Arpalı'nın ölümü Meclis'te tartışıldı
Abone olVan Yüzüncü Yıl Üniversitesi Genel Sekreter Yardımcısı Enver Arpalı’nın cezaevinde intiharı, TBMM Genel Kurulu’nda tartışıldı. CHP'li Anadol hükümete yüklendi.
Başkanvekili Ali Dinçer başkanlığında saat 15.00’te toplanan
Genel Kurul’da, gündeme geçmeden önce üç milletvekiline gündem dışı
söz verildi. CHP Grup Başkanvekili ve İzmir Milletvekili Kemal
Anadol, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Genel Sekreter Yardımcısı
Enver Arpalı’nın intiharıyla ilgili yaptığı konuşmada, onurunu
korumak için intihar gibi zor bir yolu seçen Arpalı’nın ölümünün
toplum vicdanını rahatsız ettiğini belirtti. 11 Temmuz 2005’te
tutuklanan Arpalı’nın 4 ay 3 gün boyunca hakim karşısına çıkmayı
beklediğini, ancak buna ulaşamadan intihar ettiğini kaydeden
Anadol, "Bu olay pek çok insana, pek çok politikacıya, haklarındaki
suçlamaları dokunulmazlıkla kapatan milletvekillerine örnek olsun.
Bu, intihar değil cinayettir" dedi. Adalet Bakanı Cemil Çiçek’in
olaydan sonra yaptığı açıklamaya işaret eden Anadol, "cinayet olan
bu intiharın sebebini, failini ortaya koyacağı yerde cezaevi
yönetimini savundu. Çamaşır ipini normal kabul etti. Oysa YÖK
Başkanı Teziç ve rektörlerin aynı cezaevinde ayakkabıları,
çorapları, kayışları çıkartıldı. Buna, ’standart işlem’ dendi" diye
konuştu. Olayı soruşturan Van Cumhuriyet Savcısı’nın soruşturmayı
alenen ihlal ettiğini ve basına açıklamalarda bulunduğunu anlatan
Anadol, Arpalı’nın kendisiyle ilgili soruşturma ve ne zaman hakim
karşısına çıkarılacağını bilmediğini, ancak basının bunu
öğrendiğini kaydetti. Geçmişte tutuklanan ve 6 ay sonra hakim
karşısına çıkan biri olarak Arpalı’nın içinde bulunduğu durumun ne
kadar güç olduğunu anladığını belirten Anadol, "Artık bu davanın
sahibi, toplumdur. Bu cinayetin failleri toplum vicdanında
yargılanacaktır" görüşünü savundu. "ADALET SERİ İŞLEMELİ" Anadol’un
konuşmasına hükümet adına Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik yanıt
verdi. Arpalı’yı 22 yıldan beri tanıdığını, kendisinin işini iyi
yapan onurlu bir kişi olduğunu belirten Çelik, intihardan duyduğu
üzüntüyü dile getirdi. "Arpalı’nın böyle trajik bir olayla
aramızdan ayrılması bizi fevkalade üzmüştür, kedere boğmuştur"
diyen Çelik, "geciken adalet, adalet değildir’ sözüne katıldığını,
adaletin seri işlemesi gerektiğini aksi taktirde mağdurların
mağduriyetinin hiçbir şekilde giderilemeyeceğini söyledi. Van
Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nde olayların ortaya çıkmasının ardından
bazı kesimlerin konuyu doğrudan Hükümet ile ilişkilendirmeye
çalıştığını savunan Çelik, bunların doğru olmadığını vurguladı.
