Arjantin'in çalınan bebekleri
Abone olArjantin 35 yıl önce bu sıralarda, tahminen 30 bin kişinin kaçırılacağı, işkence göreceği ve öldürüleceği, ülke tarihine 'Kirli Savaş' olarak geçecek karanlık döneme girmişti. Buenos Aires'ten Güneş Çelikkol 35 sonra hala silinmeyen acı izleri anlatıyor.
Askerî darbenin yıldönümünde, Avenida de Mayo caddesindeyiz.
Kongre meydanında toplanan kalabalık, cumhurbaşkanlığı binasının bulunduğu Mayo Meydanına yürüyor. Saatler süren bir yürüyüş bu. Ancak, geçtiğimiz yıllara kıyasla katılım azlığından söz etmek mümkün. Onbinlerce kişi var ama tatmin etmiyor yine de. Tiyatrocular, gösteri sanatçıları, kayıp anneleri ve kayıpların resimlerinin bulunduğu o upuzun pankart da yok ortada.
Peronist çevrelerin bir bölümünün ve kayıp annelerinin, kendi
24 Mart eylemlerini, bu defa seçim kampanyasıyla
birleştirerek kent dışında bir stadyumda toplanmaları, manzarayı
kısmen açıklayabilir.
Ama esas açıklama herhalde, başka bir yerlerde. Mayo Meydanına üç ana caddeden akın edilen yedi sekiz yıl öncesini hatırlıyoruz.
'Ben, Plaza de Mayo Annelerinin oğluyum'
Ve tabii, o günlerde yaşananları.
Dönemin Cumhurbaşkanı Nestor Kirchner'in, askeri okulda düzenlenen törende, Kara Kuvvetleri Komutanı Roberto Bendini'ye "Siz indirin" komutunu verdiği günü örneğin...
Askerî diktatörlük dönemi yöneticilerinin duvarda asılı resimleriydi, Bendini'nin kendi elleriyle indirdikleri.
Kirchner'in "Ben Plaza de Mayo Annelerinin oğluyum" sözlerini, "Arjantin ulusunun başkanı olarak devlet adına özür diliyorum" açıklamasını...
Yüksek Mahkeme'nin, tüm af kararlarını iptâl ettiği günü... Üç kuvvet komutanının kurumları adına verdikleri, gazetelerde boy boy çıkan özeleştirilerini...
Diktatörlük dönemindeki toplama kamplarının bellek müzelerine dönüştürülmesini, yeniden başlayan yargılamaları ve bir de tabii, son askeri darbenin yaşandığı 24 Mart gününün Gerçek ve Adalet için Ulusal Bellek Günü adıyla resmi tatil ilan edilmesini...
Gerçi, kayıp anneleri hafiften itiraz etmişlerdi buna, "Okullarda etkinlikler yapılsın" diyorlardı, "bir turizm gününe dönüşmesin..."
Doğrusu, biraz dönüşmüşe benziyor. Hele bu sene 24 Mart Perşembeye gelince, hafta sonuyla birleştirildi ve dört günlük bir tatil fırsatı çıktı ortaya. Gazeteler, darbeden ve etkinliklerden öte, turizm sektöründeki canlanmaya odaklandılar.
'Troçkist' Mahkeme, 'Terörist' Bakanlar
Diğer yandan, hukuk süreci işlemeye devam ediyor. Ülkenin dört bir yanında davalar açılıyor. Ama en önemlileri, darbenin lideri Jorge Rafael Videla ile diktatörlük döneminin son lideri Reynaldo Bignone'nin yargılandıkları. Videla ilk olarak ülkenin demokrasiye geçtiği 1983'de yargılanmış, rütbeleri sökülmüş, ömür boyu hapis cezasına mahkum edilmişti. 1990'da bir başkanlık affından yararlandı ama, davalar ve cezalar peşini bırakmadı.
İki defa ömür boyu hapis cezası alan Videla, son olarak geçtiğimiz günlerde "bebek hırsızlığı" davasında hakim karşısına çıktı. Şahsen değilse de, video-konferans aracılığıyla. Kolundaki bir sorun nedeniyle cezaevindeki hücresinden çıkarılarak tıbbî bakıma alınan eski general, bu mahkemenin kendisini yargılayamayacağını yineliyordu.
Terörizmle savaşın tüm sorumluluğunu üstlendiğini, hesabını da, dönemin Silahlı Kuvvetler Yüksek Konseyine verdiğini söylüyordu.
Askerî diktatörlük döneminin, bebek hırsızlığından yargılanan bir diğer üst düzey yetkilisi Jorge Acosta'ya gelince...
Mahkemeyi "Troçkist", iktidarın bazı bakanlarını "terörist" olmakla suçluyor.
Kayıp Yüzlerce Bebek
Peki ya bebekler ve aileleri?
1986'da rütbeleri sökülerek 25 yıl hapis cezasına çarptırılan ve sonra 1990 affından yararlanan eski generallerden şimdi hayatta olmayan Ramon Camps, "Beş bin yıkıcının ölüm emrini verdim, ama tek bir çocuğunkini bile vermedim" demişti bir zamanlar.
"Ama o çocukları ninelerine verseydik, yıkıcı olup çıkarlardı." diye sürdürmüştü.
"Kaybedilen" ailelerinden alınan ve sahte kimlikle polis ve asker ailelerine dağıtılan çocuklar bunlar. Sayılarının 500 olduğu tahmin edililiyor. Bugüne kadar yüzden biraz fazlasının gerçek kimliğine ulaşıldı.
Şimdinin Arjantin hükümeti ve "Plaza de Mayo Nineleri Derneği", bu çocuklara ulaşmaya çalışıyorlar. Devlet televizyonunda, ailelerine dair şüphesi olanlar, ücretsiz DNA testi yaptırmaya çağırılıyor. "Plaza de Mayo Nineleri Derneği" başkanı Estela Carlotto'nun torunu da, çalınan bebekler arasında.
Zor ve Travmatik Bir Süreç
Zorlu, bir o kadar da travmatik bir süreç bu.
Şimdilerde otuzlu yaşlara gelen bazı "çalınmış" çocuklar, gerçeklerin ortaya çıkmasına sevindiklerini, ancak kendilerini yetiştiren ve şu ana kadar anne baba bildikleri bireyleri de sevdiklerini söylüyorlar.
Bazıları, gerçeği kabullenmeye yanaşmıyor. Bazılarıysa, zaten dayak ve eziyetle büyüdüklerini, verildikleri ailelerin gerçek yüzünü şimdi daha iyi anladıklarını belirtiyorlar.
Bir de, diğerleri var...
Örneğin, ülkenin en büyük sermaye çevrelerinden, medya devi Clarin'in iki veliahtının, kaçırılan bebeklerden olduğu iddia ediliyor.
Ancak onca mahkeme kararına ve polis eşliğinde gidilen kan testlerine rağmen, "kullanılabilir ve şaibesiz" biyolojik örnek bir türlü elde edilemedi.
Bir suçun zanlısı olmayan yetişkin bireylerden zorla biyolojik örnek alınıp alınamayacağıysa, ayrı bir hukuk tartışması olarak duruyor ortada.