Arınç o subayın ne yaptığını anlattı
Abone olKamuoyu krokinin yutulmaya çalışıldığını biliyordu. Durum biraz daha faklıymış. O gece neler yaşandığını Arınç anlattı.
Suikast iddialarını 'safsata' olarak gören
muhalefeti omurgasızlıkla suçlayan Bülent Arınç olayla ilgili
emniyetin kendisine aktardığı bilgileri kamuoyu ile paylaştı.
Arınç zanlılardan birisini evinin krokisinin bulunduğu kağıdı pet şişeye atarken yakalandığını belirterek, ilk üst aramada bir tanesinin üzerinde sarı basın kartı çıktığını aktardı..
Genelkurmay'dan bilgi istemediğini söyleyen Arınç, karargahtan yapılan açıklamayı olumlu ancak yetersiz bulduğunu dile getirdi.
Arınç, Televizyon Yayıncıları Derneği yönetim kurulu üyeleri ve sektör temsilcileriyle Ihlamur Kasrı'nda yaptığı toplantının ardından basın mensuplarına açıklamalarda bulundu.
OLAYIN MAĞDURU BEN OLARAK GÖRÜNÜYORUM
Basın
önünde ben bu konuyu konuşmadım. Olayın mağduru ben olarak
görünüyorum. İlk tespitlere göre savcılık tarafından olaya el
konulduğu ve adli tahkikat başladığı için özellikle bu konuda
konuşmamaya dikkat ettim.
Ama olayla ilgili gazetelerde pek çok şey yazılıyor. Ben de bana
aksettirilen bilgileri paylaşmıştım bazı gazetecilere. Genelkurmay
da bir bildiri ile kamuoyuna açıklama yaptı.
İHBAR SAAT 14.30'DA GELMİŞ
Emniyet Müdürünün anlattığına göre olay şöyle cereyan etmiş.
Sanıyorum Cumartesi günü saat 14.30 sıralarında emniyetin
telefonuna bir ihbar yapılmış. Bu ihbarda iki sivil aracın benim
konutumun civarında sürekli dolaştığı, içindeki şahısların bir
eylemde bulunabilecekleri ve bu konuda bir tertibat alınması
istenmiş.
BİRN TANESİNİ BENİM SOKAĞIMDAN DAHA GENİŞ OLAN BİR ÜST
SOKAKTA PARK ETMİŞ DURUMDA GÖRMÜŞLER
Tabii emniyete bu tür ihbarlar zaman zaman geliyordur ama olayı
önemli bulmuşlar. İsmim geçiyor olunca terörle mücadele ekipleri
binanın yakınında bu araçları aramaya başlamış. Bir tanesini benim
sokağımdan daha geniş olan bir üst sokakta park etmiş durumda
görmüşler ve beklemeye başlamışlar. 'Nasıl olsa gelecekler ve
araçla ilgilenecekler' diye...
SUBAY OLDUĞUNU İFADE ETMİŞLER
Daha sonra bir araçla iki kişi gelmiş ve bu araca yöneldikleri
sırada polis duruma hakim olmuş. İlk konuşmalarında kendilerinin
subay olduğunu ifade etmişler. Sonra zapta isimleri geçmiş.
İsimlerini verecek durumda değilim.
ARAÇLAR KİME AİT?
Birinin albay, birinin binbaşı olduğu emniyetin saptamasıyla tespit
edilmiş. Tam hatırlamıyorum ama araçlardan birisinin Genelkurmay
Başkanlığı veya Kara Kuvvetleri Komutanlığına ait olduğu, bir
diğerinin de bir rent a car firmasından kiralanmış araç olduğunu
tespit etmişler.
SAVCIYA HABER VERİLMİŞ
Kişiler asker olunca savcıya haber verilmiş, savcı da 'Merkez
Komutanlığından görevlilerin gelmesi gerekir' diye düşünmüş ve
oradan sanıyorum bir albay, yarbay bir kaç kişi daha gelmişler.
Onlar da araçların başında bu işlerin başında bulunmuşlar. Yani
usul ve hukuk bakımından bir eksiği olmamış.
PET ŞİŞENİN KAPAĞINI AÇMIŞ
Sanıyorum en çok tartışma konusu olan şey, bizim evimizin bir
kağıda yazılı olarak ellerine geçmesi. Bunlardan birisi araçların
başındayken su içmek istemiş. Bir pet şişe getirilmiş, pet şişenin
kapağını açmış, fark ettirmeden yere mi düşürmüş, cebine mi sokmuş,
bir hareketlilik görmüşler ve sonra 'Elini çıkart ve onu ver'
denilmiş.
APARTMANIN İSMİ YAZILIYMIŞ
O da alelacele elinden çıkardığını ağzına götürmek ve su içmek
isterken, bana söylenen bu, polisler tarafından eli tutulmuş ve
elindeki kağıt alınmış. Bu kağıtta da bizim sokağımızın numarası ve
apartmanımızın ismi yazılıymış. Bunlar üst arama tutanağında
dercedilmiş.
Araçların içinde arama yapılmış. Bilebildiğim kadarıyla kanunsuz
sayılabilecek, dikkat çekilebilecek bir nesne bulunamamış. Sonra
götürülmüşler mi, yoksa direkt evlere mi gidilmiş. Lojmanlarında
arama yapılmış. Lojman aramalarında hem askeri, hem sivil savcı
hazır bulunmuş.
