Bu ülkenin başbakanı çıkıp
kürsüye “Ya sev ya terk et” anlamına gelen sözler sarf etse
de…
Bu ülkenin başbakanı
elinde pompalı tüfekle adaleti sağlamaya çalışan vatandaşa “İyi
yapıyor” diye sahip çıksa da…
Bu ülkenin başbakanı
hoşuna gitmeyen yazı yazanlara, daha doğrusu kendisini eleştiren
yazarlara tüm Türkiye"nin önünde öfkeyle cevap verme gereği duysa
da…
Sırf yazılanları
beğenmiyor diye halkı o gazeteleri satın almamaya çağırsa
da…
Demokrasiyi “araç” olarak
kullandığını her fırsatta gösterse de…
Ortalıkta dolaşan
dedikoduları birer hakikatmiş gibi sağda solda duyurmaya çalışsa
da…
Bir başbakana bunlar
yakışmasa da…
Yıllar önce “Her 10
Kasımda sap gibi ayakta durmaya ne gerek var” demiş olsa
da…
Ve bence hala böyle
düşünse de…
Ve şimdi “mecburen” her 10
Kasımda o büyük insanın önünde saygı duruşuna geçse de…
“Tek adam”
olma hevesiyle yanıp tutuşsa da…
Bu ülkenin Adalet Bakanı,
Almanya tarihindeki en büyük davanın Türkiye bağlantısı için “Bana
ne yahu” dese de…
Bu ülkenin Dış İşleri
Bakanı (sahi nerede kendisi?) gidip dışarıda ülkesini şikâyet etse
de…
Başımızdakiler Cumhuriyet
karşıtı birer obje olarak her gün türlü numaralarla karşımıza
dikilse de…
İktidar partisi “laiklik
karşıtı odak” olmaktan “hüküm” giyse de…
Laik Cumhuriyet düzenini
değiştirmek için var gücüyle çaba gösterenler her yerde kadrolaşsa
da…
Atatürk"ün izlerini silmek
için bulundukları yerlerde kriz mriz
dinlemeden bolca paralar saçanlar olsa da…
Nerede “Atatürkçü”, nerede
“Ulusalcı” bulurlarsa alıp içeri tıksalar da…
Atatürk"ün kurduğu Laik,
Demokratik Cumhuriyet"in altını sabırla oymaya kalkışmış oldukları
artık gizlenemese de…
Hiç korkmuyorum artık
gelecekten…
10 Kasımda Türkiye"yi “tek
yürek” olmuş gördüğümden…
Zaman durmuş, bütün
insanlar onun için saygı duruşuna geçmişken, hiç kimsenin
başaramayacağı bu birleşmeyi, hiçbir lidere nasip olmayacak bu
birliği ölümünden tam 70 yıl sonra bile başarabilmişken…
Bu güzel insanların
yüreğinde Atatürk Devrimleri"nin ışığı
yanarken…
Korkulur mu hiç karşı
devrimden?