Arınç’tan gençlik dizilerine ağır eleştiri
Abone olBaşbakan Yardımcısı Bülent Arınç, çocuk cinayetlerine idam cezası verilmesinin yanında, bu tür canavarları ortaya çıkan sebeplerin de gözden...
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, çocuk cinayetlerine idam
cezası verilmesinin yanında, bu tür canavarları ortaya çıkan
sebeplerin de gözden geçirilmesi gerektiğini söyledi. Türkiye’de
ergenlik yaşının düştüğünü, çocukları cinsel açıdan uyaran pek çok
etken olduğunu kaydeden Arınç, gençleri özendirdiğini belirttiği
dizilere de sert eleştiriler yöneltti.
Son zamanlarda çocuklara yönelik vahşice cinayetleri değerlendiren
Arınç, “Öpmeye kıyamadığımız yavrularımızın feci akıbetle
hayatlarını kaybetmesine, içinde insanlık taşıyan herkesin isyan
etmesi tabiidir. Çocuklarımızın gözümüzün önünden götürülmesine ve
cinayete kurban edilmesine hiçbirimizin vicdanı razı olmaz.
Herkesin bu tür olaylara karşı isyan etmesi, gözyaşı dökmesi çok
tabiidir. Bunlar asılsa, idam edilse diye elbette talepler olabilir
ama bilelim ki, 10 senedir Türkiye’de idam kaldırıldı. Abdullah
Öcalan yakalandıktan sonra, hüküm giydikten sonra, Anavatan-DSP-MHP
koalisyonu idam cezasını sınırlı olarak, sonra da tamamen kaldırdı.
Türkiye’de idam cezasını gerektiren suçlarda ağırlaştırılmış
müebbet veya müebbet var. Çocuk cinayetlerini, caydırıcı olma
vasfını taşımayan TCK maddeleri engellemiyorsa elbette cezaları
daha çok artırmak gerekiyor ama şu andaki hükümlerin bile bu tür
cinayetleri işleyenler için en azından ağır müebbet verdiğini
biliyorum. Aslolan, bu cezalar ne kadar caydırıcı? Bu cinayetlerin
altında sosyal, psikolojik, ahlaki sebepler var. Eğitimle ilgili
sebepler var. Maalesef Türkiye’de suçlu üreten bir bataklığın
olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu sebepleri ortadan kaldıracak
topyekun bir seferberliğe ihtiyaç var. Neden bazı insanlar
canavarlaşıyor? Onları bu suça iten sebepler nelerdir? Medya
ilişkileri, eğitim ilişkileri, her şeyin yeniden gözden
geçirilmesinde fayda var” dedi.
“GENÇLİĞİ FENA ALIŞKANLIKLARDAN KURTARACAK TEDBİRLERİ HÜKÜMETİN
ALMASI LAZIM”
“Herkes bilmeli ki, sigara içme yaşı çok küçüldü, alkol içme yaşı
çok küçüldü. Uyuşturucuya başlama yaşı çok küçüldü” diyen Arınç
şunları söyledi:
“Bu bir alarm değil midir, bu bir kötü iş değil midir? Anayasa’da
devlete verilen görevler var. Gençliğin ve ailenin korunmasıyla
ilgili hükümler var. Gençliği zararlı, fena, kötü alışkanlıklardan
kurtaracak tedbirleri hükümetlerimizin alması gerekir. Alkol her
yerden kolayca alınacak meta olmaktan çıkarılmalı. Hükümet bu
düzenlemeleri yaptığı zaman, kendilerini ilerici görenler feryada
başlıyor. Türkiye’yi Orta Çağ karanlığına götürdüğümüzü iddia
ediyorlar. Okul çevresinde uyuşturucu ile mücadele ediyoruz.
Aslolan, bunu kaynağından takip edip içiciye ulaşmasını önlemektir
fakat kanunlarımızda son yıllarda yapılan değişikliklerde bir
yanlış olduğu ortaya çıktı. Esrar, eroinle yakaladığınız zaman
adam, ‘İçiciyim’ diyor. ‘İçiciyim’ dendiğinde adeta cezası yok.
Satıcının cezası, nakledenin cezası var; elinde poşet bulunmuş,
‘İçiciyim’ dediği zaman dışarı çıkıyor. Pek çok sanatçı,
şarkıcının, dizi oyuncusunun, alışkanlık haline getirildiğinde
insanların beynini dumura uğrattığı için, uyuşturucunun esiri hale
geldiğine biliyoruz. Mesele, bu çocuklarımızın hayatlarının ne
kadar hiçe sayıldığıdır. Kadına gösterilen şiddeti de bundan ayrı
tutamayız. Nasıl canavarlaşıyor bu insanlar?”
