Yok, yok artık kesinlikle anladım. Biz devlet olarak kadına
şiddetle mücadele falan yapmıyoruz. Bunca zaman yapıyor gibi
yapıyormuşuz meğer.
O da buraya kadarmış.
Belli ki artık yapıyormuşuz gibi de yapmıyoruz.
Baksanıza neredeyse zorla yakalanıp içeri atılmış olan kadına
şiddet uygulayanlar; artık serbest kaldılar.
Hem öyle bir çıktılar ki onları bir daha içeri geri sokmak için
devenin bir değil, birkaç hendeği aynı anda aşması gerekecek.
Ya da şiddet gören kadının ölmesi…
Bu tahliyeleri görünce aslında kadına şiddetle mücadele için
kadını saklamayı akıl edenlere kızmamak gerektiğini anladım. Çünkü
belli ki onlar; erkek egemen ruhların ve genellikle güdülerle
yaşayanların akıl kırıntılarının sonuçlarına kapılmışlar.
Hal böyle olunca ‘Kadını Saklamak’ başlıklı
yazımın ne kadar boş olduğunu da anlamış bulunuyorum.
Çünkü neredeyse zorla içeri tıktığın şiddet yanlısı erkeği
dışarı salacaklarını biliyorlarmış zağar.
Bildikleri için de kadına; “dayak yersen söyleme sus” demişler.
Velhasıl bundan sonra kadına şiddetle mücadele falan hikâyedir.
Cümle âlem tarafından biline…
O yüzden duyun kadınlar; iş başınıza düştü.
Bilesiniz.
Ya teslim olur; şiddeti hayatınızın gerçeği yaparsınız ya da el
ele verip erkeklere dünyayı zindan edersiniz.
Dayakçı erkeklere yani…
Arada biz de gitmeyelim de…
Ne yaparsınız, nasıl yaparsınız bilmem.
Ama yaptınız yaptınız; yoksa bir daha yapacak kudretiniz ve
imkânınız bile olmayabilir.