Arınç: Kürtler de gelirse Türkiye için yıkım olur!
Abone olOlay TV'de canlı yayında konuşan Bülent Arınç, Kobane'den gelen mülteci akını için çok tartışılacak ifadeler kullandı: Kürtler de gelirse Türkiye için yıkım olur!
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, "Suriye'deki
yönetimin, halkına karşı zulmetmesini her zaman eleştirdik ama
oradan kaçıp da hayatını kurtaran insanlara da kucak açtık. Şimdi
aynı şekilde bir akım, Suriye kuzeyinden başlayarak Türkiye'ye
Kürtleri de getirecek olursa bu, Türkiye için maddi manevi açıdan
bir yıkım olabilir" dedi.
IŞİD KONUSUNDA BİR EKSİĞİMİZ
YOK!
Bursa'da, Olay TV'de canlı yayınlanan bir programa katılan
Arınç, Irak Şam İslam Devletinin (IŞİD), süreç içinde güçlenen, çok
acımasız, bazen topluca insanları öldürerek büyük cinayetler
işleyen bir terör örgütü olduğunu söyledi.
Türkiye'nin, bir yıl önce Bakanlar Kurulu kararnamesiyle Birleşmiş
Milletler Güvenlik Konseyi kararlarına uygun şekilde bu tür
oluşumları "terör örgütü" ilan ettiğini, bu ve benzer örgütlerin de
mal varlıklarının dondurulması, ülkeye giriş çıkışlarının
yasaklanması gibi tedbirleri aldıklarını anlatan Arınç, bu konuda
ülkenin bir eksiği bulunmadığını vurguladı.
Konunun Türkiye'yi daha çok ilgilendiren yönünün, Suriye'de yaşanan
kaos ve Maliki yönetimindeki Irak'ın neredeyse parçalanma ve
bölünmeye gitmesi olduğunu dile getiren Arınç, IŞİD'in Musul'daki
ilerleyişini hatırlattı. Arınç, şöyle devam etti:
HABERLER YÜZÜNDEN REHİNELERİN YERİ
DEĞİŞTİRİLDİ
"O sırada tahliye edilmemiş bulunan konsolosluk görevlilerimiz de
bayrağımızı indirmeden onların bir şekilde rehinesi durumuna düştü.
'Alıkonmak' da diyebiliriz, 'rehine' de diyebiliriz ama 3 ay doldu.
Yani 3 aydan beri... 49 kişidir bunlar. 3'ü yerel ihtiyaçlar için
kullanılan o bölgenin insanlarıdır. Türkiye'den giden veya Türkiye
Cumhuriyeti'nin vatandaşı olan 46 yurttaşımızdır. İçlerinde bayan
da çocuk da var. Onların her haliyle ilgileniyoruz. Kaldıkları yeri
biliyoruz, irtibatımız bir şekilde devam ediyor fakat birinin bile
burnunun kanamasını istemediğimiz için hassasiyet gösteriyoruz ve
bir şekilde onları oradan çekip kurtarmak ve yurda dönmelerini arzu
ediyoruz. Bunun ne kadar zor olduğunu az çok tahmin edebilir
insanlar. Bursa'dan da birkaç tanesinin yakını var. Geldiğim zaman
onlarla da görüştüm. Türkiye'nin her yerinden de arayanlara,
Dışişleri Bakanlığı Müsteşarımız, bizler, ilgili arkadaşlarımız
zaman zaman bilgi veriyor ama şu anda sağlıklarının iyi olduğunu,
güvenli bir yerde bulunduklarını ama maalesef hala IŞİD kontrolünde
ve onların denetimi altında olduklarını bilmemiz lazım. Onları her
gün konuşarak, onların bulunduğu durumu daha trajik bir şekilde
anlatarak, onlar hakkında yaptığımız çalışmaları sonuçsuz bırakacak
birtakım hareketlerden kaçınmamız lazım. En basitini söyleyeyim;
ilk zamanlarda bulundukları yerlerin fotoğrafı çekilip bir şekilde
internete konulduğu veya haber ajansları geçtiğinde, yerleri
değiştirildi. Yer değiştirmeler oldukça bizim birtakım
çalışmalarımız veya planlarımız maalesef suya düşüyor ve Allah
korusun bu insanların neler yapabileceklerini de en azından
yaptıkları işlerden anlayabiliyoruz. Oradaki tüm yurttaşlarımızın
inşallah bir gün ve çok da belki yakında, çünkü böyle bir beklenti
içindeyiz, kurtulacaklarını, ana vatana döneceklerini, yakınlarıyla
kucaklaşacaklarını da ümit ediyoruz."
