Arınç türban için sabredecek
Abone olParti tabanı ve halktan gelen türban talepleri AK Parti kurmaylarını sıkıştırıyor. Türban konusunda çıkışlarıyla tanınan Meclis Başkanı Bülent Arınç ilginç sözler kullandı.
Meclis Başkanı Bülent Arınç: İdam kalktı DGM'ler kalktı, zamanı
gelince türban yasağı da kalkar. Biz sabırlıyız, bekleriz
* Türban sorununu AKP de çözemedi ve halâ belli bir kesimin
beklentisi olmaya devam ediyor. Sizin "Uzlaşın, Meclis'te çözülsün"
diye bir öneriniz var. Peki bu sadece bir öneri mi, yoksa formülünü
de geliştirdiniz mi?
Yeni TCK'nın bugün (1 Nisan) yürürlüğe girmesi gerekiyordu, değil
mi? Ama bazı yanlışlar, eksikler olduğu söylendi. Buna hukukçular
dahil bazı kurumlar da "evet" dediler. Ve yasama organı bunu derhal
erteledi. Aynı şekilde türban konusunda duyarlılık varsa, Meclis
buna da kayıtsız kalamaz.
* Kayıtsız kalmazsa ne yapar?
Meclis'i harekete geçirecek olan şey milletvekillerinin kanun
teklifleridir, hükümetin kanun tasarılarıdır. Hükümet ya da
milletvekilleri arzu ederse kanuni bir düzenlemeyi bize gönderir,
biz onu komisyonlarımızdan geçiririz, Genel Kurul'umuza getiririz
ve kanunlaştırırız.
* Ya mevcut kanunlar?
Şu anda bir fiili durumla başı örtülü kızlarımızın üniversitede
eğitim görmesine engel olunuyor. Bu fiili durumu hukuki duruma
kıyasladığınız zaman ne Anayasa'da ne kanunlarda böyle bir
yasaklama söz konusu değil. Hatta 2547 sayılı YÖK Kanunu'nun halen
geçerliliğini koruyan ek 17'inci maddesine göre başörtüsüyle
üniversiteye devam etmek suç da değil. Çok enteresan bir şey
söylüyorum. Yani ağızlarının açık kalması lazım.
* Anayasa Mahkemesi'nin 89 ve 91 yılındaki iptal kararları...
(Arınç biraz sinirli sözümü keserek devam ediyor)
Bakın ben bu işi iyi biliyorum. Bu işi iyi bildiğini iddia eden
insanlarla da tartışmaya hazırım. Nerede olurlarsa olsunlar...
Aşağısı, yukarısı dahil... Bir saat anlatırım. Benim hicranımı
açmayın! Anayasa Mahkemesi kararları var deniyor. Anayasa'nın
153'üncü maddesine baktığınız zaman Anayasa Mahkemesi kararlarının
bir kanun koyucu gibi, bir kanun yapmak gibi bir eylem olmadığı
görülür. Buradan hareketle Anayasa Mahkemesi'nin türbanı
yasakladığını iddia edenlere böyle bir yasağı hukuk kuralı haline
gelemeyeceğini hem ben söylüyorum hem de Anayasa'nın kendisi
söylüyor.
* Ama Mahkeme'nin atıfta bulunduğu madde çok hassas: Anayasa'nın
değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez laiklikle
ilgili 2'inci maddesi gerekçe gösteriliyor. Yasama olarak bunu
nasıl aşabilirsiniz?
Hiç önemli değil. Yorum yaparak bir genel kuralı, bir özel hadiseye
uygulama dünyanın hiçbir yerinde görülmemiştir. Zaten Anayasa
Mahkemesi'nin bu iddia edilen kararlarının hiçbirisinin netice ve
hüküm kısmında bir bayanın başı örtülü olarak üniversitede eğitim
göremeyeceğine dair bir cümle yoktur. Kaldı ki Anayasa
Mahkemesi'nin kararları da zaman içinde değişebilir. Geçenlerde
Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun bir konu hakkında iki farklı karar
almasına "Aa ne kadar güzel oldu" diyenlerin Anayasa Mahkemesi
kararlarının değişmezliğini savunmaları çok garip olur doğrusu.
* Anayasa Mahkemesi'nden bir engelle karşılaşmayacaksa o zaman
hükümet düzenleme yapmak için neyi bekliyor?
Bu konunun biraz evvel örnek verdiğim TCK'nın ertelenmesi kadar
kolay olmadığını söylemeliyim. O kolaydı. Bir önerge geldi, çıktı
gitti. Ancak, başörtüsü veya türbanla ilgili toplumda bir çatışma
var. Bu çatışmanın tarafları belli. Böyle bir çatışma yıllardan
beri devam ediyor ve çok keskin-leşmiş. Dolayısıyla yasama, bir
yasa yapacaksa toplumdaki bu çatışmanın yumuşamasını bekler. Yani
yeni bir beyaz sayfa açılması gerekiyor. Yoksa bu işler çoğunlukla
yapılacak idiyse, bugün iktidarın çoğunluğu on defa yeterli olurdu.
Hükümet de bu görüşte olmalı ki henüz bir tasarıyla gelmedi.
Dolayısıyla bu hakka sahip olanlar zamanı geldiğinde Meclis'te
böyle bir yasama yapacaklardır.
