Arka sayfa güzelleri kalkacak
Abone olErtuğrul Özkök, önümüzdeki dönemlerde gazetelerde meydana gelecek bazı içerik değişikliklerinden bahsetti. Özkök, "arka sayfa güzellerinin" kalkacağını yazdı.
Ertuğrul Özkök, "Birinci sayfa güzeli" başlıklı yazısında
gazetelerde önümüzdeki günlerde yaşanacak bazı değişikliklerden
bahsetti.
Yazı : Ertuğrul Özkök
Kaynak : www.hurriyetim.com.tr
KIYAFET, erkekle kadını ayıran en önemli sembollerden biridir değil mi?
Öyle olmasaydı, bugün türban gibi bir konuyu, toplumda huzursuzluk yaratacak bir kavga konusu haline getirir miydik?
Böyle düşünüyorsanız, bugünden itibaren önünüzde çok çarpıcı yeni bir tartışma platformu kuruluyor.
* * *
Dün yazı işleri toplantısında en çok konuştuğumuz iki konudan biri, erkek modasıydı.
Toplantıya oturup karşımızdaki dev ekranda dünya ajanslarından gelen fotoğraflara baktığımızda şunu gördük:
En fazla fotoğraf, Milano’da yapılan 2006 yılı erkek giysileri defilelerinden gelmişti.
Bu fotoğraflardan birini bugün Hürriyet’in birinci sayfasında görmüş olmalısınız.
Bir erkek giysisi olarak bazılarınıza ters, hatta çok ters gelebilir.
Böyle düşünüyorsanız, sizi ikinci bir şaşkınlık bekliyor demektir.
Çünkü bugün yayınladığımız fotoğraftaki giysi, önceki gün Milano’da yeni bir aşamasına giren, yeni erkek modasının en çılgın örneklerinden biri değil.
Hatta sıradanlarından biri bile diyebilirsiniz.
Eski bir sosyolog olarak önüme gelen fotoğraflardan çıkardığım sonuçlar şunlar: Modada, erkek ve kadın arasındaki geleneksel sınırlar, tamamen ortadan kalkmak üzere.
Hatta yüzde 90 kalktı bile diyebiliriz.
* * *
Gazetelerde ‘arka sayfa güzeli’ alışkanlığına kızanlara da kötü haberim var. Bu yeni eğilim medyada kadının cinsel obje olarak yüceltilmesine içerleyenleri de yakından ilgilendiriyor.
Milano’da belirginleşen devrim, erkek gövdesini de müthiş bir cinsel obje haline getirmeye hazırlanıyor.
Yani, erkek ve kadın gövdeleri cinsellik karşısında eşitleniyor. Tanıdığımız yaratıcıların hemen çoğu, erkek mankenleri, sadece elbiseyi taşıyan bir askı olmaktan çıkarıp cinsel cazibenin temel unsurlarından biri haline getiriyor.
Fotoğrafları okumaya devam ediyorum.
Kadının en temel aksesuvarlarından biri daha ayırıcı olma özelliğini kaybediyor.
Çanta, erkekler için evrakın taşındığı bir iş aracıydı.
Ama şimdi, iş dünyasının dışına çıkarak kadınınkiyle aynı fonksiyona sahip oluyor.
Yakında Prada’nın, Gucci’nin en kadınsı çantalarının birer hünsa aksesuvar haline geldiğini görebiliriz.
Görebiliriz değil, zaten görüyoruz.
Fotoğrafların gösterdiği bir başka yeni eğilim de renk patlaması.
Erkek, son 10 yılda siyah, beyaz ve griden oluşan karanlık ciddiyetini zaten kaybetmeye başlamıştı.
Ama bu yıl, tam anlamıyla bir renk devrimi yaşanıyor.
* * *
Kadın, renk konusunda da imtiyazını kaybediyor.
Bugüne kadar sadece kadınlara veya üçüncü cinse ait sandığımız renkler, erkeklerin de iskánına açılıyor.
Anlayacağınız, artık en cırtlak renkler bile her cinsin malıdır.
Ve bu gelişme, ‘metroseksüel’ kelimesiyle geçiştirilemeyecek kadar karmaşıktır.
Peki bizlerin mesleki açıdan çıkaracağımız sonuç ne olabilir?
Cevabı çok basit.
Birinci ve arka sayfaların sağ üst köşeleri bugüne kadar sadece kadının güzelliğine açıktı.
* * *
Milano devrimi bize şunu söylüyor:
Bu köşeler de artık kadınların tekelinden kurtulacaktır.
Yani erkekler, hem giysileri hem gövdeleriyle artık arka sayfalarda da hak talep etmektedir.
Tabii bunun bir erkek mi yoksa kadın talebi mi olduğu da tartışılabilir.
Bunun tam bir cevabını bulamasak da, artık karşımızda iyice belirginleşen bir eğilim var.
Kadın erkeğe, erkek de kadına doğru yaklaşıyor.
Bundan böyle tartışmamız gereken konu, ‘karşı cins cazibesinin’ akıbetinin ne olacağıdır.
Kadın ile erkek arasında yıkılan duvarlar, birinin ötekine duyduğu cazibeyi nasıl etkileyecektir?
Daha açıkça sorayım:
Bu yakınlaşma, erotizmin sonu olabilir mi?
