Arınçın gözü Köşkte!
Abone olArınç, kendisi ile yapılan Köşk tartışmalarına ilk kez yanıt verdi. Arınç, Köşk'le ilgili bakın neler düşünüyor!
TBMM Başkanı Bülent Arınç, kendisine Cumhurbaşkanlığı teklifi
olması, partisinin ve Genel Başkan'ın hayır dememesi halinde,
bunun, düşünebileceği bir şey olduğunu belirterek, ''Genel Başkanım
'aday olmayacaksın' derse, olmam. Bu siyasi terbiyem gereğidir''
dedi.
Arınç, ''Teke Tek'' programında Fatih Altaylı'nın, 23 Nisan'da
yaptığı konuşma ve ardından yaşanan tartışmalara ilişkin sorularını
yanıtladı. Konuşmasında 15 ana başlığa değindiğini ancak bunlardan
sadece laiklik, Milli Güvenlik Siyaset Belgesi, türban ve
cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ön plana çıkarıldığını belirten
Arınç, konuşmasına yönelik çok sayıda faks, mail, mektup ve telefon
geldiğini söyledi.
Laiklik tanımının 1937'den beri Anayasada yer aldığına işaret eden
Arınç, laiklik konusunun Türkiye ve Avrupa'da da tartışıldığını,
laikliğin batı orijinli olduğunu ifade etti.
Bülent Arınç, Anayasanın 24. maddesinin başlığının ''laikliğin
tarifi'' değil, din ve vicdan hürriyeti olduğunu anımsatarak,
Anayasanın 2. maddesinde Türkiye Cumhuriyeti'nin demokratik, laik
ve sosyal bir hukuk devleti olduğunu vurguladı. Arınç, laikliğin
kelime olarak yer aldığını ancak tarif edilmediğini belirterek, ''O
zaman ikinci maddenin gerekçesine bakmak lazım. Orada, 'hiçbir
zaman dinsizlik anlamına gelmeyen laiklik, her ferdin istediği
inanca, mezhebe sahip olabilmesi, ibadetini yapabilmesi ve dini
inançlarından dolayı diğer vatandaşlardan farklı bir muameleye tabi
kılınmaması anlamına gelir' deniliyor. Laikliğin tanımı denilince
ben bunu
anlıyorum'' diye konuştu.
Anayasanın hiçbir yerinde, ''laiklik şu anlama gelir'' şeklinde bir
madde bulunmadığını kaydeden Arınç, laikliğin, devletin,
Cumhuriyetin bir vasfı olduğunu, insanların laiklik vasfının
olmadığını vurguladı.
-''AKSİ OLURSA...''-
Mecliste, ''Dini kural böyledir, onu herkes için geçerli bir yasa
haline getirelim'' diyen bir kişinin çıkamayacağını, böyle bir
teklifin hiçbir zaman kanunlaşamayacağını belirten Arınç, ''Aksi
olursa, bu Meclisin kapısına kilit vurmamız lazım'' dedi.
TBMM Başkanı Arınç, 1988'de Anavatan Partisi'nin, ''dini inanç
nedeniyle baş örtmenin serbest'' olduğuna yönelik düzenlemesini,
SHP'nin Anayasa Mahkemesi'ne götürdüğünü anımsatarak, mahkemenin,
''dini inanç sebebiyle bir konuda yasama karar veremez, kanun
çıkaramaz'' diyerek, düzenlemeyi iptal ettiğini söyledi. Arınç,
iptal gerekçesinin ''yerden göğe kadar'' haklı olduğunu dile
getirdi.
''Türkiye'ye has bir laiklik uygulamasının Fransa gibi katı bir
laiklik uygulamasına benzememesi lazım'' diyen Arınç, toplumun
değerlerine, kabullerine, vatandaşların inanç ve beklentilerine
bakılması, örf, adet ve geleneklerinin dikkate alınması gerektiğini
vurguladı.
Arınç'ın, ''Devletin tekelinde din ve ibadet anlayışı olmaz, hiçbir
laik düşünce bunu kabul etmez'' sözleri üzerine Altaylı
''Türkiye'de böyle bir anlayış mı var?'' diye sordu. Arınç, bu
soruya ''Bana göre var'' diye karşılık verdi.
Toplumda kamplaşma, çekişme olmaması için ağzına ''türban''
kelimesini almadığını ifade eden Arınç, şöyle konuştu: ''Laiklik
dendiğinde başörtüsü anlaşılırsa, kamu görevlisinin çocuğu acaba
üniversiteye gitmek için hangi dershaneye gitti diye bakılırsa, bu
kamu görevlisi acaba evinde hangi televizyon kanalını daha çok
izliyor denilirse, bu laiklik adına yapılırsa, laikliğin karşıtı
olarak irtica tehlike olarak bunların içerisine alınırsa
sıkıntıdır, yanlıştır. Bu yanlışlıklar toplumsal barışı zedeler,
devleti ile halkı arasında büyük mesafeler açar, huzursuzluk çıkar.
Laikliğe evet dediğimize göre, bu laikliğin uygulamalarının nasıl
olması gerektiğinin tartışılarak iyi bir noktaya gelmemizi
istiyorum.''
-''ÇOCUKLARI AŞAĞILAMA DEMEK''-
9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in, ''Türbanla okula
gitmek isteyen Suudi Arabistan'a gitsin'' sözlerinin anımsatılması
üzerine Arınç, Demirel'in çok konuştuğu zaman bile çok az şey
söyleyebilen biri olduğunu kaydetti. Arınç, ''Sayın Demirel,
bilmiyorsa kayıp, aynı zamanda ayıp... Türkiye'de başörtüsünden
dolayı okumayanlar Arabistan'a değil, Avusturya'ya gidiyorlar.
