Arınç'tan yargıya sert çıkış
Abone olMeclis Başkanı Bülent Arınç hükümete karşı bildiri yayınlayan kurumları eleştirdi. Arınç, "Meclis iradesine ipotek koyanlara karşı sessiz kalınamaz" dedi.
TBMM Başkanı Bülent Arınç, ''Meclis'in, yasama iradesini
kimseyle paylaşmasının ya da bu iradeye bir ipotek koymak
isteyenlere sessiz kalmasının mümkün olmadığını'' söyledi. TBMM
Başkanı Arınç, 22. Dönem 3 Yasama Yılını değerlendirmek üzere
düzenlediği basın toplantısında, Türkiye'de bir çok kırmızı
çizgiden bahsedildiğini, demokrasinin kırmızı çizgisinin de millet
iradesi olduğunu ifade etti. ''Bu çizginin aşılmasına izin
veremeyiz'' diyen Arınç, şöyle konuştu: ''Buna özgürlüğümüz ve
geleceğimiz için izin vermemeliyiz. Burada,herkesin sağlıklı ve
mantıklı düşünmesi gerekir. Meclis'in yasama iradesini kimseyle
paylaşması ya da bu iradeye bir ipotek koymak isteyenlere sessiz
kalması mümkün değildir. Buna her bireyin karşı çıkması gerekir.
Zira her bireyin hakkı, bu çatı altında temsil ediliyor.''
-''MECLİS BAŞKANLIĞIMI DENETİME AÇMAK İSTİYORUM''- Meclis Başkanı
olarak şu anda herhangi bir sorumluluğu olmadığını belirten Arınç,
''Siyasi sorumluluk, yaptıklarından dolayı halkın huzurunda hesap
vermektir. Bu yüzden bu kavramı çok önemsiyorum. İcraatlarım,
kararlarım ve Başkanlık uygulamalarım açısından bir denetime tabi
değilim. Bunun yanlış olduğunu ve değişmesi gerektiğini
düşünüyorum. Bu kadar önemli bir makamın denetimden ve
sorumluluktan uzak olması, demokrasi ve halk iradesi açısından
doğru değildir'' diye konuştu. ''Meclis Başkanlığımı denetime açmak
istiyorum'' diyen Arınç, bu yönde bir çalışma başlattığını, yeni
yasama yılında siyasi partilerin temsilcileriyle görüşerek, konuyu
Meclis gündemine getirmeyi düşündüğünü söyledi. -''TARTIŞMANIN ANA
MERKEZİ ÖZGÜRLÜKTÜR''- Yaşanan tartışmaların merkezinde başörtüsü,
laiklik, YÖK, imam hatipler, Kuran kursları ve benzeri konuların
olduğuna değinen Arınç, ''Ancak, tartışmanın ana merkezi bizce bu
konular değildir. Tartışmanın ana merkezi özgürlüktür. Türkiye'nin
sorunu özgürlüklerin sınırını kimin belirleyeceğidir'' dedi.
Özgürlüğün sınırını belirlemek isteyenlerin, kendilerine bir bahane
bularak bu isteklerini gerçekleştirmeye çalıştıklarını ifade eden
Arınç, özgürlüklerin sınırının Meclis'in belirlemesine bu nedenle
karşı çıkıldığını bildirdi. Türkiye'de özgürlüklerin sınırının TBMM
tarafından belirlenmesini savunduklarını dile getiren Arınç, ''Bunu
demokrasinin bir gereği, geleceğimiz için savunuyoruz. Vazgeçmeye
de asla niyetimiz yok'' dedi. -İLK KUTSAL MEKAN- TBMM Başkanı
Arınç, halkın iradesinin, üstünlüğünün, egemenliğinin kayıtsız
şartsız millette olduğunu, bir kez daha, ama gür bir sesle ifade
ettiklerini söyledi. Meclis'in 85 yıldır her türlü baskı, darbe ve
yönlendirmelere rağmen sadece halkın sesi olma ilkesini koruduğunu
kaydeden Arınç, şöyle devam etti: ''Demokrasinin kesintiye
uğratıldığı her dönemde, ilk hedef olan Meclisimiz, aynı zamanda,
demokratik yaşamda halkın destek verdiği ilk kutsal mekan olmuştur.