Sanıyorum, 1 civarında başlayıp, 5'te bitirmişler. Sonra da ne
buldularsa savcılığa teslim etmişler ve emniyetin işi bitmiş. Bu
safhadan sonrasını bir gram dahi olsa bilme imkanım yok. Bunlar bir
şekilde basın tarafından da istihbarat edinilmiş ki, gazetelerde
yazılıp, çizilmeye başlandı.''
''SERBEST BIRAKMAK, BIRAKMAMAK ADLİYENİN
İŞİDİR''
Arınç, ''Başkalarının da isimleri çıkmış, krokileri çıkmış,
defterler, kitaplar alınmış'' şeklinde haberler bulunduğunu, ancak
bunları bilmediğini ifade ederek, ''Bu incelemeler sırasında ele
geçirilen ve incelemeyle içinde birtakım tespitler yapılan şey
varsa onu ancak savcılık biliyordur. Benim doğrusu fazla bilgim
yok'' dedi.
''Burada bana ait olan ne olabilir?'' diye düşündüğünü anlatan
Arınç, şöyle konuştu:
SARI BASIN KARTI ÇIKMIŞ
''Evimizin yakınında araçlar, plaka numaralarıyla beraber ihbarda
söylenen araçlar... Kişiler, askeri kişiler... Seferberlik bilmem
ne başkanlığında çalışıyor görünüyor, ama Özel Kuvvetler
Komutanlığına giriş belgeleri olduğu ifade edilmiş ve ilk üst
aramasında da bir tanesinin bir dergi adına sarı basın kartı
taşıdığına ilişkin bir kart veya kartvizit varmış. Şimdi olay
budur. Daha sonra bu kişilerin serbest bırakıldığı vesaire
olabilir. Yani bu adliyenin işidir, serbest bırakmak, bırakmamak...
Bu konularla fazla ilgili değiliz.''
Herkesin merak ettiği "Neden burada ve neden bizim evimizin etrafında" sorusuna Genelkurmay açıklamasıyla bir cevap verildi. Ben bu konuya girmek istemiyorum. Ama Başbakan Yardımcısı olarak bu tahkikat en iyi şekilde sonuçlansın. Ve huzur içinde yaşayabileceğimize inanalım.
SUİKAST ÇOK İLERİ İDDİA
Haberler ilk günden itibaren suikast hazırlığı şeklinde verildi. Bu insanları tedirgin etti. Bu çok ileri bir iddia. ama sonuçta bu olay nedir, suikast mı, istihbarat çalışması mı?
NEDEN 4 GÜN SONRA
Ben yorum yapmayacağım. Aldığım bilgileri aktarıyorum. Genelkurmay neden 4 gün sonra açıklama yapmıştır gibi soruya yorum yapmak istemiyorum.
HASRETLE BEKLİYORUM
Bunlar ortaya çıkacak. Biz siyaset yapıyoruz ve zor süreçlerden çok geçtik. Ben Türkiye'nin en güzide kurumu olan TSK içinde böyle bir yanlışı yapabilecek kişilerin olmadığına inanıyorum. Ama bunu bir adli tahkikat sonucunda vereceğime de inanıyorum ve o günü de de bir an evvel hasretle bekliyorum, Henüz bu safhada suç duyurusunda bulunmayı düşünmüyorum. MGK'ya götüreceğimi söylemedim.
MUHALEFETTEN UTANIYORUM
Bir defa bunları bir siyasetçinin ağzından çıkmasından utanç duyuyorum. Bu mizah konusu bir olay değildir. Ama hayatları tamamen mizah konusu üzerine olan insanların, omurgasızların söyleyeceği de budur.
SAFSATA DİYEN CHP'Lİ ŞAHİN MENGÜ'YE SERT ÇIKTI
Buna safsata diyen milletvekilinin tek işi Genel Başkanının talimatıyla Silivri'deki Ergenekon duruşmalarını takip etmekle görevlidir. Silivri duruşmalarından vakit bulduğunda Meclis'e gelerek böyle açıklamalar yapıyor.
KILIÇDAROĞLU'NUN MASKESİ DÜŞTÜ
Diğeri ise kamuoyuna dürüstlük abidesi olarak tanıtılmaya çalışılan ama son olaylarda bu maskesi ve makyajı düşen bir kişi. Bunlar bu tür olaylara kendi boyları kadar bakıyorlar.
AİLEMDE TEDİRGİNLİK OLDU
Tedirgin misiniz sorusuna “Ailemde tedirginlik oldu. Zaten bu tür olayların amacı aileyi hedef almaktır” cevabını veren Arınç “Güvenliğimde artış oldu. Üç polis vardı dört oldu” diye konuştu.
AÇIKLAMAYI YAKIN GÖZLÜKLE OKUDUM
Arınç, Genelkurmay açıklamasını nasıl okudunuz sorusuna ise “Yakın gözlüğümle okudum” cevabını verdi. Tevil yoluyla ikrar açıklamanızla ne kastettiniz? Sorusuna ise şöyle karşılık verdi:
“Bir kişiye suç isnat edildiğinde yapmadım derse ret etmektir. Yaptım derse ikrardır yani itiraf. Eğer, bu suçu işledim ama başka amaçla yaptım derse tevil yoluyla ikrardır.”