Artvini dünyada eşsiz kılan bölge
Abone olTürkiye'nin ve hatta avrupanın el değmemiş tek ormanı burda... Dahası dünyadaki üç önemli arı ırkın temsilcileri de bu bölgede.
Türkiye'nin tek biyosfer rezerv alanı olma özelliğini
taşıyan ve bozulmamış doğal yaşlı orman ekosistemini barındıran
Artvin'in Borçka ilçesine bağlı Camili (Macahel) havzası, birçok
özelliğiyle sadece Türkiye'nin değil, Avrupa ve dünyanın da önemli
bakir alanlarından biri konumunda.
Biyolojik açıdan dünyanın en zengin bölgelerinden biri olan
Kafkasya, Uluslararası Doğa Koruma Örgütü (CI) ve Kritik
Ekosistemler Ortaklık Fonu (CEPF) tarafından, yeryüzünün biyolojik
çeşitliliği en zengin, en çok tehlike altında bulunan 25 sıcak
noktasından biri olarak değerlendirilmekte.
Kafkasya, ayrıca Dünya Doğayı Koruma Vakfınca (WWF) dünya genelinde
200 hassas ekolojik bölgeden biri olarak ilan edilmiş durumda.
TÜRKİYE'DE TEK
Küçük Kafkasya'nın batı sınırını oluşturan Doğu Karadeniz ve
özellikle Artvin'deki Camili havzası, Türkiye'nin tek biyosfer
rezerv alanı olma özelliğini taşıyor. 25 bin 275 hektarlık alanı
kaplayan bu havza Türkiye'nin bozulmamış doğal yaşlı orman
ekosistemini barındırıyor.
Havzada yer alan bine yakın bitki türü, çok farklı habitatlar, bu
yaşama ortamlarında bulunan nadir hayvan türleri havzaya
ayrıcalıklı bir konum kazandırıyor.
ACİL KORUNMASI GEREKEN
100 ÖNEMLİ BÖLGEDEN BİRİ
Camili havzasının bir bölümünü oluşturan Karçal Dağları ise
Türkiye'deki 122 önemli bitki alanından ve Avrupa'daki acil
korunması gereken 100 önemli orman noktasından biri. Bu özellikleri
ile alan yapraklı ılıman kuşak ormanlarının en dokunulmamış
örneklerinin sığınağı konumunda.
AVRUPA'NIN TEK İNSAN ELİ
DEĞMEMİŞ ORMAN EKOSİSTEMİ
Havza, ulusal ölçekte resmi koruma statüsü olan Camili-Efeler ve
Camili-Gorgit Tabiatı Koruma Alanlarına sahip. Camili-Efeler
Tabiatı Koruma Alanı, 1453 hektar alanı kapsıyor.
Bu alan, sadece Türkiye'nin değil, Avrupa'nın da insan eli değmemiş
tek orman ekosistemi. Camili-Gorgit Tabiatı Koruma Alanı ise 490
hektarlık alana sahip. Her iki koruma alanı da bünyesinde
barındırdığı doğal yaşlı, anıtsal nitelikte ormanları ile ''Türkiye
korunan alanlar sisteminde'' önemli bir yer tutuyor.
'''KAFKAS ARI'' IRKI GEN KORUMA ALANI
Dünyadaki üç önemli arı ırkından ''Kafkas Arı'' ırkının
saflığı bozulmadan korunduğu tek yer olan Camili Havzası, Tarım
Bakanlığı'nca Gen Koruma Alanı ilan edilmiş durumda.
Havzadaki bitki çeşitliliğinin 72'si Türkiye içinde nadir ve
endemik olarak nitelendirilmekte, bunlardan 25'i Türkiye endemiği
olma özelliği taşımakta. 145'i tıbbi ve ticari değere sahip olan
havzadaki bitkilerden yaklaşık 30'u aynı zamanda yerel halk
tarafından ilaç yapımında kullanılmakta.
