Asıl balyozu kim yedi?
Abone olErdoğan'ın dünkü yaşadıkları iki gün önce senaryo olarak yazılsa ne düşünürdünüz?
Kim derdi ki Başbakan Erdoğan'a en zor anında korumaları değil
de inşaat işçileri ve onların balyozları yetişecek diye.
Dünkü olayı iki gün önce senaryo olarak yazsak ve Erdoğan'ı
balyozların kurtaracağını belirtsek herkes katıla katıla gülerdi.
Gülünecek olay gerçeğin ta kendisi oldu. Korumalar ve şoför 'Yurdum
İnsanı'nı aratmadı. Hastanenin yanında tesadüfen inşaat
çalışmasının olması da ayrı bir şanstı Başbakan için.
Ülkenin kaderi sanki bu işçilerin ve inşaatın kaderine bağlanmıştı.
O balyozlar ve işçiler amele olmaktan çıkmış, 70 milyonun nefesini
tutarak izlediği o dakikalarda en 'kıymetli insanlar' haline
dönüşüvermişti.
Sabah Genel Yayın Yönetmeni Fatih Altaylı köşesinde çok manidar bir
resim kullandı. Mizah yönü yüksek bu karikatür hem güldürdü, hem de
derin derin düşündürdü...
Olması gerekenlerin değil olmaması gerekenlerin kriter alındığı,
günlük hesapların yapıldığı bir ülkenin haberiydi dünkü yaşananlar.
Sadece korumalar ve şoförler mi suçlu? Balyoz darbeleri cama
değildi, 7'den 77'sine kadar hepimize indi o darbeler. Onlar
'Yanlış puzzle'ın sadece birer küçük parçalarıydılar...
Mantığımızla değil duygularımızla yaşadığımızı bir kez daha
gösteren bu fotoğraf dün yaşanan garipliklerin özetiydi. 'Doğulu'
gibi yaşayan ama 'batılı' gibi düşünmek isteyen bizlerin arada
kalmışlığın bir manzarasıdır bu.
Eğitimde nicelik olarak bile Ortadoğu ülkelerini bile gerisinde
kalan ülkede suçlu korumalar mı yoksa onları yetiştiren sistem mi?
O sistem yetiştirmemiş miydi dolandırıcı ile birlikte tören açılışı
yapan Kuşadası Kaykamamını... Bilinçili, sorgulayan, sorumlu kendi
alanında uzmanlaşan bireyler yetiştiren bir eğitimin vakti çoktan
geldi geçiyor bile.
Aksi takdirde iki gün sonra bu olay unutulur ve herşey eskisi gibi
devam eder. Kısır döngü yine çarkını işletir ve yazılanlar
sadece kağıtlarda kalır. Okunanlar ise belleklerimizde anı olarak
yerini alır.
Yazı: Oktay Sağlam