Arınç'tan referanduma hayır
Abone olBaşbakan Tayyip Erdoğan türban konusunda referandum sinyali veriyor. Ancak Meclis Başkanı Bülent Arınç "bu referandum" olmaz diyor. Arınç'ın gerekçesi ise..
TBMM Başkanı Bülent Arınç, referandumun anayasal yollardan
birisi olduğunu belirterek, ''Ancak, sadece Anayasa değişiklikleri
konularında referanduma gidilebilmektedir. Herhangi bir konuda
referanduma gitmek imkanı yok. Belki yeni bir kanun çıkarılarak
bazı durumlarda referandum olağan yol haline getirilebilir'' dedi.
Hukuki Araştırmalar Derneği'nin 8. Olağan Genel Kurulu, Ankara
Ticaret Odası Konferans Salonu'nda toplandı. Saygı duruşunda
bulunulması ve İstiklal Marşı'nın okunmasıyla başlayan genel
kurulun açılış konuşmasını derneğin genel başkanı Yakup Erikel
yaptı. Erikel, Türkiye'de ve dünyada adil hukuk düzeni ve bunu
uygulayacak hukukçulara ihtiyaç bulunduğunu söyledi. Dünyadaki 6
milyar insanın hukukunun emperyal hukukla sağlanamayacağını ifade
eden Erikel, evrensel hukuktan hareket eden bir ulusal ve
uluslararası hukuk anlayışının egemen olması gerektiğini kaydetti.
TBMM Başkanı Bülent Arınç da, konuşmasında genel kurula bazı
ülkelerin ombudsmanlarının da katıldığını anımsatarak,
ombudsmanlığa önem verdiğini ve Türkiye için olumlu bir kurum
olduğunu düşündüğünü belirtti. Dünyada, zulüm, haksızlık, insan
hakları ihlalleri ve kötü düşüncenin devam ettiğini ifade eden
Arınç, huzur ve barışın sağlanması, mutluluk ve refahın
artırılmasının temel düşünce olması gerektiğini söyledi. Ancak hem
Türkiye'de hem de dünyada olumsuzlukların devam ettiğini belirten
Arınç, bu konuda yapılan mücadelenin güçlenerek devam ettiğini
kaydetti. Arınç, Adalet Bakanlığı'nın TCK ve buna bağlı kanunlar
başta olmak üzere, hukuki hayatın yeniden düzenlenmesi konusunda 3
yıldan beri hummalı bir çalışma yürüttüğünü anlattı. Yargının bir
parçası olan avukatlığın yargı içerisindeki konumunu her zaman ön
plana getirme, güçlendirme ve mesleğin gerektirdiği saygınlığı
geliştirme mecburiyetinde olduklarını söyledi. Geçen yıllarda
avukatlık kanununda değişiklik yapıldığını, ancak getirilen
iyileştirmelerin yeterli olmadığını kaydeden Arınç, 40'a yakın
hukuk fakültesinden her yıl 5 bin öğrencinin mezun olduğunu ve
bunların hakim ve savcı olamamaları durumunda, önlerinde sadece
avukatlık mesleğinin bulunduğunu söyledi. Hakimler ve Savcılar
Kanunu'nda yapılan değişiklik ile 3 yıl avukatlık yapanların yazılı
vesözlü sınavı geçmeleri durumunda hakimliğe geçmelerini öngören
bir düzenleme yapıldığını belirten Arınç, avukatlık mesleğinin
içinden gelen birisi olarak avukatların sorunlarını bildiğini ve bu
sorunların aşılması gerektiğini düşündüğünü kaydetti. AB
Türkiye'nin AB'ye tam üye olmak istediğini, bunun bugünün değil,
1950'lerden beri sürdürülen hedef olduğunu, düşe kalka bu çizginin
devam ettiğini ifade eden Arınç, 3 Ekim'de tam üyelik
müzakerelerinin başlanabileceği yolunda karar alındığını, bunun tam
üyelik sürecinde önemli bir dönem olduğunu söyledi. ''Müzakere
sürecinin zor olacağı, uzun süreceği ve yeni bazı olumsuzluklara
belki yol açabileceği, arkasından yeni tartışmalara
götürebileceğinin öngörüldüğünü'' belirten Arınç, şöyle konuştu:
''Bütün ülkelerde böyle olmuştur. Bu sürecin içindeki sıkıntılar
bir taraftan ulusal çıkarların AB'deki tartışmalarla ne kadar
örtüşebileceği, bir taraftan da, bir standart içinde bulunmak
gerekiyorsa bu standarda nasıl ulaşabileceğimiz elbette bir
tartışma konusu olacaktır. 3 yıldan beri çıkarılan yasalar ve
dönüşüm projeleri ile Türkiye ileri adımlar attı. Bunların
uygulamada eksiksiz yerine getirilmesi ve takip edilmesi
zorunludur. Bunlar laf olsun diye değil, uygulansın diye
çıkarılıyor. Bu sıradaki tartışmaları da Türkiye'nin geleneksel
olguları ve birtakım dengeleri açısından ben olağan buluyorum.
Türkiye çıktığı bu yoldan geri dönecek hiçbir adımı atmayacaktır.''
