Arınç'la İnternethaber'e özel!
Abone olBülent Arınç'ın medyayla ilişkileri şu sıralar oldukça iyi. Peki ne değişti? Hadi Özışık'ın röportajı:
Kıbrıs ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ABD gezisi, bugün
Türkiye'nin en önemli gündemi. Gazeteler, televizyonlar ve İnternet
siteleri bu konuyla ilgili.
Kıbrıs gündemde madem; TBMM Başkanı Bülent Arınç'ın da bu konuda
söyleyeceği birşeyler vardır muhakkak. Röportaj maksatlı olmayan
buluşmamızda, Kıbrıs veya güncel konuları Arınç'a sormam, danışmanı
Kemal Öztürk'ün pek hoşuna gitmese de, ben gazetecilik açısından
iyi bir iş yaptığımı düşünüyorum.
Kıbrıs'ı konuşmadık sadece...Ali Topuz'un son çıkışını ve
İnternet'i de konuştuk Arınç'la. Daha da konuşacaktık ama zaman
yetmedi.
Önce Kıbrıs... Arınç gelişmelerden memnun:
-Bence gelişmeler olumlu. Şu açıdan.. şimdi Kıbrıs'ta önemli bir
seçim yapıldı. Tarafsız eşit bir seçim yapıldı. Bütün dünyanın
devletleri ve biz de meclisten parlementer arkadaşlarımızı
gönderdik. Seçimin sıhhatine etki edecek bir olumsuzluk yok. Ve
Kıbrıs'taki Türk halkı önemli bir tercihle karşı karşıyaydı. Çok
enteresandır Milletvekili sayısı iki eşit parçaya bölündü. Bana
bunu yorumlarmısınız diye sorduklarında ben şöyle yorumladım. Bu
Kıbrıs Türk halkının takdiridir. Bir uzlaşma bir çözüm mutlaka
oluşacaktır. Ancak bu sorunun çözümünde mutlaka bir uzlaşmaya
ihtiyaç duyulduğunu söyledim. Bence seçim sonunda verilen mesajın
tarifi bu. Başkası başka türlü tarif edebilir. Şimdi hükümet
kuruldu bildiğiniz gibi. Sayın Denktaş'ın oğlunun partisi ile
muhalefetin en önde gelen partisi koalisyon kurdular ve
güvenoylaması aldı. Şimdi bu uzlaşma da bence önemli. Sayın Serdar
Denktaş'ın geçmişteki siyasi tercihi ile bugünkü koalisyondaki
tutumu birbirini tamamlıyor. Bir taraftan Türkiye hükümeti sayın
Başbakan Tayyip Erdoğan'da Türkiye'nin bu konuda atak davranması
gerektiğini, sorunun çözümü noktasında hakikaten bir şeyler
yapılması ve dinamik olunması gerektiğini ifade ediyor. Çünki
sorunun iki toplumla ilgisi olduğu kadar, Türkiye ile Yunanistan'la
da ilgisi var. İngiltere ve Amerika ile de ilgisi var. Ve BM Genel
Sekreteri'nin başlattığı masada kalmış olan planın revize edilmesi
şartı ile bir çözüm olabileceği noktasında da hem dış kamuoyunda
hem de Kıbrıs içerisinde, yani bunu uygun gördüğünü söyleyen
partilere yüzde 50 oy verdi millet. Dolayısı ile Türkiye bir adım
daha ileri gitti. Hem Milli Güvenlik Kurulu toplantısında hemde
daha önce Sayın Cumhurbaşkanı ile yapılan toplantı sırasında neler
olabileceğine ilişkin ana hatları tespit ettiler. Yani Türkiye'nin
şu anki tavrının geçmiş yıllarda rastlanmayan bir canlılık içinde
bir dinamizm içerisinde ve sorunun çözümü noktasında ciddi adımlar
olarak görüyorum. Bunun ver kurtullarla, hainliklerle hiç bir
ilgisi yok. Siyasetçilerin en önemli görevi sorunları çözmektir.
Siyasetçi sorunları konuşan insan değildir. Sorunları konuşursa
küçük siyasetçi olur. Sorunları çözerse gerçek siyasetçi olur.
Burada sorunun nasıl çözülceğine ilişkin yöntemler de, dinamik olmak zaman zaman manevra yapabilmek, zaman zaman yeni planlar sunabilmek, zaman zaman şaşırtıcı şok edici davranışlarda bulunmak ta mümkün. Eğer bir arabulucunun değişmesi istenmişse bu bir adımdır. Sayın Denktaş'ın itirazları elbette dikkate alınabilir.
