Asena artık yalnız değil!

Abone ol

İbrahim Tatlıses'ten ayrılmak için çırpınan Asena'ya Ertuğrul Özkök'ten geldi. Özkök, Tatlıses'in "İstersem onu 12 saatte bulurum" sözünü farklı yorumladı:

Hürriyet'in tepe ismi Ertuğrul Özkök, biraz geçmişe, yani Asena'nın ayağından kurşunlandığı zamana gitti ve İbrahim Tatlıses'e verdi veriştirdi. Tabii Özkök'ün cevabını beklediği bir de sorusu var:

"Dansöz diye mi susuyoruz?"

Söz Ertuğrul Bey'in:

- İKİ gündür sabah toplantılarında arkadaşlarıma soruyorum. ‘Kadın derneklerinden, insan hakları kuruluşlarından, ne bileyim, herhangi bir sivil toplum örgütünden hiçbir tepki yok mu?’

İki gündür aynı cevap:

‘Hayır yok...’

NEREDE ONLAR

Töre cinayetinde ayağa kalkan, tecavüz olaylarında bildiri üstüne bildiri yayınlayan kadın kuruluşlarından bir ses, bir iki cümle çıkmıyor.

Neden?

Kendi kendime bu soruyu soruyorum.

Neden?

Acaba ‘Bu kız dansöz diye mi?’

Asena’dan söz ediyorum.

Aylardır İbrahim Tatlıses hegemonyasına karşı mücadele veriyor.

Ayağından kurşunlanıyor, yılmıyor.

Teslim olmuyor.

‘Benim için bu ilişki artık bitti’ diyor.

Ertesi gün eski sevgiliden tüylerimi diken diken eden bir cevap geliyor:

‘Ben bitti demeden bitmez...’

Cevap değil, sanki kurtlar vadisinden gelen uğursuz bir ses.

Kız yürekli. ‘Mücadele edeceğim’ diyor.

Aynı malum vadiden malum cevap:

‘İstersem onu 12 saatte bulurum.’

ADRES BELLİ

Herkes biliyor ki cümle yarım ama adresine ulaşmış.

Demek istiyor ki: ‘Seni 12 saatte bulur, gereğini yaparım.’

‘Gereğini yapmakla’ hangi uğursuz hareketi kastettiğini de sadece Asena değil, bütün kamuoyu biliyor.

Arka sokakta bacağından kurşunlanmış iki kadın yatıyor.

Öteki sokaklardaki dayak yemiş, ağzı burnu dağıtılmış kadınlar ordusunun ise kaydı bile tutulmamış.

Böyle bir müktesebat, böyle bir bilanço ve kurtlar vadisinden gelen o meydan okumalar.

Hepimize, bütün topluma meydan okumalar.

Ama herkes tam siper.

Neden?

‘Bu iş bizi ilgilendirmez’ diye mi düşünüyoruz?

Sonunda bu kız bir dansöz değil mi?

Gerçekten böyle mi düşünüyoruz...

Bu kız, Türk dansına modern çizgiler getiren bir sanatçıydı.

İbrahim Tatlıses’le tanıştığında kariyerinin doruğundaydı.

‘Canım ne işi vardı o adamla’ diye düşünebilirsiniz.

Kaç kişinin hayatında yanlış bir ilişki, hüsranla bitmiş bir beraberlik yoktur?

İnsan yanlış bir yola girdi diye hayatı boyunca o tek istikamet yolda yürümek zorunda mıdır?

KÜÇÜK BİR ZİYARET

En iyi oyuncu ödülünü kazanan Almanyalı Türk sanatçı Sibel Kekilli’yi unuttunuz mu?

Kızın geçmişinde porno oyunculuğu ortaya çıkınca ailesi onu öldürecek diye söylenti çıkmıştı.

Bunun üzerine Alman polisi kızın evine küçük bir ‘ziyaret yapmıştı’.

Bu ziyaretin hem aileye, hem de bütün áleme, ‘Biz bu kızı yalnız bırakmayız’ mesajı olduğunu en sıradan zekálı biri bile anlamıştı.

Peki bizim ülkemizde yok mu bu kızın evine ‘ziyaret yapacak’ bir polis yetkilisi.

Kızın hayatı kaydı.

Korkudan kimse ona iş vermiyor.

Bir yandan üniversite eğitimini bitirmeye, bir yandan da artık terör boyutuna ulaşan bu ilişkiyi bitirmeye çalışıyor.

Ama yanında bir Allah’ın kulu yok.

Sanki bütün bir toplum hep bir ağızdan ‘Kendin ettin, kendin buldun’ diye tempo tutuyor.

VADİDEN GELEN SES

Teröristin insan haklarını bile soran sivil toplum örgütlerinin buna ayıracak birkaç dakikası yok.

Bu kolektif sükûnet içinde meydan o sese kalıyor.

Kurtlar vadisinden gelen o boğuk sese...

Yazı: Ertuğrul Özkök
Kaynak: www.hurriyetim.com.tr

Günün Önemli Haberleri