Arkadaşlarının katilinin yazdıklarına ağladı
Abone ol12 Eylül öncesinde Bahçelievler Katliamında öldürülen 7 TİP'li öğrencinin yakın arkadaşı Ayşenur Arslan katliamı yaptığını itiraf eden Kırcı'nın yazdıklarını okuyunca neden ağladı?
CNN Türk'te Ayşenur Arslan'ın hazırlayıp sunduğu Medya
Mahallesi programı kimi zaman çok ilginç görüntülere sahne oluyor.
Bazen medyanın gündemini konuşmak üzere gelen konuklar yaptıkları
ya da söyledikleri ile gündeme gelirken, kimi zaman da programı
hazırlayan Mahallenin Ablası Ayşenur Arslan'ın anlattıkları
gazetecilerin ilgisini çekecek ayrıntılar olarak kayda
geçiyor.
Dün Arslan'ın konuğu sinemacı ve
Radikal yazarı Sırrı Süreyya
Önder'di. Önder ile gündemdeki konuları, gelecekteki
projelerini konuşan Arslan bir ara Dumlupınar
Üniversitesi'nde yaşanan ve bir öğrencinin ölümü ile
sonuçlanan kavgayı sordu.
Önder'in siyasete silahı sokmanın ne kadar kötü sonuçlar verdiğini
anlatmasının ardından Ayşenur Arslan öyle bir anısını anlattı ki
izleyenler duygu dolu anlar yaşadılar.
Sırrı Süreyya Önder, Dumlupınar Üniversitesi'ndeki olayları
yorumlarken şunları anlattı:
KARŞINIZDAKİLER DE BİR
YOKSULUN ÇOCUĞU
"12 Eylül öncesinde çok bariz bir can güvenliği meselesi
vardı insanların silaha sarılması bahsinde. Fakat bu silaha sarılma
refleksi bu can güvenliği meselesini çok daha vahim noktalara
taşıdı. Herkesin siyasal mücadeleyi silahsız alanlara taşımasını
önerebilirim. Eminim her iki tarafında buna karşı söyleyecek bin
tane argümanı vardır.
Bu konuda belki ilk defa sosyalist kimliğimin dışında
ihtiyar bir adam olarak sesleniyorum. Yani mümkünse yapmayın.
Provokasyon herzaman olur. Benim açımdan fotoğraf çok net ama
isimlendirmekten özellikle imtina ediyorum. Ama oradakilerin hepsi
de bir köylü çocuğu, bir yoksulun çocuğu... Dumlupınar
Üniversitesi'ne bir zenginin oğlu, kızı gitmez yani. Aldığı puana
bakın. Geldiği kökene bakın. Yapmayın."
7 TİP'Lİ ÖĞRENCİ'NİN
KATİLİNİN YAZDIKLARI
Önder'in bu sözlerinden sonra Ayşenur Arslan, şu anısını
anlattı:
"Haluk Kırcı, benim aralarında çok sevgili üç arkadaşımın
bulunduğu 7 TİP'li gencin ölümünün hükümlüsü olarak cezaevinde
yattı ve bir kitap yazdı: "Zamanı süzerken" diye. Dediğim gibi
benim sevgili arkadaşlarımı öldürdüren bir insan olarak, bambaşka
bir yerde, Kırcı... Fakat okurken gözlerim yaşardı. Diyor ki:
"cezaevine girince anladım. Aslında yoksulluğun kokusu iki tarafta
da aynıymış..."
Senin de dediğin gibi yoksul çocukları belki birbirinin üzerine
salındı. Haluk Kırcı gibi gençler... Sonra onlara o emri verenler
bir yerlerde gene fetva veriyorlar."