REFERANDUM TBMM Başkanı Arınç, referandumun anayasal yollardan
birisi olduğunu vurgulayarak şöyle konuştu: ''Bu güçlü konumuyla
TBMM'nin bu kanunları çıkarması, gerekirse bazı konularda
referanduma gidebilmesinin, herkesin zaman zaman isteyebileceği
demokratik açılımlardan birisidir. Ama tabi neyin, nerede, ne zaman
olacağını da iyi bilmek şartıyla, bu demokratik imkanların hepsi
yerinde ve zamanında kullanılmalıdır. Referandum anayasal yollardan
birisidir. Ancak, bugünkü anayasal ve yasal düzenlemeler
doğrultusunda sadece Anayasa değişiklikleri konularında ve belli
ölçüler içerisinde referanduma gidilebilmektedir. Yoksa herhangi
bir konuda referanduma gitmek imkanı yok. Belki yeni bir kanun
çıkarılarak bazı durumlarda referandum olağan yol haline
getirilebilir.'' Türkiye'nin, TBMM'nin yasama yetkisini ve bu
yasama yetkisinde hakim güç olan çoğunluğun taleplerini bir şekilde
engellemek, dengelemek ve revize etmek konusunu, 1961 ve 1982
anayasalarında getirdiğini anlatan Arınç, ''Cumhurbaşkanının geri
göndermesinden Anayasa Mahkemesi'ne bizzat müracaat etmesine kadar,
Anayasa Mahkemesi'nin belli düşünce tutum ve davranışları ile bazı
durumlardaki hassasiyetlere kadar toplumdaki temel taleplerin bir
başka güç tarafından engellenmesi, önüne geçilmesi hatta imkansız
hale getirilebilmesi de mümkündür'' diye konuştu. TBMM Başkanı
Arınç, şöyle devam etti: ''Bütün bunları bilerek yine de eğer
demokrasi halkın talepleri, halkın kendi kendini yönetmesi ise
'Egemenlik milletindir' sözü sadece duvarlarda asılan bir levhadan
ibaret kalmamışsa, bunun mutlaka gerçekleştirilmesi yönünde
hepimizin çaba göstereceğine inanıyorum. İyi niyetli, saf, hukuktan
ve insan haklarından yana düşüncelerle şu veya bu sebeple bunların
yanında, önünde, arkasında yer almış, aslında bu düşüncelere hiç
sahip olmamakla birlikte kendi ideolojisi bakımından uygun zemin ve
zamanları olmayanlara herhalde çok daha dikkat etmemiz lazım.''
''HİÇBİR İKTİDAR KALICI DEĞİL'' ''Siyasetçiler sözlerini tutarlar,
tutmazlarsa karşılığını görürler'' diyen Arınç, şöyle konuştu:
''Karşılığını görme noktası, onların itibarsız hale gelmesi,
sıfırlanması ve yapılacak seçimlerde layık oldukları sonuçlara
çarptırılmasıdır. Bunun dışındaki başka bir yorumun herhalde mümkün
olmadığını düşünüyorum. Dolayısıyla bugün iktidardakilerin neyin,
nasıl yapılacağı konusunda güçlü projelerle ortaya çıkması veya
seçim meydanı geldiğinde 'ben bunu yapacağım bunu yapma konusunda
inançlıyım, azimliyim' diyerek halkın oy taleplerine, kararlarına
elbette muhatap olması gerekiyor.'' Hiçbir iktidarın kalıcı
olmadığını, hiçbir muhalefetin de muhalefetliği meslek olarak
seçmediğini söyleyen Arınç, siyaseti; halkın en iyi şekilde
yönetilmesi, halkın huzur ve mutluluğunun sağlanması ve sorunların
çözülmesi olarak algılayanların halka müracaat etme, halkın oyunu
kabul etme ve halkın takdirine razı olma sorumlulukları bulunduğunu
kaydetti. ''İÇİNİZDEN GELDİK, DÖNECEĞİMİZ YER GENE İÇİNİZ'' Arınç,
5 yıllık sürecin yarısını aştıktan sonra, artık biraz daha hızlı
seçime gittiklerinin farkında olduklarını ifade ederek, şöyle devam
etti: ''Günler çok çabuk ve hızlı geçiyor. Duygularımızı ve
düşüncelerimizi bir iktidar değişikliği sebebiyle yeniden
şekillendirmek ihtiyacı duyuyorsak, işin nereden başlayıp nereye
geldiğini, sandığa giderken düşündüklerimizi gerçekleştirme
konusunda nasıl güçlü iktidarlar çıkarabileceğimizi daha iyi
düşünmemiz gerekiyor. Biz içinizden geldik, döneceğiniz yer gene
içinizdir. Başkaca bir yeri düşünmüyoruz. Bulunduğumuz mevki ve
konumlarda inançlarımızdan, düşüncelerimizden, yolumuzdan,
çizgimizden taviz vermediğimize inanıyoruz. Dünyanın ve Türkiye'nin
şartlarını belki biraz daha içinden görme imkanı bulmak gibi bir
farklığımız, ayrıcalığımız oldu. Orada sizden farklı olarak
yanılmış da olabiliriz. Ama inanıyorum ki, Türk halkı önümüzdeki
seçimde 2007 Kasımında inandığı, güvendiği ve Türkiye'nin sorunları
konusunda kendisini sorumlu hisseden iktidarları ya yeniden
seçecektir ya yine seçecektir.''