“SADECE İDAMI DEĞİL, BUNUN SEBEPLERİNİ DE DÜŞÜNMEMİZ GEREKİR”
Canavarlaşan insanlara karşı sadece idamın yeterli olmadığına
işaret eden Arınç, “Bu insanlarla toplum nasıl mücadele edecek?
Sadece bunun için idam cezasını düşünmek gerekmez. Toplumsal bazı
sebepleri, dikkatleri de ön plana almamız lazım. RTÜK’ten, basından
sorumlu birisi olarak söyleyeyim; çok eleştirileceğimizi biliyorum.
Eleştirsinler, ben buna alışkınım. Pek çok televizyonumuzda, lise
çağındaki gençlere yönelik diziler başladı. Okul sıralarında
öğretmenlere hitap, arkadaş ilişkileri, kız yüzünden kavga etmeler,
çok genç yaşta lüks hayat özentileri. Bu çocukların ailesiyle olan
ilişkileri o kadar büyük bir dejenerasyon halinde topluma
naklediliyor ki, ben Türkiye’nin yaşadığı sosyal bunalımda, bu tür
dizilerin, eğer eğitici ve öğretici olmuyorsa, çok büyük payının
olduğuna inanıyorum. Maalesef bazı TV’ler bütün gelir kaynaklarını
bu tür dizilere ayırıyor. Avrupa’da, ABD’de böyle TV dizileri
göremezsiniz. Bizde gençlere yönelik, kravat burada, etekler diz
üstüne gelmiş, birbirleriyle sadece argo konuşan, 25 kelimeyle
konuşan, her şeyin içinde cinsellik içeren programlar, Türkiye’deki
cinsel hayatı sınırsız ve sorumsuz hale getiriyor.
Eleştireceklermiş, varsın eleştirsinler. Toplumdaki bunalımın
kaynaklarından bir tanesi de bu. Ondan sonra da RTÜK bazı dizilere,
bazı görüntülere ceza verdiği zaman, ‘Vay, RTÜK kanunu Sultan
Süleyman zamanına döndü, her şeye yasak getiriyor’ diyorlar.
Gençlerimizi korumak zorundayız” şeklinde konuştu.
“ÇOCUKLARI CİNSEL AÇIDAN UYARAN PEK ÇOK ETKEN VAR”
Türkiye’de buluğ çağının küçüldüğünü savunan Arınç, “Gençlerimizi
korurken, şüphesiz bu yaşantı içinde evden kaçanlar, anne babasına
isyan edenler, genç yaşta cinselliği tatmak isteyenler var. Bazen
tıbbi bir gerçektir. Çok özür diliyorum, hayatın gerçeğidir. Buluğa
erme yaşı çok küçülmüştür Türkiye’de. Uyarılma yaşı eskiden
kızlarda 13-14, erkeklerde 15 iken, 8-9’lara kadar geriledi. Bu iyi
bir şey midir? Fizyolojik bir şeydir, bunun önüne geçilemez ama
çocuklarımızı cinsel açıdan uyaran pek çok etken var. Bu etkenler
hangi sonuca bizi götürüyor? Ülkemizin çok ünlü pedagogları var,
onların bunları konuşması lazım” dedi.
“MADDİ BAŞARININ MANEVİ ALANDA DA YAŞANIP YAŞANMADIĞINI GÖZDEN
GEÇİRMEMİZ LAZIM”
Türkiye’nin son yıllarda yakaladığı ekonomik başarının sosyal ve
manevi alanda da yaşanın yaşanmadığının tekrar gözden geçirilmesi
gerektiğini ifade eden Arınç sözlerini şöyle sürdürdü:
“Cinayet sadece cinayetten ibaret değil. Hrant Dink’in karısı Rakel
Dink, kocasının ölümünde pencereye çıktı, muhteşem bir konuşma
yaptı. ‘Bir çocuktan bir katil yaratan bu karanlığı teşhis etmemiz
lazım’ dedi. Maddi anlamda çok büyük hizmetler oldu. Türkiye birkaç
yüzyılda yapamadığını AK Parti’nin 12 yıllık döneminde gördü. Aynı
gelişmeyi, aynı orantıyı manevi alanda, sosyal alanda yaşayıp
yaşamadığımızı tekrar gözden geçirmemiz lazım.”
(İHA)