Askerden, dergiye suç duyurusu
Abone olTKP'nin çıkardığı aylık "Sol" dergisinin Şubat 2005 sayısıyla ilgili olarak Genelkurmay suç duyurusnda bulundu. Peki dergide Genelkurmay'ı kızdıracak neler var?..
Aylık ‘soL” dergisinin Şubat 2005 sayısında çıkan dört yazıda,
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ve komuta kademelerinin tahkir ve
tezyif edildiği iddiasıyla suç duyurusu yapıldı. Yazarlar hakkında
dava açılıp açılmayacağına Adalet Bakanlığı karar verecek. Peki,
yazılarda Genelkurmay'ı kızdıran ne var?
Genelkurmay Başkanlığı, internet ve yazılı basındaki
orduyla ilgili yazılar aleyhine suç duyurularını sürdürüyor.
İnternet sitesi sansursuz.com yazarı Rahmi Yıldırım’ın “paşalar”
konulu yazısı için suç duyurusunda bulunan Genelkurmay Başkanlığı,
bu kez aylık “soL” dergisinin Şubat 2005 tarihli 223’üncü sayısında
çıkan dört ayrı yazı aleyhine Adalet Bakanlığı’na suç duyurusunda
bulundu.
Genelkurmay Başkanı adına Adli Müşavir Hakim Tuğgeneral Hıfzı
Çubuklu imzasıyla Adalet Bakanlığı’na gönderilen gizli yazıda,
dergide yer alan Cemil Kırımlı imzalı “ Manevranın Sonu” başlıklı
yazı, Murat Papuç imzalı “Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Toplumsal
Rolündeki Değişim” başlıklı yazı, Murat Papuç imzalı “NATO’cular
İşlerini Sağlama Alıyorlar” başlıklı yazı ve Rahmi Yıldırım imzalı
“İş Bilenin Kılıç Kuşananın” başlıklı yazı için
gerekli işlemin yapılması istendi.
Genelkurmay Başkanlığı’nın suç duyurusu üzerine Adalet Bakanlığı,
İstanbul Beyoğlu Cumhuriyet Savcılığı’nı soruşturmayı yürütmekle
görevlendirdi. Beyoğlu Cumhuriyet Savcılığı da, derginin adresinin
Kadıköy olması nedeniyle dosyayı Kadıköy Cumhuriyet Savcılığı’na
iletti. Yazarların önümüzdeki günlerde sanık sıfatıyla sorguları
yapılmak üzere adliyeye çağrılmaları bekleniyor.
Savcılık sorgusunun ardından Adalet Bakanlığı’nın izin vermesi
durumunda, yazarlar hakkında Türk Ceza Yasası’nın 159’uncu
maddesine muhalefetten
altı aydan üç yıla kadar hapis cezası istemiyle dava
açılabilecek.
Genelkurmay Başkanlığı’nın suç duyurusunda, sözkonusu yazılardaki
şu ifadelere dikkat çekildi:
Cemil Kırımlı imzalı “ Manevranın Sonu” başlıklı yazı:
“…TSK Türkiye’de sermaye iktidarının bir ürünü olduğu kadar onu
biçimleyen ve yönlendiren önemli bir aktör olarak da
değerlendirilmelidir…”, “…Bunun ilginç bir göstergesini ordudan
gelen ‘Türkiye dünyaya güvenlik pazarlayabilir’ açıklamaları
oluşturmaktadır. Bu
güzel reklam spotunun Türkçe’ye tercümesi, dünyanın herhangi bir
yerinde birilerinin ekonomik veya siyasi çıkarları için asker
gönderilebileceği ve kim bilir bir yerlerde hükümet devrilip
birilerinin hükümet
yapılabileceğidir. Türkiye’de ordu yakın geçmişte kürtlerle olan
silahlı mücadelesinde kazandığı sıcak savaş tecrübesi ve özellikle
kontr-gerilla faaliyetlerindeki deneyimi ile hayli kabarık bir
CV’ye sahiptir. Böyle bir ordunun ABD vesayetinde müşteri bulmakta
zorluk çekmeyeceği ise gün gibi ortadadır…”
Murat Papuç imzalı “Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Toplumsal Rolündeki
Değişim” başlıklı yazı:
“…Bilinir ki askerler müdahalede bulunmadan önce hangi gruptan
destek göreceklerini önceden hesap ederler ve adresleri bugüne
kadar hep sermayedarlar ve dış emperyal güçler olmuştur… Sermaye
ile işbirliği ile
iddia edilennin aksine ulusal çıkarların yerine müdahalelerle
sermayenin çıkarlarına hizmet edilmiştir… Sermaye sınıfının
üyeleri, bırakalım bu bölgelerde çatışmalara katılmayı, askerlik
hizmetlerini bile kurum içi kayırmalar nedeniyle başka bölgelerde
ve karargahlarda yapmışlardır…”
Murat Papuç imzalı “NATO’cular İşlerini Sağlama Alıyorlar” başlıklı
yazı:
“…Böylesi süzgeç ve eğitimden geçen kurmay subayın ordu içinde
‘ekip’ olarak tabir edilen grupların içinde yer alması, general
olup olmamasını ve artık siyasi kimliklerin de önemli olduğu
korgenerallik ve ötesi rütbeyi alıp alamayacağını belirler…
Başarıya, rütbe almaya güdülenmiş her general bu safhalardan geçer,
yani ABD emir komutasından. Bu yapı içinde uzun süre kalan her
general adayı kurmay subayın veya generalin, ülke
değerlerinin öncelenmediği bir sistem içinde, yurtseverliklerini
ifade etmeleri ve koruyabilmeleri güçtür… Herhalde komutanların ABD
ve diğer
emperyalist ülkelerin hangi mekanizmalarla Türkiye’yi kontrol
ettiklerini, ABD ile ilişkilerin Türkiye’yi ne hale getirdiklerini
bilmediklerini söyleyemeyiz. Bilirler… ama işbirliğine devam
ederler… Hiyerarşik düzen rütbesi ne olursa olsun görevini
çabuklaştırmak veya üstlerinin hoşuna gitmek kaygısındaki her
general mutlaka usulsüzlük yapar…”
Rahmi Yıldırım imzalı “İş Bilenin Kılıç Kuşananın” başlıklı
yazı:
“…Şu kadarını söyleyeyim: ‘Atatürk ilke ve inkılaplarının yılmaz
savunucusu’ paşalar, bir tarihten beri, (diyelim, İkinci Dünya
Savaşı’ndan sonra Türkiye’nin İsmet Paşa tarafından emperyalist
limanlara yanaştırılmasından beri), aslında sermaye düzeninin
koruyucusu, sıradan
neferleri, aktörleri ve figüranlarıdırlar. Bu yüzden, sermaye
düzeninin aktif birer aktörü, figüranı ve koruyucusu olarak nasıl
davranmaları gerekiyorsa öyle davranıyorlar. Ve söylemeye
hatırlatmaya dilim varmıyor,
ABD yöneticileri kendilerine “our boys” diyorlar.”
Kaynak: www.medyatava.net