Aşk acısını hafifletme yolları
Abone olSevgilinizden ayrıldınız. Kendinizi çok yalnız hissediyor ve sıkıntılısınız. İşte ayrılık depresyonundan kurtulma yolları...
Hayatı onsuz düşünemediğiniz sevdiğiniz insandan ayrılmanın
şokundan kurtulmak istiyorsanız bazı pembe hileler yapın! Ayrılık
hüznünden kurtulmanın en iyi yolu sosyalleşmek, en uygun gün
ise cumartesi! Kendinizi yalnız hissedebileceğiniz özel (Cumartesi,
Sevgililer Günü vb.) günlerde, ‘arama krizi’ne girmek
istemiyorsanız; arkadaşlarınızla buluşun, hobiler edinin, kurslara
yazılın… Bir de sakın telefon numarasını silmeyi unutmayın!
Ayrılma kararı verilen bir ilişkiyi bitirmek neden bazıları için
daha zordur veya hangi durumlarda ayrılık daha zor gelir?
Medical Park Fatih Hastanesi’nden Klinik Psikolog Sinem
Demir; duygusal ilişkilerde ayrılık meselesini farklı
yönleriyle değerlendirdi:
Duygusal bir ilişkinin bitmesi; bir kişi ile duygusal paylaşımın
bitmesinin ötesinde, bir yaşam biçiminin kesintiye uğraması
anlamına gelebilir: Birlikte yapılan sosyal faaliyetlerin, geleceğe
yönelik hayallerin, ortak arkadaşlarla görüşmenin de kesilmesi
gibi...
Biten bir ilişkinin ardından, kişinin kendisini sosyal olarak
konumlandırma biçimi de değişebilir; örneğin ‘evliliğe doğru giden’
bir ilişkinin bitmesinin ardından, sosyal konum yeniden ‘bekâr’
olarak değişir. Evlenmeyle ilişkili olumlu beklentileri olan bir
kişi için ayrılık, bu açıdan da zorlayıcı olabilir. Boşanma yoluyla
bekârlığa dönmek ise; sosyal çevrenin de etkisiyle, alışma
sürecinin daha sancılı geçmesine yol açabilir.
İlişkinin hayatın hangi döneminde bittiği de, ilişki sonrası
dönemde yaşanan streste belirleyici olabilir. Bir ergen, kimlik
duygusunun gelişmesi için ailesine duygusal mesafe koyarken; hem
arkadaşlarına, hem de romantik duygular hissettiği kişiye yönelir.
Bu kişi; takip altında tuttuğu, bir bakışını bile saatlerce
yorumlayabildiği, bu şekilde ilk romantik duygularının geliştiği
‘birisi’ olur... Ayrılık yaşayan bir ergen, ani ‘yıkılmalar’ ile
çabuk ‘toparlanmalar’ gibi iki uç durumda gidip gelebilir.
YETİŞKİNLER İÇİN AYRILIK ÇOK YAMAN
Duygusal bir ilişkinin bitmesi; bir kişi ile duygusal paylaşımın
bitmesinin ötesinde, bir yaşam biçiminin kesintiye uğraması
anlamına gelebilir: Birlikte yapılan sosyal faaliyetlerin, geleceğe
yönelik hayallerin, ortak arkadaşlarla görüşmenin de kesilmesi
gibi...
Genç yetişkinlik ise; geleceği olan bir ilişki beklentisinin en
fazla olduğu dönemdir. Duygusal bir etki yaratmış, ‘karşılıklı
uygunluk’ olduğu gözlenmiş bir ilişkinin bitmesi, geleceğe yönelik
yalnızlık endişesine ve duygusal ilişkilere dair ümitsizliğe yol
açabilir. Diğer taraftan, bu dönemde duygular ve başa çıkma
mekanizmaları gelişmiş olacağından, bitmiş ilişki daha sağlıklı
değerlendirilebilir. Yetişkinlik ve olgunluk yıllarında bir
ilişkinin bitmesinde; alışılmış bir düzenin bozulması, çocuklar ve
maddi paylaşımlar gibi etkenler işin içine girer.
‘DAHA İYİSİNİ BULAMAM’ SENDROMU!
Bir araştırmaya göre; ayrıldıkları partnerlerine duygusal olarak
daha yakın hissedenler, ilişkisi uzun süre devam etmiş olanlar ve
ayrıldıkları kişi kadar iyi bir partneri bir daha bulamayacaklarına
inananlar daha fazla stres yaşıyorlar.
Ayrılma-devam etme arasında kalan bir kişinin (veya çiftin),
duygusal bir ilişkiye dair beklentileri, çocukluk dönemlerinde
yaşanmış ciddi ayrılıklardan da etkilenir. Bağlanma kuramına göre;
çocukluk döneminde yaşanan ayrılık-bağlanma sorunları olan
kişilerde, ayrılmaya ve reddedilmeye hassasiyet daha fazla
olabiliyor ve bu kişiler, bir ilişkinin bitmesine abartılı tepkiler
verebiliyorlar. Dahası, ayrılacaklarına emin oldukları ilişkiler
kurabiliyorlar veya sağlıklı bir ilişkiyi farkında olmadan sabote
ederek ayrılık-mutsuzluk döngüsünü hazırlayabiliyorlar.
