Arınç'tan HDP'ye şok Suruç suçlaması!
Abone olBülent Arınç, Bakanlar Kurulu sonrası yaptığı açıklamada Suruç'taki patlama için HDP'ye dönük ilginç suçlamalarda bulundu.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, iki polisin şehit
edilmesiyle ilgili terör saldırısıyla ilgili soruşturmanın
sürdüğünü söyledi. Saldırıyı üstlenen "Apocu Fedai Timi"nin PKK ile
olan ilişkisinin de bu noktada araştırıldığını kaydeden Arınç, DEAŞ
üzerinden Türkiye'yi yıpratmaya yönelik bir algının oluşturulmaya
çalışıldığını söyledi.
Bülent Arınç, Bakanlar Kurulu Toplantısı sonrası
basın mensuplarına yaptığı açıklamada HDP'yi eleştirdi, Suruç
saldırısı sonrası gündeme gelen iddiaları dillendirdi. Suruç'taki
basın toplantısı sırasında, HDP yöneticilerinin neden alanda
bulunmadıklarını soran Arınç, Suriye sınırında da güvenlik için ek
önlemler alındığını kaydetti. İşte Arınç'ın açıklamalarından
satır başları:
"APOCU FEDAİ TİMİ PKK'YA BAĞLI MI?"
Apocu fedai timinin, gerçekten PKK bağlantısı olup olmadığı, yoksa
bireysel olarak mı bu eylemi yaptıkları, propagandaya yönelik
olarak mı böyle bir duyuruda bulundukları konusu hem
istihbaratımız, hem de güvenlik güçlerimiz tarafından süratle
araştırılıyor ama neresinden bakarsak bakalım, bir terör örgütünün
işlediği bir terör suçudur. Kan dökülmüştür. Dökülen kan,
polislerimizin aziz kanıdır. Onlara Allah'tan rahmet diliyorum ve
mutlaka bunu yapanlar karşılığını göreceklerdir.
(DAEŞ'e karşı Türkiye Hükümeti yeterli mücadeleyi yapmıyor)
algısı üzerinden propaganda amaçlı, fevkalade etkili bir kampanya
yürütülmektedir. Bu alçakça bir yalandır. Hiçbir noktası doğru
değildir. DAEŞ, Türkiye'nin lanetlediği bir terör örgütüdür.
Ülkemiz terörün her türüyle olduğu gibi bu terör örgütüyle de
mücadele etmeye kararlıdır.
Acı olaylar yaşadık. Bunlardan biri Suruç’taki saldırı diğeri de polislerimizin alçakça şehit edilmesi. Bazı kentlerdeki şiddet içerikli gösteriler ve Adıyaman’da verdiğimiz şehit.
SINIRDA FİZİKİ GÜVENLİK SİSTEMİ
Bugünkü Bakanlar Kurulu toplantısında güvenlik yetkililerimiz sınır
güvenliği ile ilgili sunum yaptılar. Özellikle Suriye sınırımızda
entegre bir sınır güvenlik sistemi masaya yatırıldı. Burada asıl
önemli olan IŞİD tehdidine karşı fiziki önlemlerin alınması ve
geçişlerin önlenmesi için tedbirlerin alınmasıdır.
Kara Kuvvetleri Komutanı, Milli Savunma Bakanı ve diğer güvenlik yetkililerimizin verdiği bilgiler doğrultusunda sınır güvenliği için risk sıralaması kaçakçılar, sığınmacılar ve teröristler şeklindedir.
IŞİD tehdidine karşı sınırda fiziki güvenlik sistemi
kurulacaktır. Teröristlerin giriş çıkışları engellenecek, insani
amaçlı geçişler devam edecektir. Kritik olan bölgeler tespit
edilmiştir. Bir entegre sınır güvenlik sistemi kurulacaktır.
SORU-CEVAP
Nasıl bir fiziki güvenlik sistemi kurulacak?