Olayın kendisiyle de ilişkilendirildiğini, Aşkın’ın, kendisinin
1999 yılında milletvekili olduktan sonra rektörlük görevine
geldiğini anlatan Çelik, kendisi ve hükümetin üniversite ile ilgili
projelere her zaman destek verdiğini kaydetti. Çelik, Adalet Bakanı
Cemil Çiçek’in yetkilerinin belli olduğuna işaret ederek, şöyle
konuştu: "Adalet Bakanı soruşturmaya müdahale edemez, süreci
hızlandırması mümkün değildir. Yargıda bir gecikme varsa, bu sadece
Aşkın veya Arpalı olayıyla ilgili değil, herkese adalet seri
işlemelidir. Yargı bağımsızdır. Ama yargının içinde bulunduğu
durumu hepimiz çok iyi biliyoruz. Bağımsız olması gereken yargı,
bakımsızdır. Bizim dönemimizde çok daha iyi imkanlara kavuştu
yargı. Yargı, kendisine yakışır mekanlara bizim dönemimizde
kavuştu." "YARGI KARARLARINA KİMSE MÜDAHALE EDEMEZ" YÖK Başkanı
Prof.Dr. Erdoğan Teziç ile rektörlerin Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi
Rektörü Aşkın’ı ziyaretinde kontrolden geçerken çoraplarının
çıkarıldığı iddiasını ilk kez duyduğunu belirten Çelik, şöyle devam
etti: "X-Ray cihazından geçerken üstteki metal aksesuarlar
nedeniyle ses geliyorsa, bunlar çıkarılıyor. Cezaevine gelip giden
hiçbir vatandaş, bunlara niye el konulduğunu söylemiyor. Burada
uygulanacak kural bellidir. Yargının verdiği karara kimse müdahale
edemez, ne siz ne de ben...Sayın Çiçek’e özellikle sordum, ip
konusunu. Bakan Çiçek de ’Avrupa Konseyi üyesi olan ülkelerdeki
cezaevlerinde ne varsa biz de o var, oralarda ne yoksa biz de de
yok’ dedi. Hiç kimsenin kendi hayatına kastetme fiilini işlemesini
arzu etmeyiz, bunu tasvip etmemiz mümkün değildir. Eğer bir kişinin
kendini asabilecek ip cezaevinde varsa bu yanlıştır, bunun nasıl
girdiğini bilmiyorum." Anadol’un "dokunulmazlık dosyalarına örnek
olması" sözlerine dikkati çeken Çelik, "Herhalde insanlara intihar
etmelerini tavsiye etmiyorsunuz" dedi. "AŞKIN HASTANEDE
YATMASAYDI..." "Rektör Aşkın hastanede yatmamış olsaydı
üniversiteyle ilgili bazı şeyleri ifade edebileceğini" belirten
Çelik, olayın yargıya intikal etmesi nedeniyle konuyla ilgili
değerlendirmelerde bulunmayacağını kaydetti. Her alanda olduğu gibi
adaletin seri işlemesi gerektiğini belirten Çelik, diğer
alanlardaki ve kurumlardaki eksikliklerin adalet alanında da
olduğunu, hükümet olarak sorunların kaldırılması için ellerinden
geleni yaptığını söyledi. Çelik, "Aşkın’ı da Arpalı’yı da orada
işlenen fişlenen insanları da çok iyi bilen biriyim. Benim kardeşim
şerefli bir devlet memurudur. Onunla ilgili iddialarda bulunanlar
mahcup olmuşlardır. Ortada hiçbir delil yokken, CHP’li
milletvekilleri Van’a gidip orada dedikodu mahiyetindeki şeyleri
bilgi diye Ankara’ya taşıdı" dedi. Seçim bölgesi olan Van’ın bu
şekilde ülke gündemine gelmesinin kendisini rahatsız ettiğini ifade
eden Çelik, ancak görevin yerine getirilmemesi veya soruşturma söz
konusu olduğunda hükümetin bunun gereğini yapacağını kaydetti.
"RAPOR" TARTIŞMASI CHP Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş de Çelik’in
kendisine sataştığı gerekçesiyle söz istedi. Çelik’in kendilerinin
Van raporuyla ilgili iddialarına yanıt veren Ateş, "Ya raporu
okumadınız, ya da okudunuz anlamadınız veya okudunuz ama
çarpıtıyorsunuz" dedi. Raporda dedikoduya dayalı tek bir iddiaya
yer vermediklerini, tümünün tespit olduğunu anlatan Ateş, "Ortada
çete suçlaması var. Ama tutuklanan 2 kişi... Eğer bu olay çeteyse,
Şemdinli nedir? Bunu yapan kimse, bu ona şeref getirmez" diye
konuştu. Ateş’ten sonra yeniden söz alan Milli Eğitim Bakanı Çelik,
CHP’li milletvekillerinin raporunda "Van’daki kamu görevlilerinin
iktidar mensuplarının baskısı altında olduğu’ iddiasının yer
aldığına dikkati çekerek, "Bu dedikodunun dik alası. Bunu
kanıtlarsanız, milletin önünde özür dilerim" dedi.