Yoksa tam aksine, bugüne kadar erkek gözüyle sadece bizde bulunduğunu sandığımız görsel şehvet duygusunu kadına da yayarak daha canlı ve adil bir cinsellik psikolojisi mi yaratacak?
Ben ikincisinin olacağını umut ediyor ve bekliyorum
Yazı : Ertuğrul Özkök
Kaynak : www.hurriyetim.com.tr
KIYAFET, erkekle kadını ayıran en önemli sembollerden biridir değil mi?
Öyle olmasaydı, bugün türban gibi bir konuyu, toplumda huzursuzluk yaratacak bir kavga konusu haline getirir miydik?
Böyle düşünüyorsanız, bugünden itibaren önünüzde çok çarpıcı yeni bir tartışma platformu kuruluyor.
* * *
Dün yazı işleri toplantısında en çok konuştuğumuz iki konudan biri, erkek modasıydı.
Toplantıya oturup karşımızdaki dev ekranda dünya ajanslarından gelen fotoğraflara baktığımızda şunu gördük:
En fazla fotoğraf, Milano’da yapılan 2006 yılı erkek giysileri defilelerinden gelmişti.
Bu fotoğraflardan birini bugün Hürriyet’in birinci sayfasında görmüş olmalısınız.
Bir erkek giysisi olarak bazılarınıza ters, hatta çok ters gelebilir.
Böyle düşünüyorsanız, sizi ikinci bir şaşkınlık bekliyor demektir.
Çünkü bugün yayınladığımız fotoğraftaki giysi, önceki gün Milano’da yeni bir aşamasına giren, yeni erkek modasının en çılgın örneklerinden biri değil.
Hatta sıradanlarından biri bile diyebilirsiniz.
Eski bir sosyolog olarak önüme gelen fotoğraflardan çıkardığım sonuçlar şunlar: Modada, erkek ve kadın arasındaki geleneksel sınırlar, tamamen ortadan kalkmak üzere.
Hatta yüzde 90 kalktı bile diyebiliriz.
* * *
Gazetelerde ‘arka sayfa güzeli’ alışkanlığına kızanlara da kötü haberim var. Bu yeni eğilim medyada kadının cinsel obje olarak yüceltilmesine içerleyenleri de yakından ilgilendiriyor.
Milano’da belirginleşen devrim, erkek gövdesini de müthiş bir cinsel obje haline getirmeye hazırlanıyor.
Yani, erkek ve kadın gövdeleri cinsellik karşısında eşitleniyor. Tanıdığımız yaratıcıların hemen çoğu, erkek mankenleri, sadece elbiseyi taşıyan bir askı olmaktan çıkarıp cinsel cazibenin temel unsurlarından biri haline getiriyor.
Fotoğrafları okumaya devam ediyorum.
Kadının en temel aksesuvarlarından biri daha ayırıcı olma özelliğini kaybediyor.
Çanta, erkekler için evrakın taşındığı bir iş aracıydı.
Ama şimdi, iş dünyasının dışına çıkarak kadınınkiyle aynı fonksiyona sahip oluyor.
Yakında Prada’nın, Gucci’nin en kadınsı çantalarının birer hünsa aksesuvar haline geldiğini görebiliriz.
Görebiliriz değil, zaten görüyoruz.
Fotoğrafların gösterdiği bir başka yeni eğilim de renk patlaması.
Erkek, son 10 yılda siyah, beyaz ve griden oluşan karanlık ciddiyetini zaten kaybetmeye başlamıştı.
Ama bu yıl, tam anlamıyla bir renk devrimi yaşanıyor.
* * *
Kadın, renk konusunda da imtiyazını kaybediyor.
Bugüne kadar sadece kadınlara veya üçüncü cinse ait sandığımız renkler, erkeklerin de iskánına açılıyor.
Anlayacağınız, artık en cırtlak renkler bile her cinsin malıdır.
Ve bu gelişme, ‘metroseksüel’ kelimesiyle geçiştirilemeyecek kadar karmaşıktır.
Peki bizlerin mesleki açıdan çıkaracağımız sonuç ne olabilir?
Cevabı çok basit.
Birinci ve arka sayfaların sağ üst köşeleri bugüne kadar sadece kadının güzelliğine açıktı.
* * *
Milano devrimi bize şunu söylüyor:
Bu köşeler de artık kadınların tekelinden kurtulacaktır.
Yani erkekler, hem giysileri hem gövdeleriyle artık arka sayfalarda da hak talep etmektedir.
Tabii bunun bir erkek mi yoksa kadın talebi mi olduğu da tartışılabilir.
Bunun tam bir cevabını bulamasak da, artık karşımızda iyice belirginleşen bir eğilim var.
Kadın erkeğe, erkek de kadına doğru yaklaşıyor.
Bundan böyle tartışmamız gereken konu, ‘karşı cins cazibesinin’ akıbetinin ne olacağıdır.
Kadın ile erkek arasında yıkılan duvarlar, birinin ötekine duyduğu cazibeyi nasıl etkileyecektir?
Daha açıkça sorayım:
Bu yakınlaşma, erotizmin sonu olabilir mi?
Yoksa tam aksine, bugüne kadar erkek gözüyle sadece bizde bulunduğunu sandığımız görsel şehvet duygusunu kadına da yayarak daha canlı ve adil bir cinsellik psikolojisi mi yaratacak?
Ben ikincisinin olacağını umut ediyor ve bekliyorum