Arzu Karadağlı eşine laf söyletmedi
Abone olKaset skandalıyla sarsılan taşfırın erkeği Tamer Karadağlı'nın eşi Arzu Karadağlı, aldatılmayı sineye çekti. Her şeyi unutmuşa benzeyen Karadağlı Savaş Ay'a konuştu.
"Tamer'in yaptığı okulu kırıp gizlice lunaparka giden çocukların
haylazlığı gibi. Bebeğimiz olacaktı, olay sonrası vazgeçtik. Çocuk
için, evliliğimizi iyileştirmemiz gerek." *** 'Tamer'den ayrılırsam
canımdan can kopar' Türkiye, Tamer Karadağlı'nın karısı Arzu'nun
ağzından çıkacak lafa kilitlendi. 'Çek git' mi diyecekti, yoksa
'Kal, affettim' mi?.. Oysa o, sustu, sustu, sustu. Ta ki önceki gün
kapısını çalan Savaş Abi'sini kıramayıp SABAH'a, konuşana kadar...
Tamer Karadağlı'nın jiplerine filan bakıp; "Sefahat hayatına
daldılar" denmişti ya, ben de tesir altında kalıp a-acayip görkemli
bir ev, trilyonluk ıvır zıvır bekliyorum evde. Asla yok öyle bir
şey. Gördüğüm mütevazı, yalın döşenmiş bir genç çift evi. En büyük
servetleri yüzlerce orjinal film DVD'si ve kırık bir televizyon.
Çok kızmış, köpürmüş Tamer Karadağlı ve kırmış o koca televizyonu.
Maddiayatçı davranıp; "Kaç paralık şeyi niye kırdınız ki yazıktır!"
diyemedim. Çünkü evde en kırık şey Arzu'nun kalbi. Onu "bir de ben"
incitmeden her şeyi sordum. Sağlam, samimi, mert kızmış Arzu. Tek
soruyu geçiştirmedi, yüreğini ağzına iliştirip açık seçik anlattı
herşeyi. İşte şu sıralarda "memleketin haleti ruhiyesi en fazla
merak edilen kadını" Arzu Karadağ söyleşisi... * Sen Cinderella
mıydın? Kül kedisiydin şov dünyasının prensiyle evlendin, şimdi
büyü bozuldu araba değilse de evliliğiniz kabak mı oldu? Hayır ben
çocuk yaştan beri ayakları üzerinde duran. Hatta para kazanan, daha
lisede seslendirme yapıp TRT çocuk oyunlarında rol alan, başı
sıkıntıya düşünce tek başına ayakta kalabilmeyi beceren, ağlamadan,
paramparça olmadan direnebilen bir kızdım. Hâlâ da öyleyim. İNTİKAM
ACI MI OLACAK? * Peki neler olup bitiyor bu dört duvar arasında
günlerdir. Mesela olayı duyunca Tamer küvette mi yattı? Hayır 3-4
gün arkadaşlarına, yakınlarına gitti orada kaldı. Dönünce de bir
sorun olmadı. * Ne düşünüyorsun tam olarak? O kadar çok gürültü var
ki. Tamer'le durumumu düşünücek vakit olmadı. * İntikâm yemeği
soğuk yenir mi diyorsun. Sonra mı bir şeyler yapacaksın ona? Ben
intikâmcı biri değilim. Tamer çok üzüldü zaten. O şöhretinin
bedelini ödüyor da ben neyin bedelini ödüyorum anlamadım. Köşe
yazarları bile memleket işlerini bıraktı bizi yazıyor. Dostu olarak
çok üzüldüm karısı olarak da... * Tamer Karadağlı ne düşünmüş
olabilir bunu yaparken? Ben o anda ne hissedip, nasıl öyle bir
hataya düştüğünü elbette tahmin bile edemiyorum. Ama herkesin
başına gelebilirdi diye düşünüyorum. Benim de başıma gelebilirdi,
sizin de başınıza gelebilir böyle bir şey. Çünkü bu çok küçük bir
an. Ben de üniversiteden arkadaşlarımla çıkıp, lay lay lom ne güzel
eğlenirdik biz eskiden. Kızlar ne güzel eğlenirdik biz gençken
deyip, gidip iki duble bir şey içelim eski günleri yad edelim
diyebilirdim. * Ama masum bir portre senin çizdiğin. Nostaljik bir
geceden bahsediyorsun. Ama ben de o anda sarhoş olup bir şey
çıkarabilirdim, biriyle birlikte olabilirdim. Sarhoş olurdum... *
Ee!.. Şey! Eviniz çok mütevazı görünüyor. Ben daha bekarken
tutmuştum bu evi. 6 ay sonra Tamer geldi Ankara'dan. Daha
tanınmıyordu. İşsizdi. Benim kazancımla geçindik aylarca. Kira,
elektrik, su, kapıcı paraları şu bu işte. Olsun.. Ne olur ki? Bu
evin kontratı benim üzerime. Eşyalar da benim. Onun bir tek şu koca
televizyonu vardı. Malum olaya sinirlenip kırmış onu. Pahalı ama
olsun. Kendine bir şey yapsa daha pahalıya patlardı. Hem bebekler
de biberon vurup televizyonları kırıyormuş. Öyle dediler. Tamer
yıllarca peşimden koştu durdu. Kimseler bilmez, ben o zamanlar o
alemin prensesi gibiydim. Baktım bu tiyatro camiası felaket. Bu gün
onunla, sonra öbürüyle. O onun karısıyla filan. Kimin eli kimin
cebinde meçhul durumu yani. Yemin ettim; "Bu dünyadan kimseyle
flört bile etmem" dedim. Yaşım 18'di. Tamer de çok itici geliyordu
bana. Her gün birileriyle çıkardı. Kızların gözbebeğiydi. Yazılmaya
başlayınca "Asla olmaz seninle" dedim. Arabanın üstüne güller
bırakır, ansızın alakasız yerlerde karşıma çıkar "ce-e" der, on
defa yalvar yakar olduğunda bir defa acıyıp çıksam da Ankara'nın en
ücra barlarına giderdim ki; kimse beni onunla görmesin. İLK ÖPÜCÜK
TAMER'DEN Bir gece yine öyle bir yerden dönerken "arabayı durdur!"