Yapılan araştırmalarla 12 memeli türü olduğu tespit edilen alandaki
Karçal Dağları, boz ayı topluluğu itibariyle Avrupa'nın en önemli
bölgelerinden biri olarak bilinmekte.
''CANLI MÜZE'' OLARAK NİTELENDİRİLİYOR
Camili havzası, benzersiz zengin kültürel mirası, ahşaba
dayalı mimarisi, ziraat gelenekleri, patika ağları gibi
özellikleriyle ''canlı müze'' olarak nitelendiriliyor. Bölgede
fındık ve baldan oluşan organik üretim ön plana çıkıyor, çiftçiler,
tarımsal gelirin yüzde 70'ini organik üretimden
karşılıyor.
Ekoturizmin önemli ögelerinden olan yaylalar ise Camili'de tarihi
ve kültürel özelliklerini korumayor. Özellikle ahşap mimari ve
yaylalara göç, geleneksel yapısını koruyor.
''HAVZA BİRÇOK KAYNAK DEĞERE SAHİP''
Artvin Çoruh Üniversitesi (AÇÜ) Orman Fakültesi Öğretim
Üyesi Yrd. Doç. Dr. Oğuz Kurdoğlu, AA muhabirine yaptığı
açıklamada, Camili havzasının 2005 yılında ''biyosfer rezerv'' ilan
edilmesinin önemine dikkati çekti.
Biyosfer rezervlerinin biyolojik çeşitliliğin korunması, ekonomik
kalkınma ve kültürel değerlerin korunmasına dönük uygulamaların
denendiği, seçildiği, sunulduğu ve geliştirildiği alanlar olduğunu
ifade eden Kurdoğlu, ''Camili havzası doğal, kültürel ve ekonomik
kaynaklar başlıkları altında toplanabilecek birçok kaynak değere
sahip. Havzanın koruma statüsüne sahip olması da bu kaynak
değerlerin sonucudur'' dedi.
TÜRKİYE'NİN EN YÜKSEK ŞELALESİ DE BURADA
Havzada, Türkiye'nin bilinen en yüksek şelalesi olan Maral
Şelalesi'nin de yer aldığını dile getiren Kurdoğlu, şelalenin yer
aldığı sahanın doğallığından hiçbir unsuru kaybetmediğini, bilimsel
ve rekreasyonal çekim merkezi olmaya aday kesimlerden biri olduğunu
vurguladı.
Oğuz Kurdoğlu, Camili Biyosfer Rezerv Alanı'nın iyi bir planla
yönetilmesi ve yerel halkın teknik anlamda desteklenip
bilgilendirilmesiyle doğal ve kültürel yapıda bir bozulma olmadan
gelirlerde artışın mümkün olabileceğini ifade ederek, şunları
kaydetti:
''Şimdilik havzaya gelen ziyaretçilere bağlı olarak gerçekleşen
gelirlerdeki artış, eğer aynı eğilimle devam ederse yaşanan göç
olgusunun tersine döneceği, havzada kullanılamayan beşeri ve doğal
kaynakların yeniden daha fazla üretime yöneleceği düşünülmektedir.
Bu sonucun, kırsal alanlarda ve özellikle orman köylerinde ciddi
bir gelir artışı olarak ortaya çıkacağı gözden uzak
tutulmamalıdır.
Havzada biyosfer rezervinin kurulma sebeplerinden biri olan yaşam
alanlarının ya da türlerin korunması, turistler ve yerel halk
tarafından önemli bir özellik olarak görüldüğü halde, yol ve
hidroelektrik santrali (HES) yatırımları bu manada, bir marka olan
Camili havzasının özelliklerini tahrip etmekte ve değerini
düşürmektedir. Çok dik, sarp ve tamamen bakir ekosistemler
içerisinde yapılacak bu çalışmalar, Camili havzasının uluslararası
statülerce belirlenen koruma değerini de tarım ya da ekoturizm gibi
etkinliklerinde yapılabilme olanaklarını ortadan
kaldıracaktır.''