Asena'dan 'Cop yedim' itirafı
Abone ol'Bugüne kadar kimseden dayak yemedim' diyen Asena polisin copladığı eylemcileri görünce bir itirafta bulundu: "O copu hatırladıkça hala kaba etlerim sızlar.."
Duygu Asena, daha önce "Bugüne kadar kimseden dayak yemedim
demişti. Ancak İstanbul Polisi'nin NATO eylemcilerini coplaması,
onun aklına eski bir anısını getirdi. Asena'da eylemciler gibi
coplanmış meğer. Ama Türk polisi tarafından değil. Peki Asena'yı
kim copladı. Bu sorunun cevabı, Asena'nın yazısında gizli: COPUN
ACISINI BİLİYORUM O copun acısını bilirim, üzerinden otuz yıl
geçmesine rağmen aklıma gelince boynum sızlar, kaba etlerim acır.
Yo, hayır, Türkiye'deki eylemlerde yemedim copu. Türk polisinden
daha iri yarı, daha uzun boylu, bu nedenle de sanki daha güçlü
kuvvetli gibi gelen birilerinden yedim. Aslında "ben hiç dayak
yemedim" derken, yalan mı söylüyorum ne? Cop darbelerini
Hollanda'nın Amsterdam kentinde aldım. Hem de haksız yere, yani
hippi olmadığım halde! O dönemde bir hippi salgını vardı...
Hatırladığım kadarıyla hippiler kaleleri olan Londra'dan
kovulmuşlardı ve kendilerine özgürlükler ülkesi Hollanda'yı
seçmişlerdi. Parklarda, sokaklarda yatıyor kalkıyor, içki içiyor,
uyuşturucu alıyor, sevişiyorlardı. Kimileri onları çok seviyor
kimileri de onlardan nefret ediyordu. O gün Hollanda hükümeti de
hippilerden kurtulma kararı almış ve üzerlerine polisi yollamıştı.
Ama bundan bizim haberimiz yoktu. O zamanki kocamla -aslında ilk ve
tek kocam- Paris senin Amsterdam benim gezip duruyorduk. O gün
Rotterdam'a gitmiş, dönmüş, trenden inmiş Amsterdam'daki otelimize
doğru yürüyorduk. "Ortalık ne kadar sessiz, bunlar da tavuk gibi
yatıyorlar mı akşamüstü" falan derken birden ortalık savaş alanına
dönüştü. Aniden, koşarak kaçan hippiler ve onları kovalayan atlı
atsız polisler arasında kaldık. Ne yapacağımızı şaşırdık ve hemen
bir kafeye girmek istedik. Ama onlar da kapılarını kapatmışlardı ve
kimseyi içeri almıyorlardı. Camın arkasındaki adama yalvarırken
bizi içeri almaları için ve adam da inatla kapıyı açmazken ilk
copumu yedim omzuma. Aynı anda kocam da bir cop yemişti sırtına.
"Hey durun biz hippi değiliz" falan diye bağırmamızı dinleyen yoktu
tabii. Hiç hippiye benzer bir halimiz de yoktu ama polisin bunu
araştıracak hali de yoktu. Çünkü önceden anonslar yapılmış, bunu
duyan halk evine çekilmiş, dükkânlar kapanmıştı. O saatte avanak
avanak sokakta dolaşıyorsan kabahat senindi. Ama böyle bir durumu
da yani avanak turist olma ihtimalini de iyi bir polis
düşünebilirdi değil mi? Onlarca dükkân dayak yediğimizi gördükleri
halde bizi içeri almadı. O kadar canım acıyordu ki coplardan,
birisine "ben hamileyim, lütfen bizi içeri alın" diye bile
yalvardım. Şimdi utançla itiraf ediyorum bunu. Ama adam camların
arkasından "hayır" diye başını iki yana salladı. Biz de koşmaya
başladık. Cop yiye yiye bir suçlu gibi kaçıyorduk. Aslında hippiler
de suçlu değildi ama biz hiç değildik. Kitaplarım basıldığı için
sonradan çok gittiğim ve çok sevdiğim Amsterdam, hayatımda ilk ve
son kez copla tanıştığım kenttir. NATO'ya karşı gösteriler
sırasında gencecik, incecik bir kız polise karşı çıkıyordu... Ne
yapabilirdi ki o minicik haliyle polise? Polis son darbeyi vurdu
kızın yüzüne. Yere devrildi kız. Yere devrilmiş başka gençler de
vardı ve kimi polisler yerde yatan insana tekme savuruyordu. Her
seferinde içim cız ediyor. Nasıl bir ruh halidir bu, çözemiyorum.
Bu karakterde olanlar mı polis oluyor? Polis olduktan sonra mı
çaresiz insanlara vurmayı öğreniyorlar? Onca miting, terör, bomba
olaylarından sonra mı karakterleri değişiyor? Niçin kimse onlara
yapma dur demiyor? Acaba Hollanda polisi hâlâ böyle mi? Gittiğimde
hep bakıyorum etrafa ama hiç sokakta polis görünmüyor ki oralarda.
Neredeyse trafik polisi bile yok. Her şey tıkır tıkır işliyor,
polissiz sanki. Yazı: Duygu Asena Kaynak: Vatan Gazetesi