dedi. Direksiyonda ben vardım yani. Durdurdum. Eğildi.. Öpmeye
başladı. Engel olamadım. Elbette ondan önce öpüştüğüm çok oldu.
Daha önce de sevgililerim vardı benim. Ama tiyatrodan ilk onunla
oldum. Tamer'in yaptığını okulu kırıp lunapark'a giden çocukların
haylazlığı gibi görüyorum!. Birlikte olduğu ve kendilerini gizlice
kayda alan kadınla karşılaşsam hiç konuşmam bile. Onun söyleyeceği
bir şey varsa dinler, gerekiyorsa hak ettiği yanıtı veririm. 22
yaşında Bilkent'te öğretim görevlisi oldum. Benle yaşıt ya da
benden büyük öğrencilerim vardı. Bana sırılsıklam aşık oluyorlar,
evlere, yemeklere çağırıyorlardı. Bebek düşüncemiz vardı ama
yaşadığımız olaydan sonra biraz düşünelim dedik. Bu bir yara. Neden
bu kazayı yaptık? Ben seviyorum. Çok memnunum ki böyle bir şey
ortaya çıktı. Böyle bir şey olduğunu duydum ve bunu konuşma
fırsatım var. Çünkü demek ki evliliğimizde bir takım sorunlar var
ki böyle bir olay yaşandı diye düşünüyorum. * Kayınvalide
kayınpeder seni aradı mı? Valla onlar da çok destek oldular. Kızım
dediler; "Biz hiçbir şey söylemek istemiyoruz. Sadece kalbinin
sesini dinlemeni istiyoruz" dediler. * Dinliyor musun o sesi? Tabi
dinliyorum. Ben hayatım boyunca hep kalbimin sesini dinledim zaten.
AİLE İÇİ ŞİDDET * Biz de biraz duyalmı o sesi. O ses bir tek
benimle konuşur. * Bunu bütün kadınlar adına soruyorum sana. Elçiye
zeval olmaz. Ben Tamer'i her zaman çok sevdim. Ve çok seviyorum,
gerçekten çok seviyorum. Yani kalbim... * Çok aşık mısın sen bu
adama? Aşkı tanımlamak lazım onu söyleyebilmek için. Çünkü bir ara
bizim aramızda öyle bir şey oldu ki 'aşık değiliz filan' diye
düşündük. Aşk değil bu. O kadar büyük bir sevgi ki, çok seviyorum.
Hep onu örnek verdim. Bir gün bir şekilde Tamer hayatımdan çıkarsa
canımdan can kopmuş gibi hissederim. Kolum kopmuş gibi hissederim.
Bir uzumu kaybetmiş gibi hissederim. Bu aslında çok büyük bir
sevgiyi gösteriyor. Gerçekten çok seviyorum. Çünkü benim çok iyi
dostum. En iyi dostum. Onunla çok şey paylaştık biz. Yani en kötü
günleri de paylaştık, çok kavgalar ettik, birbirimizi çok kırdık,
sonra onları çok onardık. * Şiddet var mı? Çok ağır kavgalarımız
oldu ama şiddet yoktu. Ama dilimle yapabiliyorum. Acıdır dilim.
Tamer hep der ki; "Arzu 1.60 boyunda ama 1.58'de dil var onda." *
Bu son 10 gün içinde çok acıttın mı? Yok hiç acıtmadım. Çünkü çok
acıdı zaten onun canı... O kadar acıdı ki; öyle iyi hissediyorum ki
onun ne kadar acı çektiğini. Ama bu çok ağır. Gerçekten şu anda çok
sağlıklı bir ortam değil bulunduğumuz ortam. En önce ben yaralıyım,
o yarayı iyileştirmeye çalışıyorum. Tamer daha çok yaralı. Çünkü
ona zülfikarlarla saldırdılar...