* Peki size göre zamanı ne zaman gelecek?
Zamanı ben bilmiyorum. Ama zamanının geleceğine inanıyorum. Biz
sabırlıyız, biraz daha bekleyeceğiz.
* Sorunun çözümünde adres olarak Meclis'i gösterdiğinize göre
CHP'den de bir beklentiniz var mı?
10 yıldan bu yana bu konuda anketler yapılıyor. Evde oturanından
entelektüeline kadar herkese soruluyor. Anketlerin sonucu
değişmiyor: En az yüzde 75'lik bir kesim "Üniversitelerde türban
serbest bırakılmalı" diyor. Şimdi bunu gören bir siyasetçinin bu
işte bireysel haklardan yana olması lazım. Bu CHP'dir, DYP'dir fark
etmez.
* Yani toplumda çoktan bir uzlaşma sağlandı mı diyorsunuz?
Toplumda hiçbir sıkıntı yok. Hatta şu kadarını söyleyeyim.
Kulaklarına kar suyu kaçırmak istemem ama, bazı üniversitelerimizde
şu anda böyle bir sorun da yok. Yani YÖK Başkanı'nın geçmişte ve
bugün çıkıp da ısrarla, "Bütün üniversitelerde bu yasak
uygulanıyor" demesi bir yerlerden geçerken ıslık çalmaya
benziyor.
* Erkan Mumcu YÖK'ün kaldırılmasını, Başbakan peruk, Bayan Gürtuna
şapka takılmasını, Kamu Reformu Yasa Tasarısı kamusal alan
tarifinin değiştirilmesini öneriyor. Belki sizin ağzınızdan da
başka bir formül duyabiliriz...
Ben şimdi ortadayım. Hükümet ya da milletvekillerinden bir şey
gelirse biz bunu değerlendiririz. Kendi formülümü ise biraz daha
sonra söylerim. Ama bu sorunu göz ardı edenler toplumda kabul
görmezler. Bunu yok farz edenler kafalarını kuma sokmuş
insanlardır. Pırıl pırıl gençlerimizin eğitimden uzak tutulmaları
bir haksızlık. Bu sorunu kendi evinde, ailesinde yaşamış bir insan
olarak da değil; toplumdaki bayanları, başı açık-başı kapalı olarak
kategorize etmenin edepsizlik olduğuna inanıyorum. Başı açık olan
bir hanımefendiyle, kendi iradesiyle başını kapatmış bir bayan
arasında hiçbir zaman fark görmüyorum. Ve biz buna samimiyetle
inanıyoruz.
* Bu konuda ne dediğine bakılan iki yer var; biri Çankaya, diğeri
Genelkurmay Başkanlığı. Siz de bu ülkenin Meclis Başkanısınız. Ara
yol bulunmasmda rol oynamayı düşünür müsünüz?
Ben fikirlerimi söylerim. Her yerde de söylerim.
* Söylediniz mi peki?
Söyledim tabii. Herkes benim önü arkası düz bir adam olduğumu
bilir. Birtakım olaylar tabu haline getiriliyor ama ben doğru
bildiğimi söylerim.
* Yani türban konusunda uzlaşmayı sağlayan devlet adamı misyonunu
kendinizde görüyor musunuz?
Hanımefendi, ben Meclis Başkanıyım. Böyle bir konuda benim kendi
düşüncelerimi ifade etmem gerekirse, düşüncelerim böyledir. Bu
toplumda benim parlamentoda bulunduğum süre 10 yıl oldu. Ben aynı
zamanda bir Türk milliyetçisiyim. İdam cezası kaldırılsın dendiği
zaman buna tepki gösterenler oldu. Ben de tepki gösterdim. Bir
yanda Öcalan'ın durduğu bir ortamda idam cezası kalktı. Kim yaptı
bunu? Yasama organı. Peki o gün "idam cezası kalkamaz, bunlar vatan
hainidir" diyenler nerede kaldı? Hani DGM'ler olmazsa cumhuriyet
tehlikeye girer, rejim çöker, terör azardı? Bugün konuşan var mı?
Benim verdiğim misal bunlar kadar ekstrem bile değil.
* Türban konusundaki bu ısrar AB yolunda bir sorun yaratmaz mı?
Özellikle Fransa'nın kamusal alandaki türbana olan tepkisini
biliyoruz, bunu göze alabilir misiniz?
Laiklik konusunu da az çok bilirim hanımefendi. Üniversitelerde
türbanın serbest bırakılması zaten kendi üniversitelerinde türbanı
özgür bırakan Avrupa'da "Aaa" diye hayretle karşılanmaz. Ve bu
Türkiye aleyhine de bir karar olarak görülmez.
* AİHM'in türbanı laikliğe aykırı bulan kararı önemli değil mi?
AİHM'in o kararı bizim Anayasa Mahkemesi'nin zaman zaman sonucu
itibarıyla birbirine benzeyen kararlarından bir tanesidir. Zaten o
kararlara bakarak, bir ülkenin yasama organları da "Ha orası öyle
mi, ben de öyle yapayım" demez. Toplumunun isteklerini kendine özgü
bir düzenlemeyle yapar. Biz de Türkiye olarak bunu yapmaya
muktediriz.
Vatan