Aşk mektupları Eminönünde
Abone olEminönü Belediye Başkanı Nevzat Er, tarihteki ünlülerin aşk mektuplarının yer aldığı sergiyi açtı.
Eminönü Belediye Başkanı Nevzat Er, tarihteki ünlü edebiyatçı,
müzisyen, devlet ve bilim adamlarının aşk mektuplarının yer aldığı
sergiyi açtı. Necip Fazıl Kısakürek (NFK) Kültür Merkezi'nde
düzenlenen serginin açılışında konuşan Er, ''14 Şubat Sevgililer
Günü'' dolayısıyla tarihe malolmuş ünlülerin aşk mektuplarını
sergilediklerini anlatarak,
şunları söyledi:
''Hayat sevgi üzerine kurulmuştur. İnsanlar birbirini sevmeli.
Hayat sevgiyle sürer, sevgiyle inşa edilir. Böylesine önemli bir
gündeböyle önemli insanların aşk mektuplarını sergilemekle güzel
bir günü canlandırdığımıza ve geleceğe taşıdığımıza
inanıyorum.''
Nevzat Er, daha sonra eşi Şerife Er ve Eminönü Kaymakamı Sabit Kaya
ile birlikte kurdele keserek sergiyi açtı. Sergiyi gezen
Eminönü Belediye Başkanı Er, eşi ile açılışa katılanlara kırmızı
karanfil de verdi.
27 Şubat tarihine kadar açık kalacak sergide, aşk mektupları yer
alan bazı ünlüler ve yazdıkları şöyle:
Ünlü Fransız yazar Stendhal'den Mathilde'ye:
''Çok mutsuzum, galiba gün geçtikçe sizi daha çok seviyorum, sizse
artık bana eskiden gösterdiğiniz en basit dostluğu bile
göstermiyorsunuz. Aşkımın son derece çarpıcı bir kanıtı var, bu da
sizinle birlikteyken içine düştüğüm, kendi kendime kızmama neden
olan ama bir türlü üstesinden gelemediğim sakarlık. Salonunuza
gelene kadar cesaretim yerinde, ama sizi görür görmez
titremeye başlıyorum. Sizi temin ederim ki, başka hiçbir kadın uzun
süredir bu duyguyu uyandırmadı bende. Bu duygu öylesine mutsuz
ediyor ki beni, neredeyse artık sizi görmemek zorunda kalmayı ister
oldum ve aldığım kararlara karşın, her gün sizin evde bulunmamak
için ihtiyatlı olmayı düşünmeye ihtiyacım var.
Yarın gidiyorum, sizi unutmaya çalışacağım, eğer elimden gelirse,
ama pek başaramıyorum. Çünkü yine bu akşam da sizi görme isteğine
karşı koyamadım.
Bugün, bütün gün en büyük işim ihtiyatı elden bırakmadan sizi
görebilme yollarını aramak oldu. Sizi yanınızdayken değil de,
sizden uzaktayken daha çok seviyorum. Sizden uzaktayken bana karşı
hoşgörülü ve iyi olduğunuzu düşünüyorum, oysa yanınızdayken
varlığınız bu tatlı hayalleri yok ediyor.''
BİLİMSEL AŞK
Dünyanın en ünlü bilim adamlarından Albert Einstein ise eşi
Mileva'ya yazdığı mektupta aşkını şöyle ifade ediyor:
''Sevgili Pisiciğim,
Az önce, Leonard'ın ultraviyole ışıktan katot ışınlarının elde
edilmesine dair muhteşem bir makalesini okudum. Bu güzel yazının
etkisiyle öyle bir mutlulukla doldum ki, senin de bundan mutlaka
payını alman lazım. Moralini bozma sevgilim ve kuruntulara kapılma.
Seni bırakmayacağım ve her şeyi mutlu sona vardıracağım. Sadece
birazcık sabır.''
İMPARATORUN AŞKI
Napolyon Bonapart da eşi Josephin'e yazdığı mektupta şöyle
diyor:
''Bir tek günüm bile geçmedi yüreğimde senin sevgin olmadan, bir
tek gecem bile geçmedi seni kollarımla sarıp sarmalamadığım, beni
yaşamımın ruhundan uzaklaştıran zafer ve tutkuya lanet etmeksizin
bir tek fincan çay bile yudumlamadım. İş güçle meşgulken, orduları
komuta ederken, savaş meydanlarını aşarken, benim tapılası
Josephine'im, hep kalbimin tahtında oturuyor, zihnimi meşgul
ediyor, düşüncelerimi alıp
uzaklara götürüyorsun.
