ARINÇ’TAN 27 NİSAN GÖNDERMESİ
Abone olBaşbakan Yardımcısı Bülent Arınç, eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Yaşar Büyükanıt’a göndermede bulunarak, “27 Nisan Bildirisi’ni k...
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, eski Genelkurmay Başkanı
emekli Orgeneral Yaşar Büyükanıt’a göndermede bulunarak, “27 Nisan
Bildirisi’ni kaleme kendisinin aldığını itiraf ettiğine göre
sonuçlarına da katlanacaktır" dedi.
AK Parti Genel Merkez Teşkilat Başkanlığı tarafından organize
edilen “Ankara Teşkilat İçi Eğitim Programı’na” katılan Başbakan
Yardımcısı Arınç, 11 yıl içerisinde 4 tane hükümet çıkardıklarını
ifade etti. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın milletvekili
seçilemediği dönemdeki haksızlıkların hatırlanmasını isteyen Arınç,
“İstanbul 1. Bölgeye yazılmış bir aday iken nasıl bu haklardan
mahrum edildiğini bir kere daha düşünün. Çok şükür o zulmü o gün
yapanlar bugün suratları kapkara sokağa bile çıkamıyorlar ama
hamdolsun o gün milletvekili seçtirmedikleri insan bugün 10 yıl 6
aydan beri Türkiye’nin Başbakanı” dedi.
AK Parti’nin içerisinden Cumhurbaşkanı çıkardığını, dört tane
Meclis Başkanı çıkardığını sözlerine ekleyen Arınç, “Hangi
partisinin sicilinde böyle büyük bir başarı var?” diye konuştu. Bu
başarıyı sağlayan partililerin alınlarından öptüğünü dile getiren
Arınç, güzel günler gördüklerini ve güzel günler göreceklerini
anlattı. Bu başarıların azimle, kararlılıkla, cesaretle olduğunu
belirten Arınç, yıkılmadıklarını, dimdik ayakta kaldıklarını
söyledi.
“NE TOPTAN, TÜFEKTEN KORKTUK NE DE ENTRİKADAN”
“Bugün eğer kapaklanıp düşmemişsek, korkup kaçmamışsak, yarı yolda
işi bırakmamışsak önce Allah’tan korktuk ve başka kimseden
korkmadık” diyen Arınç, konuşmasına şöyle devam etti:
“Ne toptan tüfekten korktuk ne de entrikadan korktuk, ’Geliyoruz
ha’ diyen ortalığa korku salanlardan korkmadık. Allah’a inanmışız,
millete güvenmişiz. Her birini elimizin tersiyle ittik, bugünlere
geldik. Geçmişi unutmayın. Höt denildiği zaman bu ülkede şapkasını
alıp kaçan insanlar başbakanlık yapıyordu. Kaşını kaldırdığı zaman,
gözünü oynattığı zaman korkusundan eli titreyerek kağıt okumaya
çalışanları hepimiz hatırlıyoruz. Hiçbir hareketin karşısında
korkmadık, yılmadık ve endişe etmedik. İnanan insanların izzet ve
cesaretini gösterdik. Hamdolsun bugünlere geldik.”
“27 NİSAN BİLDİRİSİ’NİN MUHATABI BUGÜN YARGILANIR DURUMA GELDİ”
Bugünün 27 Nisan Bildirisi’nin yıl dönümü olduğunu hatırlatan
Arınç, 6 sene önce bir Genelkurmay Başkanının gecenin bir saatinde
bir şeyler yazıp Genelkurmay Bildirisi olarak okuttuğunu anlattı.
27 Nisan Bildirisi’nin muhatabının bugün yargılanır duruma
geldiğini ifade eden Arınç, “27 Nisan günü Türkiye siyasi tarihinin
en önemli günlerinden bir tanesidir. Herkes bunları yaşadı ve
gördü. İlk defa cumhurbaşkanı seçeceğiz. Günü geldi Ahmet Necdet
Sezer’in süresi bitti ve vekaleti bana da vermediler, hala devam
ediyor adam. Bir Cumhurbaşkanı seçeceğiz. 27 Nisan, birinci oturum
cuma günüydü hiç unutmuyorum. O güne kadar sadece Deniz Baykal
muhalefet ediyor, bir de Türk Silahlı Kuvvetlerinin başındakiler.