Yüceltilen ve saygınlık kazandırılan bir Meclis, daha güçlü ve daha
yerleşik bir demokrasiye ruh vermiştir. Çünkü Meclisimiz demokrasi
ve özgürlük bedeninin ruhudur. Ruh olmadan beden yaşayamaz. Meclis
olmadan demokrasi de özgülükler de yaşayamaz. Bu yüzden her ferdin
kendilerini temsil eden Meclislerine sahip çıkması gerekir.''
Siyaset kurumunun saygınlığını, güvenilirliğini ve itibarını
yeniden kazandığını belirten Arınç, yapılan anketlerde; Meclis'e,
siyasetin organları olan hükümete, siyasi partiler ve
milletvekillerine olan güvenin hızla arttığının belirlendiğini
kaydetti. -''HEPİMİZ AYNI GEMİDEYİZ''- Halen yeni bir Türkiye'nin
varlığını kabul edemeyenlerin, siyasete, Meclis'e ve
milletvekillerine haksızca eleştirilerini sürdürdüklerini ifade
eden Arınç, ''Bardağın boş tarafını göstermek, yani olaylara
karamsarca bakmak Türkiye'de bir gelenek haline gelmiştir'' dedi.
TBMM Başkanı Arınç, milletvekillerinin maaşı, özlük hakları,
lojmanları, harcamaları, tutumları, Meclis'in faaliyetlerinin her
zaman bardağın boş tarafına bakarcasına bazı kesimler tarafından
eleştirildiğini ifade etti. Arınç, ''Adaletsizce ve insafsızca bu
kurumu ve bu kurumun mensuplarını eleştiriyorlar. Yapılan her şeyde
bir açık arıyorlar. Bunu yaparken, öyle genellemelerde bulunuyorlar
ki halkımız siyasetten ve Meclis'ten soğuyor. Oysa hepimiz aynı
gemideyiz. Bu gemi, yani Meclisimiz, Türkiye'nin kendisidir. Bu
gemi battığında hepimiz onunla beraber karanlık sulara gömülürüz.
Tüm askeri darbelerde siyaset kurumu kötülenerek Meclisler
kapatıldıysa, bunda bu kurumu yıpratanların büyük payları vardır''
diye konuştu. -''TÜRKİYE'NİN MORALE, DESTEĞE İHTİYACI VAR''- Bülent
Arınç, bugün dünya siyasetinde aktif olan, kendini adeta yeniden
keşfeden, gücünü gören, ayakları üzerinde yeniden yükselen bir
Türkiye olduğunu belirterek, ''Bu gerçeği görmek hepimize gurur
verecekken, bazılarını şaşırtıcı bir biçimde rahatsız ediyor.
Rahatsız olanlar ise ne yazık ki başka ülkelerin değil, bu ülkenin
insanı...'' dedi. Arınç, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Tüm bu
karamsar tablo çizenlere rağmen, her gittiğimiz yerde aydınlık bir
gelecek müjdesi görüyoruz. Halkımız gelecekten umutludur.Halkımız
Meclisi'ne, hükümetine, kendisini yönetenlere, koruyanlara
güveniyor. Yarınlardan umutla bahsediyorlar. Bu umutlu tabloyu
karartmaya, kötü göstermeye kimsenin hakkı yoktur. Sorunlarımız,
eksikliklerimiz, hatalarımız olabilir. Bunların varlığı
geleceğimizden umutsuz olmamızı gerektirmiyor. Türkiye'nin,
milletin ve devleti yönetenlerin, morale, desteğe ihtiyacı var.
Herkes Türkiye için çalışıyor. O zaman herkes Meclisi'ne sahip
çıkmalı. O zaman her bireyin, kendi evi gibi ülkeye ve Meclisi'ne
güvenmesi, içinde bulunduğu gemiyi yüzdürmeye gayret göstermesi
gerekir. Tıpkı 85 yıl önce olduğu gibi, Türkiye'yi kuranların
yaptığı gibi, kenetlenme ve dayanışma içinde olmalıyız. Bu
vesileyle ülkenin kurucu iradesi olan Meclisimizin ilk
mensuplarını, başta Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk ve bugün
hayata veda edenmilletvekillerimizi rahmetle ve minnetle anıyorum.
Onlar olmasaydı bugünlere gelemezdik.''