Aşk sözcükleri boşanma sebebi
Abone olBir ilk olan bu karar, boşanma davası açan kocanın talebini yerel mahkemenin reddetmesiyle ortaya çıktı.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, kadının sevgilisine yazdığı aşk
sözcüklerinin bulunduğu günlüğü, boşanma davasında delil kabul
etti. Genel kurul, kocanın yatak odasındaki bir dolabın içinde ya
da yatağın altında kadın tarafından saklanan bir not defterini ele
geçirmesinin, bu mekan eşlerin müşterek yaşamlarını sürdürdükleri
bir yer olduğundan, kadın için gizli mekan kabul edilemeyeceğine
işaret etti. AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, Yargıtay Hukuk
Genel Kurulu'nun kararına konu olay şöyle gelişti: Bir kişi,
evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı gerekçesiyle boşanma
davası açtı. Kartal 2. Asliye Hukuk Mahkemesi, davayı reddetti.
Temyiz istemini görüşen Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, müşterek hayatı
temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek
nitelikte bir geçimsizlik mevcut olduğunu ve boşanma kararı
verilmesi gerektiğini belirterek, yerel mahkemenin kararını bozdu.
Yerel mahkeme, koca tarafından delil gösterilen eşinin günlüğünün
delil olarak kabul edilemeyeceğini, günlüğün içeriğinin, kadının
''gizlilik alanına, sırlarına dahil olduğu'' ve kadının ''kişilik
haklarını ilgilendirdiği'' gerekçesiyle önceki kararında direndi.
Bu kararın temyiz edilmesi üzerine, konu Yargıtay Hukuk Genel
Kurulu'na geldi. Genel kurul, yerel mahkemenin direnme kararını
''müşterek hayatın temelden sarsıldığı, evlilik birliğinin devamına
olanak kalmadığı'' gerekçesiyle oybirliğiyle bozdu. Kararda,
eşlerin boşanmasına karar verilmesi gerektiğine işaret etti. ÖZEL
HAYATIN GİZLİ ALANI Hukuka aykırı elde edilen delillerin
değerlendirilmesi konusunda Medeni Usul Yasası'nda açık bir hüküm
olmadığı, ceza yargılamasında bunun düzenlendiği belirtilen
kararda, ceza hukukunda kovuşturma makamlarının hukuka aykırı
şekilde elde ettikleri delillerin hükme esas alınamayacağının
öngörüldüğü anımsatıldı. Davada söz edilen hukuka aykırılıklardan
birisinin de özel hayata yapılan müdahale olduğu ifade edilen
kararda, ''Ancak, özel hayatın gizli alanı dediğimiz ve sadece
bireyi ilgilendiren alan, hiçbir şekilde müdahale edilemeyecek
alandır. Örneğin, kişinin cinsel yaşamı böyledir. Hayatın bu gizli
alanı ihlal edilerek elde edilen deliller, ceza mahkemesinde delil
olarak kullanılamaz. Zira, hayatın gizli alanı bir delil etme
yasağı teşkil eder'' denildi. Kadın tarafından tutulduğu
tartışmasız olan günlüğün, kadın evi terk ettikten sonra kilitli
olmayan yerden elde edilip mahkemeye sunulduğu, zor ve tehdit ile
ele geçirilmediği belirtilen kararda, günlükteki, kadının
sevgilisine yönelik aşk sözcüklerinin bulunduğu ifadelere yer
verildi. Genel kurulun kararında, davada, ''günlüğün'' delil olarak
kabul edilip edilmeyeceği tartışıldı. GİZLİLİK ESAS, ANCAK...
Öncelikli olarak özel hayatın gizliliğinin korunmasının esas
olduğu, ancak somut olayın özelliğinin bu genel görüşten ayrılmayı
gerektiren istisnalar içerdiği belirtilen kararda, şu görüşlere yer
verildi: ''Kullanılan deliler, çalınmış, tehdit ya da zorla elde
edilmiş ise hukuka aykırılık vardır. Hukuka aykırı yollardan elde
edilmemiş deliller ise yasak bir delil olarak değerlendirilemez.
Boşanma davası, zaten kişilerin özel yaşamını ilgilendiren bir
davadır. Koca, eşi ile birlikte yaşadıkları mekanda ele geçirdiği
eşine ait fotoğrafları, not defterlerini veya mektupları mahkemeye
delil olarak verirse, bu deliller hukuka aykırı yollardan elde
edilmediğinden mahkemede delil olarak değerlendirilir. Aynı evde
yaşayan kadın, kocanın bu delileri ele geçirebileceğini bilebilecek
durumdadır. Kocanın yatak odasındaki bir dolabın içinde ya da
yatağın altında kadın tarafından saklanan bir not defterini ele
geçirmesi, bu mekan eşlerin müşterek yaşamlarını sürdürdükleri bir
yer olduğundan, kadın için gizli mekan kabul edilemez. Hiç kimse,
evindeki bir mekandaki bulduğu bir delili hukuka aykırı yollardan
ele geçirmiş sayılamaz.'' ''SADIK KALMA, YASAL ZORUNLULUK'' Özel
hayatın gizli alanlarının, özel hayatın gizli alanını ilgilendiren
delillerle ispat edilebileceği ifade edilen kararda, ''Nasıl ki,
kadın başka bir erkekle müşterek hanedeki yatak odasında sevişirken
koca tarafından kapı kırılarak içeri girilmesinde hukuka
aykırılıktan söz edilemezse, ortak yaşanan evde bulundurulan not
defterinin elde edilmesi de hukuka aykırı olarak
değerlendirilemez'' denildi. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun
kararında, eşlerin evliliğin devamı süresince birbirlerine sadık
kalmalarının yasal bir zorunluluk olduğu, kadının bu konulardaki
özel yaşamının, evlilik ile biraraya geldiği hayat arkadaşı kocayı
da en az kadın kadar ilgilendirdiği vurgulandı. Kararda, bu nedenle
kadına ait günlüğün delil olarak değerlendirilebileceğine işaret
edildi.