910 kilometrelik sınırın özellikle kritik olan bölgeleri tespit
edildi. Özellikle giriş çıkışlar için tespit ettiğimiz noktalar
için bir entegre sınır güvenlik sistemi kurulacaktır. Bu hiçbir
zaman duvarlar örmek şeklinde değil, özellikle kaçakçı ve terörist
geçişleri önleyecek bir sistem, entegre olarak düşünülmüştür.
İçinde Aselsan ve başka kurumların da olduğu bir çalışma ile
mükemmel bir çalışma yapılmış.
Güvenli bölge ve uçuşa yasak bölge seçeneği hükümet
nezdinde halen masada mı? İncirlik’in açılması için bu şartlar
halen geçerli mi?
İki komşu ülkedeki olaylarla ilgili olarak Türkiye’nin tutumu
bellidir. Hem IŞİD’e karşı hem de diğer olaylara karşı tavrımız en
başından beri belli. Türkiye’de bir algı operasyonu var. Son
yaşadığımız olaylardan sonra yanlış algıların, Türkiye’de
oluştuğunun farkındayız. Propoganda amaçlı fevkalade etkili bir
kampanya yürütülmektedir. Son derece alçakça bir kampanyadır.
Türkiye için IŞİD lanetli bir terör örgütüdür. Terörün her türüyle
olduğu gibi IŞİD’le mücadeleye de kararlıyız. IŞİD 2 yıl önce
Bakanlar Kurulu kararıyla Terör örgütü listesine alındı. IŞİD ile
ilgili olarak 600 kişi gözaltına alındı. 102 kişi tutuklandı.
Türkiye, uluslararası koalisyonda yerini almıştır. Bu koalisyon
hava harekatı yapmaktadır. Türkiye, bu konuda üzerine düşeni
yapmaktadır. Fakat etkili ve sonuç alıcı olması için uçuşa yasak
bölge talebimiz vardır.
IŞİD 2 yıl önce Bakanlar Kurulu kararıyla Terör örgütü listesine alındı. 1 Ocak 2015'ten bu yana şu an itibarıyla 600'e yakın kişi DAEŞ terör örgütü ile bağlantılı olabilecekleri şüphesiyle gözaltına alınmıştır. Bunlardan 102'si tutuklanarak cezaevine gönderilmiştir. Temmuz 2015 tarihinden itibaren Suriye'de radikal tabir edilen gruplara katılım bin civarındadır. DAEŞ'e katılanları kastediyorum. PYD'ye katılanların sayısı da bin 500, 2 bin civarındadır.Türkiye, uluslararası koalisyonda yerini almıştır. Bu koalisyon hava harekatı yapmaktadır. Türkiye, bu konuda üzerine düşeni yapmaktadır. Fakat etkili ve sonuç alıcı olması için uçuşa yasak bölge talebimiz vardır.
IŞİD’in isminin zikredildiği, 2 yıl
önce Bakanlar Kurulu kararımızda alınmıştı. 2 yıldan bu yana
DAEŞ’in bu kadar kan döken bir terör örgütü haline gelmesi. Son 6
ayda DAEŞ ile bağlantılı olduğu gerekçesiyle 615 kişi gözaltına
alındı. Bunların 102’si tutuklandı.
Hükümetimiz en başından bu yana DAEŞ’e karşı büyük operasyonlar
içindedir. Hem emniyetimiz hem istihbaratımız gerekli tüm
çalışmaları yapmaktadır.
Koalisyon heyetleri belirlendi mi? Davutoğlu ve Bahçeli’nin erken seçim mesajları kapsamında erken seçim yakın görünüyor mu?
