Arınç'tan alt-üst eden açıklama
Abone olHSYK'nın yetki kaldırma kararı üzerine hükümet harekete geçti. İktidarın tavrı Arınç tarafından açıklandı.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, yargı krizine ilişkin TBMM'de
yaptığı basın toplantısında adeta HSYK'yı topa tuttu. Türkiye'de
bir normalleşme yaşandığını ve aslında bir erkler krizi değil,
vesayet altında olan yetkilerini Anayasa'dan almayan bazı
kurumların bu yetkilerini yitirdiği için bir kriz yaşadıklarını
ileri süren Arınç, erken seçim olmayacağını ve milletten aldıkları
yetkiyi son güne kadar kullanacaklarını da söyledib. Arınç, Ak
Parti'ye ikinci bir kapatma davası açılıp açılmayacağına ilişkin
sorulara ise yanıt vermedi.
Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Haluk İpek ve Grup Başkanvekili
Bekir Bozdağ ile birlikte TBMM'de basın toplantısı düzenleyen
Arınıç'ın açıklaması şöyle:
FARKLI MÜDAHALE
"Türk demokrasisi sancılı günlerden geçiyor. Dün demokrasi ve hukuk
tarihimizde derin izler bırakacak, ülkemizin geleceğini etkileyecek
olaylar yaşandı. Bugüne kadar demokratik hayata farklı aktör ve
yöntemlerle müdahale edilmesine şahit olan milletimiz bu kez yeni
bir müdahale biçimiyle karşı karşıyadır. Demokrasimize miletin
iradesine, anayasal sistemimize yargı bürokrasisi itarafından ağır
bir darbe vurulmuştur.
HAKİM VE SAVCILARA BASKI
HSYK, yetkisini aşarak hukuk ve demokrasi yaşamımızı alt üst edecek
bir karar almıştır. Bunu kabul edilmez bir hukuksuzluk, özgürlük ve
adalet anlayışımıza vurulmuş bir darbe olarak görüyoruz. Türkiye
çetelerle, mafyayla, hukuk dışı karanlık odaklarla büyükbir
mücadele içindeyken, demokrasi adına tarihinin en büyük hukuk
mücadelelerini sürdürürken alınan bu karar, hukuk mücadelesini
engellemeye çalışanlara adeta destek vermiştir. HSYK,
hukuk, adalet ve millet adına karar alan yargı
mensuplarının bağımsızlığını düşünerek bir karar almamıştır. dün
demokrasi ve hukuku zaafa uğratacak, adaletin haysiyetini ve
onurunu teslim ettiğimiz hakim ve savcıları baskı altına alacak bir
kararın altına düşünülmeden imza atılmıştır.
ŞEMDİNLİ HATIRLATMASI
Şemdinli davasının
iddaanamesini hazırlayan Cumhuriyet savcısının başına gelenleri
hatırlayınız. türk hukuk dünyası, bu kararın yaşattığı çelişkiyi,
acıyı ve tahribatı henüz üzerinden atamamışken şimdi yeni bir hukuk
tahribatıyla karşı karşıyadır. Bugünden sonra hangi savcımız
özgürce bağımsızlığına müdahale edileceğini düşünmeden, korkusuzca
olayların üzerine gidebilecektir.
BÜYÜK YARA
Yargı bürokrasisi aldıı bu kararla kendi içinde büyük bir yara
açarken aynı zamanda bunun demokrasimimize ve çocuklarımıza
bırakacağımız adalet mirasına bir darbe olduğunun bilincinde
değildir. Sorumsuzca ve düşüncesizce alınan bu kararın ülkemizin
geleceğini etkileyecek bir demokrasi ayıbıdır. HSYK hangi hakla ve
hangi yetkiyle yargılama faaliyetlerine müdahale edebiliyor.
