Arınç'a ziyaret krize neden oldu
Abone olKonunun çok abartıldığını söyleyen Meclis Başkanı Bülent Arınç net ve kısa konuştu.
TBMM Başkanı Bülent Arınç, bir dışişleri bakanının, (onun yerine
buna, bunun yerine şuna) gitmeyeceğini belirterek, "Dışişleri
Bakanı, Bakan veya bir Meclis Başkanı nereyi arzularsa oraya gider
ve o kişiyle konuşur, görüşür'' dedi. Arınç, Diyanet İşleri Başkanı
Ali Bardakoğlu'nu makamında ziyaret etti. TBMM Başkanı Arınç,
burada, Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül'ün
İsviçre'ye gitmeden önce Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer yerine
kendisini ziyaret etmesinin nedenlerini soran gazeteciyi şöyle
yanıtladı: "Bir kere soru böyle sorulmamalı arkadaşlar. Sizi soru
soran kişi olarak karşıma almadım, ancak bugün bir gazetede yer
alan habere dayanarak bunu bana sorduğunuz için söylüyorum. Bir
Dışişleri Bakanı, onun yerine buna, bunun yerine şuna gitmez.
Dışişleri Bakanı, bakan veya bir Meclis Başkanı nereyi arzularsa
oraya gider ve o kişiyle konuşur ve görüşür. Sayın Dişişleri
Bakanımız gerek Kıbrıs, gerekse Irak ile ilgili konularda genelde
dış politika ile ilgili gelişmelerde sürekli olarak Meclisimizi
bilgilendirmektedir. Bu, bazen Meclis'e bilgi vermekle, genel
görüşmelere katılmakla veya gündemdışı konuşma yapmak olabilir,
bazen de bendenizi acil zamanlarda telefonla arayarak, bazen makama
da gelerek bu bilgileri sunmuş olabilir. Ben bunu çok doğru
buluyorum. İnanıyorum ki Sayın Dışişleri Bakanı da Sayın Başbakan
da her zaman Sayın Cumhurbaşkanı ne zaman emrettilerse gitmekte ve
kendilerine bilgi vermektedirler. Bana gelişini, bir başka yere
gitmeyişini sadece o güne ait bir mesele olarak görmeyin. Sayın
Cumhurbaşkanımız her zaman bu kişileri davet edip kendilerinden
bilgi alma imkanına sahiptir. Bu kişiler de ne zaman uygun
görüyorlarsa Cumhurbaşkanımız'dan izin isteyip bu bilgileri
aktarıyorlardır. Bunu (onun yerine buraya gitti) şeklinde
algılamamak lazım. Bu Sayın Cumhurbaşkanlığı makamına karşı
yakışıksız bir benzetme olur. Ben Meclis Başkanı olarak bir bakanın
bana belli konularda bilgi vermesini fevkalade olumlu görürüm.''
Arınç, bir gazetecinin, ''Türkiye'de ılımlı İslam modeli olamaz.
Türkiye laik bir Cumhuriyet'tir'' şeklindeki tartışmaları nasıl
değerlendirdiğini sorması üzerine de Arınç, şöyle dedi: "Bu konuya
burada girmek istemiyorum. Ilımlı İslam, ılımlı olmayan İslam...
Bunların hepsi söyleyenler için belki bir anlam ifade edebilir. Bu
konularda yeri geldiğinde bildiklerimi ifade ediyorum. Bu konuda
burada söyleyeceğim bir şey olamaz. Çaylarımızı içerken Sayın
Başkan'dan bu konuda özel bilgi almak istiyorum. Bu soruya cevap
vermek istemiyorum.'' Arınç, Hamas Lideri Şeyh Ahmet Yasin'in
öldürülmesiyle ilgili soruyu yanıtlarken de şunları söyledi: "Böyle
bir olay kişisel olarak benim için fevkalade üzüntü vericidir. bu
üzüntümü iki noktada topladım; birisi, Şeyh Ahmet Yasin denilen
kişi hareket kabiliyeti olmayan, yıllardan beri felçli olarak
yaşayan birisi. Hamas örgütü üzerinde nüfuzu, gücü olabilir ama bir
hedef olarak hareket ve eylem kabiliyeti olmayan bir kişinin sabah
namazına gittiği sırada böylesine bombalarla öldürülmüş olması
fevkalade üzüntü vericidir. İkincisi, Ortadoğu yıllardan beri kan
ve göz yaşı içinde. Ortadoğu'da yaşayan halkaların artık sükunete,
barışa ve huzura ihtiyacı var. bunun için yapılabilecek olumlu
işlere biz katkıda bulunmak istiyoruz. Hatta bunun içinde bir kaç
yıl önce yol haritası çalışmaları vardı. Türkiye hükümetleri de bu
yol haritasını desteklemiştir. Terör arkasından başka terörü, kan
arkasından daha büyük kanları, gözyaşları arkasından daha sel
haline gelmiş gözyaşını getiriyor. Biz, bu eylemin barışa hizmet
etmediğini, kaosa yol açtığını, barışı dinamitlediğini,
bombalamaların, gözyaşlarının bundan sonra da artarak devam edeceği
görünüyor. Bu iki sebeple gerçekten üzgünüm. Böyle bir olayın
yaşanmamasını isterdim.'' Bülent Arınç, sorulardan önce yaptığı
açıklamada, Bardakoğlu'nun Diyanet İşleri Başkanlığı'na atanmış
olmasının çok önemli olduğunu ifade ederek, şunları söyledi:
"Böylesine saygın bir kurumun başında bir akademisyenin bulunması
elbette gurur vericidir. Anayasa'nın 136. maddesi, Diyanet İşleri
Başkanlığı'nı tarif ediyor. Özel kanununda belirtilen görevleri
yapmakla yükümlüdür. Anayasal bir kurumdur Diyanet İşleri
Başkanlığı. Kurumlar arasında işbirliğinin olması, kurumlar
arasında iyi bir ahengin bulunması da fevkalade önemlidir.
Dolayısıyla sadece Diyanet İşleri Başkanlığı'nı değil, bütün
demokratik ve Anayasal kurumları, kuruluşları ziyaret etmek,
başkanlarıyla tanışmak, iyi ilişkiler içinde olmak elbette çok
yararlıdır. Bunu diğer bütün kurumlarımız içinde de doğru görüyorum
ve onlarla tanışmakta, işbirliğinde bulunmakta yarar
görüyorum.''