‘Benliği Sessizleştirme’ kuramına göre ise; kendilerini ancak
duygusal bir ilişkide iken ‘var’ olarak hisseden ve sırf ilişkiyi
sürdürebilmek için kendi düşünce-duygularını bastıran kişiler, bir
ayrılık durumunda depresyona daha yatkın oluyorlar.
BİTİŞ ŞEKLİ TRAVMA YARATABİLİR
İlişkinin bitmeden önce nasıl olduğu ve ne şekilde bittiği de,
sonrasındaki ruhsal durumu etkileyebilir. Örneğin; duygusal ve/veya
fiziksel tacizin yoğun yaşandığı bir ilişkinin bitişi sonrası, bir
‘rahatlama’ olması beklenir. Ancak böylesi bir ilişki sonrası,
taciz travmasının etkileriyle başa çıkmak gerekir. ‘Toz pembe’ gibi
görünen bir ilişkinin, aniden ve şok edici bir şekilde bitmesi ya
da çok uzun yıllar ‘hangi yöne gideceği belli olamamış’ bir
ilişkinin bitmesi gibi ayrılık biçimleri de; ayrılığın
kabullenilmesini zorlaştırabilir.
AYRILIĞI ANLAMAK…
Ayrılık sonrasında olumsuzu olumluya çevirmek için daha fazla
beklentisi olanlar, depresyona daha az giriyorlar. Bu kişiler daha
olumlu düşünceler geliştirmeye çalışıyorlar, fiziksel ve sosyal
faaliyetlere ağırlık veriyorlar.
Ancak bir ayrılık sonrasında hızlı bir şekilde olumsuz (üzüntü,
öfke, yas gibi) duyguları bastırmak, uzun vadede sağlıklı bir durum
değildir. Sağlıklı olan, ayrılık sonrasındaki bu olumsuz duyguları
yaşamaya izin vermek ve biten ilişkiyi/ilişkideki rolümüzü yeniden
değerlendirmektir. Bu noktada psikoterapi desteği alınabilir; çünkü
ayrılığı anlamak, duygusal gelişim için bir fırsat olabilir.
Sonrasında ise sadece yeni bir duygusal ilişki arayışı amacı
içermeyen, ertelenmiş hobileri de kapsayabilecek yeni bir
sosyalleşme ağı oluşturmaya başlanabilir.
‘Sevmek’, ‘hoşlanmak’ ve ‘aşık olmak’ gibi duygusal yüklemelerin
nasıl yorumlandığı; bu duyguların yaşanmış ilişkiye ait duygular mı
olduğu, yoksa o dönem yaşanan duygusal yoksunlukların etkisiyle mi
karşıdaki kişinin yüceltildiği gibi konuların ele alınması; bitmiş
ilişkiden yola çıkarak duyguların tanınması ve gelişmesi açısından
önemlidir.
‘CUMARTESİ ETKİSİ’NDEN KORUNUN!
Bitmesi gerektiğinden emin olunan ancak bitirilemeyen ilişkilerde,
davranışları kontrol etmek için önlemler almak da gerekebilir.
Özellikle ‘Ayrılıkta Cumartesi Etkisi’ olarak da adlandırılabilecek
durumdan korunmakta fayda var. Çünkü sosyalleşmek için en cazip gün
olan cumartesi, herkesin sokaklara döküldüğü, gözünüzün önünde
sevgililerin dolaştığı bir gündür. Bu nedenle özel günlerde
(cumartesi, hafta sonu, Sevgililer Günü vb.) kendinizi yalnız
hissedebilir ve eski günleri hatırlayarak ani duygu patlamaları
yaşayabilirsiniz. Bu tür günler, ‘heyecanınızı’ ve duygularınızı
depreştirebilir, bitmesi istenen ilişkiyi ‘aslında bir şans daha
tanınabilir’ gibi algılamanıza yol açabilir. Bunu önlemek için, o
günden birkaç gün öncesinden başka planlar yapmalısınız;
arkadaşlarınızla buluşmak, ertelenmiş hobilere başlamak veya
kurslara yazılmak gibi...
TELEFON NUMARASINI SİLİN
Kendinizi yalnız hissedebileceğiniz özel günlerde, verilmiş bir
ayrılık kararını sabote edebilir ve sonradan pişman olacağınız
‘aramalar’ yapabilirsiniz. Bu nedenle; ayrılmak istenen kişinin
telefonunu ve e-posta adresini silmek, aniden gelişen arama
isteğini kontrol almada işe yarayabilir. Neden ayrıldığınızı ve
yeniden arama isteğinin neden gelişmiş olabileceğini bir kağıda
yazmak da, ani duygu patlamalarını sakinleştirebilir.