Müzakerelerin yürütülmesinde Sayın Denktaş'ın bir tarafından hükümet olacaktır. Bir tarafında da Türkiye olacaktır. Yani Türkiye ile Kıbrıs'taki hükümet bu konularda bir antlaşma içindeyse ki durum onu gösteriyor. Sayın Denktaş'ın da bu yeni gelişen durum içerisinde uyumlu olması gerekiyor. bunun karşısında değil bunun yanında, bunu destekleyen, birikimlerinden, tecrübelerinden, Kıbrıs'ta milli bir şahsiyet olmasından kaynaklanan ağırlığını bu yolda kullanmalıdır. Ben böyle olacağını tahmin ediyorum.
Ancak sayın Denktaş'ın beğenmediği tasvip etmediği veya belki bunun zamanı değil şeklindeki itirazları olabilir. Şimdi ABD de bu konuda Davosta yapılan görüşmelerde gerçekten Rum tarafını kontrpiyede bırakan bir davranış içerisine girdi. Yani bu atak davranışlar beklenmiyordu. Bunlar çok cesaretli ve kararlı tutumlar olarak görüldü. Bence dış kamuyunda ibre Türkiye'nin lehine döndü. Hatta bugün gazetelerin yazdıkları doğruysa Birleşik Amerika, Rum tarafına "Türkiye atakta bulundu siz de artık uzlaşması olun, sizde masaya oturun, sizde bu konunun çözümü için görüşün" şeklinde telefon diplomasisine başladı. Biz bu sorunun sadece bir tarafıyız. Diğer tarafta olanların da samimi olması gerekir. Onlarında gayretli olması gerekir. Tezimiz ABD tarafından destekleniyor.
Ben 1 Mayıs 2004'e kadar sorunun çözülmesini bekliyorum ama en
azından ciddi adımlar atarak dünya kamuoyunu eğer buna
inandırabilirsek, bu attığımız adımlar sonuçlanma noktasına
gelirse, bu bile bir kazançtır diye düşünüyorum.
Söz konuşmaktan açılınca, son günlerin flaş ismi Ali
Topuz'u anmadan geçmek olmaz. Bir de Hurşit Tolon Paşa konuşmuştu
hatırlarsanız. TBMM Başkanı Bülent Arınç dikkat tavsiye
ediyor:
Artık Türkiye'nin geldiği noktada bir şeyler söyleyen insanların
sıfatına bakarak, rütbesine bakarak dünya kamuoyu çok fazla
ilgilenmiyor. Hatta Türkiye'deki kamuoyunun bile bu konuda
"A nediyor acaba" diye konuştuğunu ama çok fazla
üzerinde durmadığını biliyorum.
Tabi sorunun çözümü konusunda hükümetle Cumhurbaşkanlı'ğıyla kurumlarla varılmış olan mütabakatların ağız birliğinin bozulmaması gerektiğini her kurumdaki kamu görevlilerinin nerede ne şekilde kime karşı konuşuyorsa konuşsun çok ölçülü olmaları gerektiğini düşünüyorum.
Çünkü Silahlı Kuvvetlerimiz'in çok önemli bir generali nerede
birşeyler söylüyorsa hep daima dikkat etmelidir. Bu sözler isterse
bir kahvede yapılmış olsun isterse Ankara'da herhangi önemli bir
yerde yapılmış olsun mutlaka dikkat edilecektir. Konuşan kişilerin
taşıdıkları sıfata bağlı olarak çok daha ölçülü olması gerekir.
Yoksa hem kendilerin zarar verirler hem de temsil ettikleri
kurumlar bundan zarar görebilir. Bildiğiniz gibi sayın generalin
konuşmasından bir kaç gün sonra Genelkurmay Başkanlığı bir açıklama
yaparak buun düzeltmek ihtiyacı duymuştur.
Peki ya medyanın tavrı? TBMM Başkanı Arınç, medyanın Kıbrıs
konusundaki tavrından da memnun. Arınç'a göre hiçbir şey eskisi
gibi değil:
Peki medyanın Bülent Arınç'la şimdi arası nasıl? Bir dönem sorunluydu çünkü...
-Bunları hepsini aştığımıza inanıyorum. Biz medya ile samimi ilişkiler kurduk. Yani halkımızı gözü kulağı olan olayları kamuoyuna duyuran hakikaten bir nefes borusu gibi. Biz medya ile dürüst ilişkiler kurduk. Şüphesiz onların davranışlarından memnuniyetimiz var.
Ve gündemin en önemli ismi.. Ali Topuz'la ilgili düşünceleri nedir Arınç'ın?
Buna ofsidisyon derler. Bunun için yine kanunun iç tüzükte gösterdiği imkanları kullanmakta fevkalade doğrudur. Ama bu yöntemlerin dışına çıkarak, bağırarak, çağırarak, insanları hedef göstererek, bir takım suçlamalarla korku meydana getirmeye hakkı olmadığını söylüyorum.