TÖKEZLETME
AB müzakerelerini sürdüren dünyanın en büyük ekonomilerinden birine
sahip olan, dış dünyada saygın ve itibarlı bir yeri olan Türkiye,
nasıl olur da bir kaç kişinin aldığı yetkisiz ve sorumsuz bir
kararla tökezletilmeye çalışılır? 72 milyon insanın geleceğini
etkileyecek bir karar nasıl olur da bu kadar kolay , rdüşünmeden ,
hesapsızca alınabilir? tüm dünyada dikkatlice izlenen ekonomimiz,
dış politikamız, demokrasimiz, uluslararası kuruumlardaki saygın
konumumuz bu kararla birlikte zedelenirse bunun hesabını kim
verecek? Siyasi krizillerle millete ödetilen ekonomik bedelleler
şimdi de yargı bürokrasisinin sorumsuz davranışlarıyla yeni
bedeller mi ödetilecek?
İZİN VERMEYİZ
Hayır buna izin vermeyiz. 2010 yılında, çağdaş dünyada, bu iletişim
çağında bu denli geri kalmış bir Türkiye görüntüsü vermek
milletimize hakarettir. Gerçek türkiye bu değildir. Milletimiz bunu
hak etmiyor. türkiye'nin itibarını, saygınlığını , istikrararını ve
demokrasiye olan bağlılığını gözetmek herkesten çok yargı
mensuplarının görevidir. kimse bu milletin ve bu ülkeninn
saygınlığına gölge düşürecek karar alma lüksüne sahip değildir.
millet iradesine, milletin temsil makamına yönelik hazımsızlık ve
tahammülsüzlük hiç bu kadar kendini belli etmemiştir.
HESAP
Millet kendi kaderini belirleme hakkını sadece kendisini temsil
eden yüce Meclis'e vermiştir. biz ülkenin yönetim hakkını ve
yetkisini milletten alan siyasetçiler olarak her seçimde gidip
milletimize hesap veririz. Yanlış yaptığımızda milletimiz bize
hesap sorar. Peki Anayasa'dan aldığı yetkiyi suiistimal edip
milletin ve ülkenin geleceğine müdahale edenler kime hesap
verirler?
SİYASİ CÜBBE
Siyaset , siyasetçilerin işidir. siyaset yapmak isteyen yargı
mensupları varsa, önce tarafsız ve adil olduklarını temsil eden
cübbelerini çıkartmak zorundadırlar.Hem taraf tutup hem adil
olamayan karar alıp hem de siyaset yaparken o cübbe giyilmez. dün
HSYK, tüm hukuk normlarını alt üst ederek siyaset kokan kararlardan
birini alırken, Yargıtay birinci başkanlar kurulu ve danıştay
başkanı'nın buna destek veren açıklamaları ayrıca vicdanları
sızlattı. Bu acelecilik, bu artak tavır hissi veren beyanatlarla
adeta siyaset yapan yargı kurumları kendi saygınlıklarını
zedelemiştir.
KIRMIZI ÇİZGİLER
Siyasi beyanlarda bulunmak, taraf tutmak, ihsası reyde bulunmak
hukukçular için kırmızı çizgilerdir. Maalesef dün bu kırmızı
çizgiler asılmış, anayasa ve yasalar açıkça ihlal edilmiştir. HSYK
aldığı kararla yürütülmekte olan soruşturmaya müdahale etmiş,
doğrudan taraf olmuş, yetkisini asmış, bağımsız yargının işleyişine
engel olmuş, soruşturmanın sağlıklı bir şekilde yürütülmesi ve
sonuçlandırılmasını tehlikeye sokmuştur.
YARGIYA DARBE
Yargıya yine yargı çevreleri tarafından darbe vurulmuştur. Keyfilik
ve kanun tanımazlık, hukuk devletini ve yargı bağımsızlığını yok
sayan tehlikeli bir davranıştır. Soruyturmayı yürüten Cumhuriyet
savcılıkları ve tedbir kararlarını veren mahkemeler HSYK'nın ağır
baskısı altına alınmıştır. Bu şartlar altında bağımsız ve tarfsız
bir yargılama yapmak son derece zorlaşmıştır.