İkide bir ‘özde değil, sözde, sözde değil özde’ garip garip laflar
söylüyorlar ama biz yolumuza gidiyoruz. Anayasa, ’Cumhurbaşkanı
nasıl seçilir’ demiş, biz ona göre cumhurbaşkanı seçeceğiz. Ne
eksik ne de fazla. Kim cumhurbaşkanı olabilir, hangi turda
seçilebilir, seçim ne şekilde yapılabilir Anayasa’da yazıyor.
Anayasa’da maddeler bize gösteriyor. Biz de hazırlanıyoruz, Meclis
Başkanıyız, içimiz kıpır kıpır. Bir yüz yıl sonra Anadolu insanına
dair, tertemiz bir insanı Cumhurbaşkanı seçeceğiz. Efendim milli
görüş geleneğinden gelen birisi cumhurbaşkanı adayı olamaz. Eşinin
başı örtülü cumhurbaşkanı adayı olmaz. Şu olmaz, bu olmaz. Kim
söylüyor bunu, Baykal söylüyor. Anayasa’yı açıyoruz hiçbirisi yok
orada. Sen kendi kafandan çıkarıyorsun. Biz Anayasa’ya göre seçim
yapacağız, beyefendi otur oturduğun yerde. Öbürü sözde, özde
laiklik lafları ediyor. Bizler ülkesine bağlıyız ama laiklikten ne
anladığımızı da söyleriz. Nasıl laiklik olması gerektiğini de
bilenlerdeniz. Sen bu işe karışma. Cumhurbaşkanı seçmek Meclis’in
işi. Otur oturduğun yerde, kendi görevine bak. Hiç önümüze
geçemediler. O günkü AK Parti gurubunu hatırlayın. O heyecanı, o
gözyaşlarını hatırlayın. Başbakanımız ’Abdullah Gül kardeşimiz
Cumhurbaşkanı adayımız’ dediğinde bütün Türkiye ayağa kalktı" diye
konuştu.
“BÖYLE BİR SAÇMALIĞI 23 NİSAN 1920’DEN BERİ MECLİS
YAŞAMAMIŞTIR”
Cumhurbaşkanı seçilme sürecini anlatırken duygu dolu anlar yaşan
Arınç, Cumhurbaşkanı Gül’ün adaylığının açıklamasının ardından
yaşanan süreci anlattı. Programları yaptıklarını 27 Nisan günü
toplantıyı açacaklarını söyleyen Arınç, “Ama bir fitne var
ortalıkta. Hiç aslı astarı olmayan, duyunca gülüp geçtiğimiz,
kimsenin değer vermediği bir saçmalığı, Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcılığı yapmış birisi ortaya iddia attı. 367 dışında az olursa
katılan ve 367’den yukarı oy alınmazsa onu anladık. Peki 367’yle
oylamaya başlamak nereden çıktı. Böyle bir şey yok toplantı yeter
sayısı belli. 184’dür. Şöyle bakan Meclis Başkanı içeride topluluk
varsa açar veya yoklama yapar. 184’le açar. Ondan sonra çıkacak oy
ayrı bir şeydir. İçeride olan dışarıya çıkar, içeride olan oy
kullanmayabilir. Böyle bir saçmalığı 23 Nisan 1920’den beri Meclis
yaşamamıştır. Benden önceki Mclis başkanlarının hepsini davet
ettim. Sizin zamanınızda böyle bir şey var mıydı, kesinlikle yoktu.
Demirel’in seçildiği tarihte aldığı oy 230’un biraz üstünde. Ahmet
Necdet Sezer seçilirken içeride 367 kişi varmı diye kimse bakmıştı.
Kargaların güleceği bir saçmalığı zorlamayla kabul ettirdiler. Biz
aldırış etmedik. İçeriye Doğru Yol Partisi ve Anavatan Partisi
girmedi. Girseydiler 367’i bulup ilk turda seçecektik. Biz bazı
partilerden de giren iki üç kişiyle birlikte 361 kişi oy kullandı.
Bunu biz yeterli saydık. Ama toplantı bitti bugün CHP’de parti
sözcülüğü yapanlardan bir tanesi de olmak üzere dört nala koştular
Çankaya’daki Anayasa Mahkemesi’ne. Hiç unutmuyorum saat 18.25’te
müracaat dilekçelerini verdiler. İçeride 367 kişi yoktu. Oylamaya
başladılar, ’Bu Anayasa’ya aykırı’ dediler. Biz Anayasa
Mahkemesi’nden bu deli saçması işe karşı iyi bir kara çıkacağını
ümit ediyorduk” diye konuştu.