MYK ve Bakanlar ile ortak toplantımızda koalisyon çalışmamız konusunda arkadaşlarımız ve başbakanımız bilgiler verdi. Seçim sonuçları açıklandığından beri pozitif bir çalışma yürüttüğümüzü, sayın Başbakan’ın üslubundan ve yürütülen çalışmalardan görebilirsiniz. Bu çalışmalar olumlu karşılanmıştır. Yeniden bir seçim ikinci bir aşamada. Milletimiz bir karar verdi. Bu düşünülen karar bize göre: “13 yıldır iktidardaydınız. Sizin başka bir parti ile koalisyon kurmanızı istiyorum” Biz maceraperest değiliz. Halkımızın bu takdirine karşı da durmayız. Bu millete karşı saygısızlık olur. Bunu kim düşünürse bu bir saygısızlıktır. Birinci aşamadaki düşüncemiz çok iyi ve çok şeffaf olarak hükümeti kurmaktır.
Bundan sonra CHP ile yapılacak görüşmede birkaç arkadaş daha ilave edilecek ve Koç ile bir görüşme daha yapılacak önümüzdeki pazartesinden itibaren. CHP şu gün görüşelim demesi durumunda kabul ederiz. Gerek CHP gerek MHP ile yapılacak görüşmelere izin vermiştir. Bunun için de müteşekkiriz. Tüm siyasi partilerin Ak Parti’nin çabalarına destek olmaları gerektiğini düşünüyorum. AK Parti’nin tavrı ve üslubu bellidir ve inşallah olumlu bir sonuca bağlanacaktır.
Ceylanpınar’daki saldırının PKK’nın üstlenmesi çözüm sürecini nasıl etkiler? Demirtaş’ın TBMM’yi olağanüstü çağırması konusuna ne dersiniz? CHP’nin Suruç’taki saldırıların ardından yaptığı ulusal yas konusuna ne dersiniz?
CHP bir kanun teklifi vermiş. Bu konu bakanlar kurulu yetkisi dahilindedir. Bugüne kadar komşu devlet adamlarının vefatından dolayı, dostluk-arkadaşlık ve iyi niyet konusunda ulusal yas ilan edilmiştir. Bu olayda ulusal yas ilan edilmemiştir. Gereken her türlü işlem yapılmış, sağlık ve adli konularda, Gaziantep’teki Adli Tıp’ta cenazelerin ailelerine teslim edilmesi tüm bunlar yas ilan edilmenin karşılığının verildiğini düşünüyoruz. CHP bu işin baştan olmayacağını bilerek bu teklifi verdiğini düşünüyoruz. CHP’ler bunu bilir ama jest olarak kanun teklifi verdiklerini düşünüyorum.
DEMİRTAŞ'IN ŞUNU DÜŞÜNMESİ LAZIM...
Demirtaş’ın şunu düşünmesi lazım Meclis 110 milletvekili ile toplantıya çağrılır ve en az 184 kişiyle açılır. Bunun karşılığını meclis başkanı ve milletvekillerinden görmemiz lazım. Biz TBMM’nin toplanmasında bir fayda görmüyoruz. Partiler arasında bir tartışma yaşanır ve mecrasından sapar. Demirtaş’a bir ricada bulunuyorum. Başbakanımızın 4 siyasi partiyi ortak bir deklarasyon çağrısında bulundu. Başbakanımız bunu hep tekrarlayacaktır. Bundan uzak durmak mümkün değil. Terör bir insanlık suçudur. Önemli olan HDP’nin de Demirtaş’ın da bu deklarasyona imza koymasıdır.
"ÇÖZÜM SÜRECİ RASYONEL BİR ŞEKİLDE DEVAM ETMELİ"
Ceylanpınar’daki olan olayla ilgili çok yönlü bir soruşturma var. En ince detaylarına kadar inceleniyor. Günahsız insanları alçakça şehit eden teröristlerle mücadelemiz artarak devam edecektir. Çözüm süreci demek, tüm terör örgütlerinin eylemine devam etmesi demek değildir. Silahtan arındırılmaları gerekir. ‘Her istediğimizi yapacağız’ ama çözüm süreci de devam etsin diyorlarsa artık böyle bir şey yok.
