Asım Kocabıyık borçlandı
Abone ol1990'lı yılların başlarından beri oldukça sıkıntılı bir dönemden geçen STFA, 500 milyon doların üstündeki borcunu ödedi ve küllerinden doğdu..
Hazırlattığı alternatif raporu gazetemin sayfalarına aktarmıştım.
Tazlar Köyü’nden Borusan’a adlı kitabını da okudum. İtiraf edeyim
önceki akşam Haliç’teki kongre merkezine hayatını anlatan
belgeselin ilk gösterimini izlemeye giderken içimden
“Bilmediğim ne olabilir ki?” diye
geçiriyordum.
Yazarımız Serpil Yılmaz ile salona vardığımızda müthiş bir
kalabalıkla karşılaştık. Güler Sabancı’dan Faruk Eczacıbaşı’na
Şarık Tara’dan Metin Ar’a iş dünyasından onlarca isim... Borusan’ın
üst düzey yöneticileri ve gazeteciler... Tabii Kocabıyık ailesi.
Oğlu Ahmet, kızları Zeynep ve Nükhet, damatlar, gelini,
torunlar...
Asım Kocabıyık’ın belgeselini meslektaşım, dostum Nebil Özgentürk
hazırlamıştı. “Bir Yudum İnsan”ı başarıyla anlatan
kaç kişi var ki?
Ve belgesel... Afyon’da küçük bir köyde çıplak ayak binbir güçlükle
başlayan hikaye...
Hem okuyup hem çalışma... Ortaokulu okuyanların parmakla
gösterildiği yıllarda İktisat Fakültesi... Çivi satarak başlayan iş
hayatından bugün enerjiden otomotive dünya devleriyle ortaklık
kuran bir holdinge dönüşmenin satırbaşları... Asım Bey’in her
ağzını açtığında babasına ve annesi Satı Gelin’e duyduğu minnet...
“Bu geceyi aslında ben değil babam Ahmet Bey hak
etti” deyişi... Geçmişini hiç unutmaması... Ne geldiği
yeri, köyünü, ne çektiklerini...
Bir de “Özgentürk” farkı tabii... Bir fotoğraf
yerleştirdi beynime... Sanırım Asım Bey denildiğinde hep o görüntü
gelecek aklıma. Başında fötr şapka, üstünde deve tüyü renginde
palto, boynunda kaşkol Beyoğlu sokaklarında yürüyen bir adam...
Belgeselin adı gibi “cumhuriyetin kanatlarındaki bir girişimci”
profilinden çok “hakkıyla yaşamış, istediklerine ulaşmış, huzurlu
bir insan” algısı oluşturuyor o resim bende...
Bütün bunlar aslında toplumun da bildiği Asım Bey yüzü. Ama ben dün
akşam orada başka bir Asım Bey keşfettim. “56 yıldır eşine âşık
Asım Bey”... Biliyor musunuz, genç yaşta yurtdışına çıkana kadar
doğum günü yokmuş. Annesinin anlattığına göre “gül mevsiminde”
doğmuş. Viyana’da pasaport kontrolünde kendisine sorulduğunda 23
Nisan diye cevap vermiş. Aradan birkaç yıl geçip de eşi Nurhan
Hanım ile tanışıp evlendiği günün tarihi ise 21 Nisan imiş. O da o
günden sonra doğum gününü hep 21 Nisan’da kutlamış.
Belgeselin ilk gösterimi 21 Nisan’da yani Asım Bey ile Nurhan
Hanım’ın evlilik yıldönümlerinde yapıldı. Gecenin sonunda sahneye
önce Asım Bey geldi, ardından eşi... Pek çok ünlü işadamına
mikrofon uzatılan belgeselde herkes Asım Kocabıyık için,
“Vergisini, her türlü ödemesini hepimizden önce yapar, kimseye
borcu yoktur” diye konuşmuştu. Ama Asım Bey mikrofonu eline aldı ve
borçlu olduğu bir kişiyi anons etti: “Eşim Nurhan Hanım’a
borçluyum. Onun hakkını ödeyemem.”
Hakkı ödenemeyen bir “eş”lik... Evde işyerinde hayatın her
alanında... Galiba her şeyden önemli...
STFA 500 milyon dolar borcu ödedi, küllerinden
doğuyor
Önceki gün öğle yemeğinde bir dönemin efsane İnşaat şirketi
STFA’nın CEO’su İlker Keremoğlu ile birlikteydik. 1990’ların
sonundan itibaren oldukça sıkıntılı bir dönemden geçen ve 500
milyon doların üzerinde borcu bulunan şirket Keremoğlu’nun
liderliğinde tüm borcu sıfırladı ve 2009’u 1.2 milyar dolar ciro ve
140 milyon dolarlık EBİTDA karı ile kapattı. STFA’nın bu yılki ciro
beklentisi ise 1.4 milyar dolar. Anadolu grubundan transfer olup bu
değişimi gerçekleştiren yönetici olarak öne çıkan CEO İlker
Keremoğlu zorlu süreci anlatırken söze, “STFA’yı yeniden dizayn
etmek için kolları sıvadığımızda elimizde 100 milyon dolar ciroya
karşılık 500 milyon dolarlık borç vardı. Üstelik 43 şirketin en az
35’i her gün zarar üretiyordu. Sekreterlerin daktiloları bile
hacizliydi” diye başladı.
Öncelikle 17’nin üzerindeki alacaklı bankayla uzlaştıklarını,
temerrüt faizlerinde ciddi indirimler aldıklarını kaydeden
Keremoğlu, varlık satışları ve mevcut işlerin ayaklandırılması ile
bu zorlu sürecin tamamlandığını söyledi. Bu süreçte 1300’ün
üzerinde dava ile uğraşıldığını kaydeden Keremoğlu tüm davaların
kapandığını vurguladı. Grubun artık geleceğe çok daha umutla
baktığını ifade eden Keremoğlu 2011 yılında halka açılmayı
planladıklarını söyledi.
Yüzde 75’i Tomris Taşkent’te
STFA’yı Sezai Türkeş ve Fevzi Akkaya yüzde 50-50 ortaklıkla
kurmuştu. Son yıllarını Alemdağ’da kaloriferi ve telefonu dahi
olmayan mütevazı tek odalı bir evde geçiren Fevzi Akkaya, elindeki
hisselerin bir bölümünü Eser Tümen’e devretmiş kalanını da vakfa
hibe etmişti. Daha sonra sermaye artırımları ile birlikte STFA’nın
yüzde 74.43’lük hissesi Sezai Türkeş’in kızı Tomris Taşkent’in
oldu. Vakfın elinde ise yüzde 3.9 oranında hisse bulunuyor.
STFA’nın yüzde 21.67’lik kısmı ise 2008 yılında Hong Konglu ADM’ye
65 milyon dolara satılmış. STFA CEO’su İlker Keremoğlu şirketin şu
anki değeri ile ilgili yapılan çalışmaların ise 800 milyon dolar
ila 1 milyar dolar arası bir değere işaret ettiğini belirtiyor.
Milliyet - Murat Sabuncu