Aşı karşıtlığı mı?

Her görüşe saygılıyım. Özgür bir ülkede yaşamak istiyorsak, bize çok ters gelen fikirleri de saygıdeğer görmek lazım. İçinde şiddet olmadığı, toplumsal huzur ve refahı tehdit içermediği sürece eyvallah…

Prof. Dr. Zakir Avşar zakiravsar@internethaber.com

Ama ülke bölücülüğü, şiddet, terörizm, diğerlerinin hakkının gaspı, toplum sağlığının, huzurunun ve refahının tehdidi, kişilik haklarının ihlali, özel hayata saldırı, taciz, tecavüz vs. gibi konulara gelince iş, kuşkusuz ki bunlara da saygı göstermek mümkün olamaz… Kaldı ki, bunlar fikir olarak da düşünülemez…

Covid-19 salgını ile geçen bir yılı geride bıraktık. Bütün dünya perişan oldu. Her ülkede can kayıpları var. Ekonomiler durdu. Eğitim-öğretim süreçleri aksadı. İnsanlar ciddi travmalar yaşıyor. Bilim insanları dünyanın dört bir yanında virüse çareler arıyor. Bir kısmı başarılı olmuş durumda. Aşılar geliştirilmiş, siparişleri yapılmış, bazı ülkeler daha avantajlı bir şekilde insanları için aşı kotaları almış, birileri çıkıp diyor ki aşı olmayın…

Neymiş aşının içinde çip varmış; akıp gider beyninize yapışırmış…

Hadi gel de bunu fikirden say, üstüne bir de saygı duy…

Türkiye aşı işinde diğer ülkelere göre daha iyi bir noktada. Aşıların hesaplanan etkileri üzerine konuşacak düzeyde bilgim yok. Hangisi daha iyidir, hangisi daha az etkilidir bunları bilmiyorum. Bilmemem de bir şeyi değiştirmiyor. Ama bildiğim bir şey var ki, normalleşmeyi istiyorsak bağışıklık süreçlerini geliştirmemiz gerekiyor. Aşı da bunun en geçerli yolu. Umarım virüsü çok hızlı bir şekilde bünyeden atan ilaçlar da geliştirilir ve sorun olmaktan çıkarılır.

Kamuoyuna yansıyan bilgilere göre pek çok ülke aşıyı halkına para ile sunuyor ve organizasyon konusunda istediği performansı elde edemiyor. Buna ABD dahil. Türkiye’de ise aşı paralı değil. Herkese yönelik olarak bir planlama yapılmış durumda ve çok hızlı mesafe kaydediliyor.

Sağlık çalışanlarının tamamı aşılandı. Şimdi sıra toplum için görev yapan yüksek riske maruz kalan kesimlerde. Ayrıca üst yaş kuşakları ve kronik hastalık sahipleri de öncelikli aşıdan yararlanmış durumda.

Tahminen Türkiye Mart ayı sonu itibariyle aşı çalışmalarını büyük ölçüde gerçekleştirmiş olacak.

Ortaya atılan kuşku doğuran birtakım argümanların hiçbir önemi ve değeri yok.

Hangi aşı olursa olsun, denk geldiği, sıra geldiği andan itibaren mutlaka aşı olmakta yarar var. Alman aşısı, Çin aşısı takıntısına girmek hiç anlamlı değil.

Aşılarda çip vs. gibi saçma iddialara itibar etmemek gerekir. Bundan daha berbat düşünceler olamaz. Bunları söyleyenlerin de taşa sürülecek aklı olduğunu düşünmüyorum.

Diğer yandan aşının hızlı ilerlemesi için bir standart ücret konup, insanların kendi imkanları ile yaptırmalarına da bir yol vermek devletin üzerindeki yükü azaltacağı gibi işe de hız katabilir. Maske konusunda da bunu önermiştim. Bedava maske fikri iyi olmakla birlikte gereksiz bir yük getiriyordu kamuya. Bir tavan fiyat ile konu çözüldü ve şimdi alabildiğine ucuzladı.

Aynı şey aşı için de geçerlidir. Devlet ithal etsin. İmkanı olan parası ile aşısını olsun. İşletme sahipleri de yanlarında çalışanların ve ailelerinin aşılarından sorumlu tutulsun. Kısa çalışma ödenekleri, kira yardımı vs. gibi yüklerle zaten devlet bir hayli yorulmuş vaziyette. Uzun süre kapalı kalan işletmelerin buna dünden razı olacakları açık. Evde tıkılıp kalanların da keza aynı arzuda oldukları su götürmez bir gerçek…

Devlet yine imkanı olmayana, kamu çalışanlarına, sosyal güvence kapsamında talep edenlere bedava aşı yaptırabilir.