Böyle demek, o çocukları aşağılamak demek'' diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in Harp Akademesindeki konuşmasına
yönelik açıklamalarının anımsatılması üzerine Arınç, buradaki
liklik tanımlamasını doğru bulmadığını, bunun, ''katı, militan''
bir laiklik tanımlaması olduğunu söyledi. Bir soru üzerine Arınç,
gerçek laiklik tanımında, devletin bir organının dini hizmetlerin
yürütmesini sağlamasının doğru olmadığını
bildirdi.
Diyanet İşleri Başkanlığının konumunun tartışmalı olduğunu ifade
eden Arınç, gerçek bir laik ülkede, Diyanet İşleri Başkanlığının
olamayacağını, olmaması gerektiğini söyledi. Arınç, ''Türkiye,
Diyanet İşleri Başkanlığının mevcudiyetini tartışmalıdır. Gerekirse
bu kurumu kaldırmalıdır. İmamların maaşının verilmesinden,
camilerin bakımına kadar, geçmişte olduğu gibi vakıflar eliyle
sürdürülmelidir. Bir taraftan AB, bir taraftan gerçek laiklik
ölçütleri, bir taraftan devletin tekelinde bir din tartışmaları,
belki bunu özerk bir noktaya getirmekle, laiklik çok daha iyi
Türkiye'de uygulanabilir, dini
hizmetlerin yapılması bakımından...'' dedi.
-CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİ-
TBMM Başkanı Bülent Arınç, cumhurbaşkanlığı seçimine yönelik
sorular üzerine, cumhurbaşkanını seçmenin, parlamentonun görevi
olduğuna işaret ederek, ''2007 Nisanına seçim yapılacak ve bu
parlamento o tarihe kadar devam edecekse, seçilecektir. Bu Meclisin
son gününe kadar meşruiyeti, alacağı kararlar tartışmasızdır. Savaş
kararı bile alır, yetkisini sonuna kadar kullanır, cumhurbaşkanını
da seçer'' dedi.
Seçimlerin 5 yıl değil, hep 4 yılda bir yapıldığına yönelik
söylemlere işaret eden Arınç, milletvekillerinin 5 yıl için
seçildiğini vurguladı. Arınç, ''Maç başladıktan sonra kurallar
değişir mi?'' diye sordu.
Cumhurbaşkanı'nın yetkilerinin bir kısmının korunup, bir kısmının
Başbakan'a verilebileceğini belirten Arınç, Anayasanın 4 sayfasının
Cumhurbaşkanı'nın yetkileriyle dolu olduğunu, ancak sorumluluğunu
bulunmadığını söyledi. Arınç, cumhurbaşkanını halkın seçmesinden
yana olduğunu, bu görüşü savunanların da biraz sesini yükseltmesi
gerektiğini belirtti. Arınç, bunun Anayasa değişikliğine bağlı
olduğunu vurgulayarak, ciddi Anayasa değişikliklerini zaman
geçirmeden yapılması gerektiğini kaydetti.
Kendisine yönelik ''Cumhurbaşkanlığına oynuyor''
değerlendirmelerine
de yanıtlayan Arınç, ''AK Parti'den bir cumhurbaşkanı adayı
çıkacaksa,
bu Meclisin oyunu alacak en az 20 cumhurbaşkanı adayı
bulabilirsiniz''
dedi.
Genel Başkanı'nın ''evet'' dediğine, kendisinin ''hayır''
demeyeceğini, bunun siyaset anlayışı gereği olduğunu anlatan Arınç,
''ne merdiven taşıdığını, ne de hesaplar yaptığını'' söyledi.
Arınç, böyle bir teklif olması, gerçekleşme imkanının bulunması,
partisinin ve Genel Başkan'ın ''hayır'' dememesi halinde,
düşüneceği bir şey olduğunu belirterek,''Cumhurbaşkanlığı seçimi
geldiği gün Genel Başkan'ım 'aday olmayacaksın' derse, olmam. Bu
siyasi terbiyem
gereğidir. Meclisin içinden 50 tane cumhurbaşkanı adayı çıkar''
diye
konuştu.
Arınç, bir başka soru üzerine, DTP'nin legal bir parti olarak
faaliyette bulunduğunu, bu nedenle dikkate almak zorunda
olduklarını, hukukun bunu gerektirdiğini vurguladı.
-''ONUR DUYUYORUM''-
Bir soruya karşılık da Arınç, iyi yetişmiş kişilerin, kendilerin ve
eşlerinin dindar olabileceğini, bir kişinin mevki ve makam
karşılığında ne soyunup, ne giyinebileceğini belirtti. Arınç,
''Eşleri başörtülü olanların ataması yapılacak, diğerlerinin
yapılmayacak düşüncesi varsa, fevkalade yanlış, kötü ve
ayrımcılıktır'' dedi.
''23 Nisan resepsiyonunun sönük geçtiği, komutaların kısa süre
kaldığına'' yönelik haberlere işaret eden Arınç, 4 yıl içinde ne
Cumhurbaşkanı ne de CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın resepsiyona
katıldığını anımsattı. Arınç, komutanların 4 yıldan bu yana
eşleriyle resepsiyona geldiğini anımsatarak, ''Büyük onur
duyuyorum, kuruma saygı gösterdikleri için, saygı göstermemelerini
beklemek abes'' dedi. TBMM Başkanı Bülent Arınç, resepsiyona 1400
kişinin katıldığını, Sezer ve Baykal'ın gelmemesi nedeniyle
resepsiyonun sönük geçtiğini söylemenin, bu 1400 kişiye saygısızlık
olacağını sözlerine ekledi.