Ama ülke bölücülüğü, şiddet, terörizm, diğerlerinin hakkının
gaspı, toplum sağlığının, huzurunun ve refahının tehdidi, kişilik
haklarının ihlali, özel hayata saldırı, taciz, tecavüz vs. gibi
konulara gelince iş, kuşkusuz ki bunlara da saygı göstermek mümkün
olamaz… Kaldı ki, bunlar fikir olarak da düşünülemez…
Covid-19 salgını ile geçen bir yılı geride bıraktık. Bütün dünya
perişan oldu. Her ülkede can kayıpları var. Ekonomiler durdu.
Eğitim-öğretim süreçleri aksadı. İnsanlar ciddi travmalar yaşıyor.
Bilim insanları dünyanın dört bir yanında virüse çareler arıyor.
Bir kısmı başarılı olmuş durumda. Aşılar geliştirilmiş, siparişleri
yapılmış, bazı ülkeler daha avantajlı bir şekilde insanları için
aşı kotaları almış, birileri çıkıp diyor ki aşı olmayın…
Neymiş aşının içinde çip varmış; akıp gider beyninize
yapışırmış…
Hadi gel de bunu fikirden say, üstüne bir de saygı duy…
Türkiye aşı işinde diğer ülkelere göre daha iyi bir noktada.
Aşıların hesaplanan etkileri üzerine konuşacak düzeyde bilgim yok.
Hangisi daha iyidir, hangisi daha az etkilidir bunları bilmiyorum.
Bilmemem de bir şeyi değiştirmiyor. Ama bildiğim bir şey var ki,
normalleşmeyi istiyorsak bağışıklık süreçlerini geliştirmemiz
gerekiyor. Aşı da bunun en geçerli yolu. Umarım virüsü çok hızlı
bir şekilde bünyeden atan ilaçlar da geliştirilir ve sorun olmaktan
çıkarılır.
Kamuoyuna yansıyan bilgilere göre pek çok ülke aşıyı halkına
para ile sunuyor ve organizasyon konusunda istediği performansı
elde edemiyor. Buna ABD dahil. Türkiye’de ise aşı paralı değil.
Herkese yönelik olarak bir planlama yapılmış durumda ve çok hızlı
mesafe kaydediliyor.
Sağlık çalışanlarının tamamı aşılandı. Şimdi sıra toplum için
görev yapan yüksek riske maruz kalan kesimlerde. Ayrıca üst yaş
kuşakları ve kronik hastalık sahipleri de öncelikli aşıdan
yararlanmış durumda.
Tahminen Türkiye Mart ayı sonu itibariyle aşı çalışmalarını
büyük ölçüde gerçekleştirmiş olacak.
Ortaya atılan kuşku doğuran birtakım argümanların hiçbir önemi
ve değeri yok.
Hangi aşı olursa olsun, denk geldiği, sıra geldiği andan
itibaren mutlaka aşı olmakta yarar var. Alman aşısı, Çin aşısı
takıntısına girmek hiç anlamlı değil.
Aşılarda çip vs. gibi saçma iddialara itibar etmemek gerekir.
Bundan daha berbat düşünceler olamaz. Bunları söyleyenlerin de taşa
sürülecek aklı olduğunu düşünmüyorum.
Diğer yandan aşının hızlı ilerlemesi için bir standart ücret
konup, insanların kendi imkanları ile yaptırmalarına da bir yol
vermek devletin üzerindeki yükü azaltacağı gibi işe de hız
katabilir. Maske konusunda da bunu önermiştim. Bedava maske fikri
iyi olmakla birlikte gereksiz bir yük getiriyordu kamuya. Bir tavan
fiyat ile konu çözüldü ve şimdi alabildiğine ucuzladı.
Aynı şey aşı için de geçerlidir. Devlet ithal etsin. İmkanı olan
parası ile aşısını olsun. İşletme sahipleri de yanlarında
çalışanların ve ailelerinin aşılarından sorumlu tutulsun. Kısa
çalışma ödenekleri, kira yardımı vs. gibi yüklerle zaten devlet bir
hayli yorulmuş vaziyette. Uzun süre kapalı kalan işletmelerin buna
dünden razı olacakları açık. Evde tıkılıp kalanların da keza aynı
arzuda oldukları su götürmez bir gerçek…
Devlet yine imkanı olmayana, kamu çalışanlarına, sosyal güvence
kapsamında talep edenlere bedava aşı yaptırabilir.