“YÜZ KARASI BİR OLAY”
Anayasa Mahkemesi’nin o süreçte bu zamana kadar hiç yapmadığı bir
şeyi yaparak hafta sonu da çalışmak suretiyle pazartesi günü iptal
kararını verdiğini belirten Arınç, o günün Türk siyasi hayatında
bir dönem noktası olduğunu kadar Anayasa Mahkemesi’nde hukukçu
hakim sıfatıyla oraya imza atan veya üye sıfatıyla buraya imza
atanların da çok büyük bir mahcubiyet ve yüz karası bir olaya imza
attığını söyledi.
Arınç, “Kurban olduğum Allah neler gösteriyor. Bugün 27 Nisan, dün
25 Nisan’dı. Anayasa Mahkemesi’nin her yıl kuruluş törenlerine
iştirak ettiğim için oturduğum yerden şöyle bir baktım, o iptal
kararını verenlerden sadece iki kişi kalmıştı. Kurban olduğum Allah
neler gösterecek bizlere. Siz sabrederseniz, hukuktan sapmazsanız,
millete güvenirseniz, demokrasinin her sorunu çözeceğine
inanırsanız sonuç böyle. 17 kişi var, o ayıbı yaşayanlardan sadece
iki kişi kalmış” dedi.
“BİLDİRİYİ KALEME KENDİSİNİN ALDIĞINI İTİRAF ETTİĞİNE GÖRE
SONUÇLARINA KATLANACAKTIR”
Anayasa Mahkemesi’nin iptali kararının ellerine geldiğini ve salı
günü ikinci tur yapılacağını aktaran Arınç, içlerin kan ağladığını
söyledi.
27 Nisan bildirisinde cumhurbaşkanının nasıl seçileceği yönünde
ifadelerin yer aldığını belirten Arınç, “Kaleme kendisini aldığını
itiraf ettiğine göre sonuçlarına da katlanacaktır. Sonuçları hukuki
mi olur, siyasi mi olur, toplumsal mı olur onu bilmem ama,
’Bildiriyi ben yazdım ve ben koydum da’ diyen bir insan bu ayıbı
yıllar boyu yüzünde taşıyacaktır. Çünkü o bir silahlı kuvvetlerin
en üst noktasında olan birisinin yazacağı bir iş değildir. Türk
Silahlı Kuvvetleri siyasi konularda hiçbir zaman taraf olamaz,
görüşlerini açıklayamaz. Onun vazifesi yurt savunmasıdır. Onun
vazifesi Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarının güvenlik ve yurt
savunmasıyla ilgili hazırlığının en süt düzeyde yapılmasıdır.
Ülkeyi yöneten hükümettir, yasayı yapar parlamentodur. Onların
işine karışmak kimsenin haddi değildir. Ama o gün yaşandı. Bakınız
bu şer görünen işten ne hayırlar çıktı. Birinci hayır şudur, bütün
gözler AK Parti’nin üzerinde. Böyle bir bildiriye karşı acaba AK
Parti ne yapsın? Eskiden örnekleri fazlasıyla görüldüğü gibi,
korkacak mı, affedersiniz argo tabirle tırsacak mı, gerimi dönüş
yapacak, görmezden mi gelecek, yoksa buna karşı boynu bükük bir laf
söyleyerek geçiştirmeye mi çalışacak? AK Parti bunun altında
kalacak mı, inanın her vicdan o gece onu düşündü. Hükümetin tavrı
ve yapacağı ne olacak diye herkes onu düşündü. Hamdolsun ertesin
gün AK Parti adına yapılan açıklamayla, biz buradayız ve hukukun
verdiği bütün imkanları kullanacağız, bu bildiri senin işin değil,
sen kendi işine bak, otur oturduğun yerde, Cumhurbaşkanı seçmek
parlamentonun işidir, seni görevin değildir. Çok nazik ve kibar
söylüyorum ben bunları, bildiridekiler yenilir ve yutulur değildi.
AK Parti 27 Nisan yazılanlara 28 Nisan sabahında cevap verdi.
Millet bize, ’Yürü aslanlarım’ dedi, yüzde 47’ye bizi götürdü”
şeklinde konuştu.
28 Nisan sabahında AK Parti hükümetinin gereken cevabı en güzel
şekilde verdiğini belirten Arınç, Anayasa değişikliği yaparak
cumhurbaşkanını halkın seçmesini sağladıklarını söyledi.
(İHA)