Artık yeni bir medya ve iktidar denklemi var!
Abone olTürk medyasının AKP öncesi ve AKP sonrası tarihini özetleyen Ruşen Çakır, medyanın bugünkü esas meselesinin ne olduğunu yazdı...
GAZETECİLER.COM
Günün bir diğer medya ve iktidar analizi Vatan
yazarı Ruşen Çakır'dan geldi. Çakır 1985'te
başlayan gazetecilik macerası boyunca tanık olduğu dönemleri
özetlediği yazısında AKP iktidarıyla birlikte
başlayan medyanın yeni tarihini
MESELE ARTIK "MEDYA İKTİDARI" DEĞİL "İKTİDAR
MEDYASI"!
Medyanın 90'lı yıllardaki işlevinin gazetecilik değil sadece patron
çıkarı olduğunu hatırlatan Ruşen Çakır, AKP
iktidarıyla birlikte yeni bir sorunun ortaya çıktığını yazdı. Artık
medya patronlarınn siyaset üzerinde bir etkisinin kalmadığını
vurgulayan Çakır, Türkiye'de artık sorunun "medya
iktidarı" değil "iktidar medyası" sorunu
olduğunu söyledi.
İşte Çakır'ın yazısındaki ilgili bölüm:
2002’nin kasım ayından itibaren Türkiye’yi tek başına yöneten
AKP’yi oluşturan kadroların çoğu o dönemde medyanın en fazla mağdur
ettiği kişiler arasında yer alıyorlardı. Özellikle R. Tayyip
Erdoğan, beş yıl önceki bir yazımıza başlık yaptığımız gibi “medya
ona, o medyaya vurdukça büyüdü.”
Örneğin medyanın gayretleri olmasaydı İstanbul gibi bir dünya
kentinin belediye başkanı, sırf bir şiir okudu diye hapse atılamaz,
başkanlığı elinden alınmazdı.
Geçen süre zarfında AKP ülkedeki iktidar yapısını tamamen
değiştirdi. Buna bağlı olarak ana akım medya da siyaset üzerindeki
belirleyici gücünü yitirdi, hatta son aşamada etkileyici olmaktan
bile büyük ölçüde çıktı. Kuşkusuz Erdoğan ve kurmayları bu süreçte
medyadan geçmişte yaşamış oldukları mağduriyetlerin de hesabını
sormuş oldular.
Yine de medyada giden ve kalanlara baktığımızda bu hesaplaşmanın
çok da adil bir şekilde gerçekleşmiş olduğunu söyleyemiyoruz.
(Gereksiz polemiklere yol açmamak için isimlendirmelere gitmek
istemiyorum.)
Hiç tartışma yok ki Türkiye’nin “medya iktidarı”ndan büyük ölçüde
arınmış olması son derece iyi oldu. Ne var ki “medya iktidarı”
yerini, belli bir süredir “iktidarın medyası”nın egemenliğine
bırakmış durumda.
Buradan demokratik, çoğulcu ve özgürlükçü bir medya atmosferi
çıkması tabii ki mümkün değil. Bu sorunu aşıp aşamayacağımız,
aşacaksak bunu nasıl yapabileceğimiz de belli değil.
Yazının tamamı için