Senden Rhohe'un suları kadar hızlı ayrılmamın nedeni, seni en kısa
zamanda yeniden görmek isteyişimdir. Eğer gece yarıları çalışmak
için kalkıyorsam bunu benim tatlı sevgilim belki birkaç gün önce
gelir diye yapıyorum, ama sene 23-26 Ventose tarihli mektubunda
bana 'siz' diye hitap ediyorsun. Sensin 'siz'! Ah, kötü kız! Nasıl
yazabildin böyle bir mektubu? Ne kadar da soğuktu!
Siz! Siz! Bu 15 gün nelere gebe?... Ruhum üzgün, yüreğim köle,
hayal gücüm beni korkutmakta. Beni fazla sevmiyorsun. Ve belki de
bir gün gelecek beni hiç sevmeyeceksin. Bunu söyle bana, hiç
değilse acıları hak etmiş olurum. Sevdiğim, çekindiğim, içimde beni
doğaya çağıran tatlı duygular, yıldırım gibi beni ateşleyen
hayatımın kadını, acısı, tatlısı, umudu ve ruhu, hoşça kal! Senden
ne bitimsiz bir aşk istiyorum, ne bağlılık, yalnızca gerçeği, uçsuz
bir açıkyüreklilik istiyorum senden. 'Seni eskisi gibi
sevmiyorum' diyeceğin gün, akşamın ya da yaşamımın son günü olacak.
Hoşça kal!''
KANUNİ'YE YAZILAN AŞK MEKTUBU
Hürrem Sultan'ın Kanuni Sultan Süleyman'a yazdığı mektup ise
şöyle:
''Hazret-i Sultanım,
Yüz(ümü) yere koyup kutsal ayağınızın bastığı toprağı öptükten
sonra, benim devletimin güneşi ve sermayesi sultanım, eğer bu
ayrılığın ateşine yanmış ciğeri kebap, göğsü harap, gözü yaş dolu,
gecesi gündüzünden ayırt edemeyen, özlem denizine düşmüş çaresiz,
aşkınız ile divane, Ferhat ile Mecnun'dan beter tutkun kölenizi
sorarsanız ne ki sultanımdan ayrıyım. Bülbül gibi ah ve feryadım
dinmeyip ayrılığından (öyle) bir halim var ki Hak kafir olan
kullarına dahi vermesin. Benim devletim, benim sultanım, ayrıca bir
buçuk ay oldu ki sultanım tarafından bir haber belirmedi. Hak en
çok bilenlerin bilenidir ki, bu gidişle rahat yüzü görmeyip gece
sabaha dek, sabahtan geceye dek bidüziye ağlayıp kendi hayatımdan
el yuyup, dünya gözüme dar olup, bilmem ne edip neyleyeceğim.
Zar eyleyip ağlayıp inleyerek gözüm kapıları gözlerken o eşi ve
benzeri olmayan alemlerin Rabbi, aleme acıyan Allah, bütün aleme
yardım edip, fetih haberini yetişti ve işitince Hak biliyor ki
benim padişahım, benim sultanım, ölmüş idim taze can bağışladı.
Yüce Allah'a bin şükürler, o yüce kapısına varılıp şenlikler
mutluluklar oldu. Bütün alem karanlıklar içinden çıkıp Hakkın
esirgeyiciliğine daldılar Allah'a şükürler olsun, minnet o
Hüda'ya.
Daima benim sultanım, benim padişahım, dünya ve ahiret sultanı
dayanağım, dünyaya baktığım iki gözümün ışığı, şahım sultanım,
gazalar edip düşmanları toprak olup memleketler alıp yedi iklim
zaptedesin. İnsan ve cin emrinize boyun eğip her bela ve kazadan
Hak saklayıp
kutsal kalbinden geçen her muradını kolay ede. Yardımcın olan Hızır
İlyas arkanda olsun. Bütün emriler, peygamberler üzerinizde hazır
ve nazır ola. Bütün dünya, mutlu gölgenizde hoşça yaşayıp mutlu ve
gülen olalar.''