Hükümet kiminle kurulursa kurulsun, çözüm süreci rasyonel bir şekilde ele alınmaya ihtiyacı vardır. Politik söylemlerin dışında çözüm sürecine yönelik eleştirilerin kabul edilebilir bir yönü vardır. Kamu düzeni ve güvenliğinde sıkıntı olursa çözüm sürecinin devam etmesi mümkün değildir. Onların hayatları hükümetimizin teminatı altında olmalıdır. Vatandaşlarımızın can güvenliğinin sağlanması konusunda gereken yapılıyor.
"GÜVENLİK KAMERALARININ 10 AYDIR ÇALIŞMADIĞI TESPİT EDİLDİ"
Bu şiddet içermeyen bir gösteridir. Silah ve şiddet yoksa herkes her istediğini söyleyebilir. Otobüsten indiklerinden sonra polis arama yapmıştır. Birkaç kişi karakola davet edilmiştir. Amara Kültür Merkezi’nde polis tekrar arama yapalım dediğinde belediye görevlileri kesinlikle izin vermemiştir. 'Polisi istemiyoruz' demişlerdir. Taraf Gazetesi duysun diye söylüyorum. Maalesef orada tekrar tespit yapılamamıştır. Sonrasında bir kişi hem kendi hayatına hem de 32 canımızın hayatını kaybetmesine neden olmuştur. Aralarına katıldığını görmemişlerdir. İlk aramada bulunmayan bu kişi Amara Kültür merkezine nasıl girmiş, nasıl sızmış ve nasıl patlatmıştır? Suruç Belediyesine ait güvenlik kameralarının olduğu söyleniyor ama aldığımız bilgi: 10 aydır kullanılamıyor. Arama yapılmasına belediye izin vermiyor. “Kültür merkezindeki 2 güvenlik kamerasının çalışmadığı tespit edildi. Ekim 2014’ten beri yaklaşık 10 aydır çalışmadığı tespit edildi.”
"HDP'LİLER NEDEN ORADA YOKTU?"
Suruç Belediyesi'nin icraatları bunlar. Polis yoktu diyenlere başka bir şey daha sormak istiyorum. HDP’lilerden ve belediye yetkilerinden birisi yoktu aralarında. Tüm bu soruların yanıtlarını bulacağız.
Hâlâ hükümeti hedef alan ve kan üzerinden terör örgütü propagandası yapanların dikkatli olmasını diliyorum. Fevkalade bir algı operasyonu yapılıyor. Türkiye DAEŞ'e müzahir hükümet olarak gösterilmeye çalışıyor. Burada hiçbir HDP yöneticisi yok. Halbuki bütün kayıtlar gösteriyor ki Suruç'ta en az 3 gösteri yapılıyor. Her gösteride olaylar nedeniyle HDP'liler açıklama yapıyor. Acaba bu grubun yanına neden gelmediler? Niye orada yoklardı? Masum gerekçeleri olabilir, öğrenmek isteriz ama "asker yoktu", "hükümet nerdeydi", "Katil Erdoğan" diyerek bu ülkenin cumhurbaşkanına hakaret yağdıran soysuzlara karşı herkesin dikkatli olmasını rica ediyorum. Hükümetimiz görev başında."
DOLMABAHÇE MUTAKABATI
Dolmabahçe Mutakabatı diye nitelendiriliyor. Hükümet ve HDP tarafından açıklamalarda bulunuldu. Nevruz'da okunan mektup ve son gelişen olaylar karşısında Demirtaş'a bunları hatırlatıyorum. Çözüm sürecinin devam etmesi, HDP'nin örgütle iş birliğini kestiğine dair beyanda bulunması ile mümkündür. Bunun ilk göstergesi ortak deklarasyon ile olabilir. Bu mutakabat kapsamında HDP sözünde durmamıştır."