HABUR GENSORUSU
TBMM'de Habur sürece ile ilgili gensoru önergesi verilmiş iken bu
süreçle ilgili aynı gün Yargıtay başsavcısı tarafından gensoru
önergesini destekler mahiyette açıklama yapılması, yargının
tarafsızlığına gölge düşürülmüş, bu kurumlara duyulan güveni
sarsmıştır.
HEDEF SAPTIRMASI
Yargı bağımsızlığını ve tarafsızlığını, hukuk devleti ilkesini ve
yargıya duyulan güveni zedeleyecek eylem ve söylemlerden kaçınmak
herkesten önce HSYK'nın ve yüksek yargının görevidir. Hiçbir kurum
kendisini Anayasa ve yasaların üzerinde göremeyeceği gibi,
keyfiliğe ve ben yaptım oldu dayatmasına gidemez. yargının kendi
içinde yaşadığı sıkıntıları bahane ederek, hükümeti yapratmaya
yönelik açıklamalarda bulunulması ayrı bir hedef saptırmadır.
EKONOMİ TEHDİDİ
Dünyanın acil ekonomik krizlerle uğraştığı, ülkelerin iflasın
eşiğine geldiği bir dönemde, hükümetimiz millemizden aldığı yönetme
yetkisini büyük bir dikkatle kullanmaktadır. Böyle hassas bir
dönemde bütün kurumların ülkemisin yakaladığı istikrarı anlamsız
tartışmalarla bozarak milletimize ağır bedeller ödetecek
girişimlerde bulunmaları, hiçbir biçimde sorumlu devlet anlayışı
ile bağdaşmaz.
HAD VE HAK YOK
Milletin seçilmiş temsilcileriyle ve milli iradenin tecellisiyle
iktidara gelen bir hükümetin bakanlarıyla istihza etmek, had
bildirmeye kalkmak hiç bir bürokratın hakkı ve haddi değildir. Hiç
kimse kendisini anayasanın yasaların üzerinde göremez. anayasa ve
yasaların üzerine basarak siyasi polemik yapmak, taraf olmak,
yargının bağımsızlığını zedelemek hiçbir hukukçunun vasfı olamaz.
Böyle yapanlar hakikik anlamda hukukçu da olamaz.
UMUTLAR KARARTILMASIN
Kimse bu ülkenin
vatandaşlarını ikinci sınıf, üçüncü sınıf demokrasilere layık
göremez. kimse bu ülkenin insanlarını yokluğa, yoksulluğa, geri
kalmışlığa mahkum edemez. Kimse bu ülkenin insanlarının umutlarını
yeniden karartamaz. Bu ülkenin kutlu yürüyüşü asla ve asla
durdurulumaz. Vesayet anlayışçılar, statükocu yaklaşımlar, değişime
direnen tutucular, bürokratik oligarşi ve orta çağ zihniyetleri
elinde bu ülkenin şahlanışı artık daha fazla ertelenemez.
KARGAŞA BİTSİN
Acilen yargı eliyle yargının bağımsızlığını zedeleyen ve
milletimizin yargının işleyişine yönelik zihinlerini bulandıran bu
karmaşaya son verilmeli her kurum anayasa ve yasalarda tanımlanan
yetki çerçevesine dönerek, sorumlu tarzda hareket etmelidir.
Millet adına yetki kullanması gerekenler öncelikle hukukla ve milli
iradeye uygun hareket etmelidir. Milli eğemenliği anlamsız hale
getirecek, demokrasiyi ve hukuk sizstemini zafiyete uğratacak her
eylem ve söylem, Türkiye'ye kötülük yapmaktır. milletimizin
selametine, devletimizin bekasına halel getirmektir. Buradan tüm
milletimize bir kez daha ifade etmek istiyoruz; Türkiye bir
yargıçlar devleti değil, demokratik bir hukuk devletidir. Öyle de
kalacaktır.