyor.
Askeri casusluk ve şantaj iddialarıyla ilgili olarak aralarında emekli albay İbrahim Sezer'in de bulunduğu 16'sı tutuklu 56 kişi hakkında açılan davanın ilk duruşması yarın yapılacak. Star Gazetesi'nde yer alan habere göre: İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesinde görülmeye başlanacak davada, çetenin fuhuş yoluyla tuzağa düşürdüğü asker ve bürokratlardan şantaj yoluyla devletin en gizli projelerini sızdırarak yabancı servislere sattığı iddia ediliyor. Özel Yetkili Başsavcıvekili Fikret Seçen tarafından hazırlanan 250 sayfalık iddianamede, çetenin casusluğun yanında PKK ile de sıkı bir işbirliği içinde olduğu anlatılmıştı.
Casusluk iddianamesinde "İbrahim Sezer yöneticiliğinde fuhuş, şantaj ve tehdit amaçlı suç örgütü oluşturulduğu, bu suç örgütünün devlet güvenliğine ilişkin belge temin etme ve saklama, casusluk faaliyetlerinde bulunma, özel hayatın gizliliğini ihlal etme, haberleşmenin gizliliğini ihlal etme, kişilerin sesini gizlice kayda alma ve kişisel verileri hukuka aykırı olarak kaydetme eylemlerini gerçekleştirdikleri anlaşılmıştır'' deniliyor.
SUBAYLAR ŞANTAJLA İSTİFA ETTİRİLDİ
Casusluk şebekesinin, önemli yerlerde görev yapan askeri personele fuhuş amaçlı kadın temin ederek fuhuş evlerinde gizlice görüntüledikleri, daha sonra bu görüntülerle, istifa etmesini veya emekli olmasını istedikleri askeri personele şantaj yaparak emekli olmasını, bazen de terfisini engellemek istedikleri kişilerin görev yaptığı kuruma ihbar ve posta yoluyla göndererek hakkında soruşturma başlatılmasını temin ettikleri ve böylelikle terfi etmesini engelledikleri belirlendi.
5 BİN KİŞİ İÇİN FİŞ VE GÖRÜNTÜ
Şebekenin çoğu asker ve üst düzey bürokrat yaklaşık 5 bin kişinin kişisel verilerini hukuka aykırı olarak kaydettiği ve sakladığı belirtilen iddianamede, çetenin devletin en stratejik kurumlarında örgütlenerek ayrı hücre yapılanmalarına gittiği anlatılıyor. Stratejik kurumlara sızan çetenin, bazı projeleri ele geçirmek için kişilere para ve kadın verdiği de anlatılan iddianamede, bu kurumlarda özel örgütlenmeye gidildiği anlatılıyor.
165 BİN LEYGELE KRİZ KİLİDİ
Çetenin, özellikle TÜBİTAK tarafından TSK için yürütülen ve ülke yararına gerçekleştirilen projeleri durdurmaya, yavaşlatmaya veya engellemeye çalıştığı anlatılan Askeri Casusluk iddianamesinde, çete üyelerinin bazı belge veya projeleri yabancı ülkelere pazarlamayı planladıkları vurgulandı. Çetede ele geçirilen 300 bin gizli belgeden 165 bininin 'uluslararası krize' karşı iddianameye konulmadan adli emanete alındığı ve açıklanmayacağı kaydedildi.
CASUS ÇETESİ İLE PKK KOL KOLA
Casusluk şebekesi ele geçirdiği pekçok projenin karşısına ihanet notları düştü. İşte o düşülen ihanet notları:
TSK'nın haberleşme ve gözetleme uydu sinyallerinin korunması projesi için: "Durdurulması gerekiyor."
"Askerin Hava - Yer Haberleşmesinde Güvenli Veri İletimi Projesi"nin yanına: "Durdurulması gerekiyor."
TSK'nın telsiz güvenliğini sağlayacak "Ses Emniyet Cihazı Projesi"nin karşısına: "Dağ kadrosu için tehlikeli. Durduralım. Hiç olmazsa yavaşlatalım."
"Sınır Gözetleme Ve Kontrol Sistemi Projesi"nin karşısına: "Kesinlikle sekteye uğratılmalı. Geçişler sekteye uğrayabilir. Dağ kadrosu sert çıkıyor."
"Fiberoptik Kablo Denetim Sistemi" projesinin karşısına "Yunanistan - İsrail" notu düşülmüş.
Sonunuz Münevver gibi olur bak!
Çetenin hedefinde Deniz Harp Okulu'nun kız öğrencilerin fuhuş tuzağına düşürülerek kullanılması da vardı. İbrahim Sezer'de ele geçen 'Deniz Harp Okulları kızları nasıl ikna edilebilir?' başlıklı çalışmada, kızların "Biz çok güçlüyüz, seni konuşturmayız seni de Münevver Karabulut gibi çöpte bavulun içinde kafası kesik biçimde bulurlar' denilebilir" diye tehdit edilmesi isteniyordu.
'TERÖRLE MÜCADELEDE BÜYÜK ZAAFİET YARATIR'
Casusluk iddianamesinde, sanıklarda temin edilmesi ve bulundurulması yasak olan yaklaşık 300 bin 'gizli' belge bulunduğu anlatılmıştı. Belgelerle ilgili Genelkurmay "yabancı bir devletin eline geçmesi durumunda o devlete yarar sağlayacak bilgiler" uyarısı yaparken, TÜBİTAK "Bu belge ve bilgilerin açıklanmaları güvenlik güçlerimizin terör örgütlerine karşı verdikleri mücadelede zafiyet yaratacaktır" dedi.