"BİZ TÜRK MİLLETİYİZ, HAMİYETLİ
İNSANLARIZ"
Arınç, IŞİD'in o bölgede Erbil'e kadar gidebilecek yürüyüşünün,
Peşmerge güçleri ile ABD hava unsurları tarafından engellendiğini
aktardı. Bu engellemeyle Kuzey Irak'ın biraz daha güvenli hale
geldiğini bildiren Arınç, şunları kaydetti:
"Kerkük'ü de ele geçirebilecek, Selahaddin'i de ele geçirebilecek
hatta bir koldan Bağdat'a, bir koldan da Erbil'e yürüyebilecek bir
çalışmanın içindeydiler. Tabii Suriye'ye tekrar döndüler,
Suriye'de, Kobani denilen, Kürt yönetimi ayrı ayrı kanton bölgeleri
kurdu kendilerine göre, kantonlara da yönetici atadı. Ne kadar
ciddi bir tedbir, o ayrı bir konu. Şimdi, o Kobani yakınlarındaki
Telabyad ve diğer bazı kasabaların üzerine yürüdü IŞİD birkaç
günden beri ve bu yürüyüşte de aynen Musul'da olduğu gibi Irak
askerlerinin bırakıp gitmesi gibi burada PYD'nin veya YPG'nin
silahlı güçlerinin bir şekilde IŞİD'in önünden kaçtıklarını ve
oralarda bir boşluk meydana getirdiklerini biliyoruz. Bize,
özellikle Suruç ve yanındaki ilçe ve köylerimiz, çok yakın
sınırlar. Suriye'yle sınırımız, benimle sizin aranız kadar, oradan
öksürüyorsunuz, ben buradan duyuyorum. Hatta zaman zaman atılan
bombaların veya mermilerin de bizim tarafımıza düştüğünü, insan
kaybına da yol açtığını biliyoruz.
SURİYE KÜRTLERİ GELİRSE TÜRKİYE İÇİN
YIKIM OLUR!
Hükümet olarak düşüncemiz; Suriye'de yaşanan olaylar sebebiyle
Türkiye'ye gelen bu kadar insan var. Bu kadar insana maddi olarak
her şeyi veriyoruz çünkü onlar ölüm korkusuyla Türkiye'ye sığındı.
Suriye'deki yönetimin, halkına karşı zulmetmesini her zaman
eleştirdik ama oradan kaçıp da hayatını kurtaran insanlara da kucak
açtık. Şimdi aynı şekilde bir akım, Suriye kuzeyinden başlayarak
Türkiye'ye Kürtleri de getirecek olursa bu, Türkiye için maddi
manevi açıdan bir yıkım olabilir. Dolayısıyla mümkün olduğu kadar
kendi topraklarında onları güvenli haline getirmemiz lazım. İnsani
yardımı yapalım, gıda yardımı yapalım vesaire yapalım. Çünkü bunu
yapmaya mecburuz. Biz Türk milletiyiz, hamiyetli insanlarız. Aman
dileyene, bizden yardım isteyene, 'Beni kurtar' diyene kucağımızı,
elimizi, kolumuzu açmak zorundayız. Bunu tarihin her döneminde Türk
milleti yapmış."
HALEPÇE KATLİAMI
Başbakan Yardımcısı Arınç, 23 yıl önce Turgut Özal döneminde
Halepçe katliamında binlerce insanın sınırdan Türkiye'ye girdiğini,
milletin 500 bin civarında kişiyle ekmeğini paylaştığını
anımsattı.
Türkiye'nin güvenli bir yer olduğuna işaret eden Arınç,
şöyle konuştu:
"Türkiye'de rahat edeceklerini bilirler, kendilerinin
ağırlanacaklarını bilirler. Siyaseten de bize karşı çıkarlar zaman
zaman ama 'aman' dediklerinde de Türkiye'den başkası akıllarına
gelmez. Şimdi buralarda tabii top sesleri yaklaştı. IŞİD, binleri
önüne katıp kovalamaya başladı. Yani bize gelen haberlere göre 1-2
kilometre kadar kalmış aralarındaki mesafe. Gelecekler sınıra
kadar, bunları katledecekler, yok edecekler. Sabah onu haber
aldığımızda dünkü gelişmelere göre bir plan yapmıştık zaten. Bu
plan gereğince İçişleri Bakanımıza ve Numan Bey'e, 'En azından bu 4
bin kişiyi sınırdan içeri alalım, hayat memat meselesi, daha
sonrakiler için A, B, C planlarımızı düşünürüz' dedim. Onlar Sayın
Başbakanımızla da görüşmüş. O da zaten beyanatta bulundu; 'Kapımıza
gelenin kökenine, dinine, inancına bakmayız. Hayat memat meselesi
olan ve bizden yardım dileyen herkese kucağımızı, gönlümüzü açarız'
dedi. Nitekim alındılar. O trajik manzaraları hepimiz gördük.
Ağlayan kadınlar, feryat eden çocuklar, annelerin, ninelerin
sırtlarda taşınması, can havliyle bir kısmı araçlarıyla bir kısmı
da araçsız bir şekilde sınırlarımızdan içeri girdiler. AFAD
yönetimimiz onlar için bir hazırlık yapmıştı. O hazırlık gereğince
sağlık hizmetlerimiz bir taraftan, yeme içme, barınma hizmetleri
bir taraftan götürülüyor. Belki oradan alınıp başka bölgelere de
taşınabilirler."
"Tampon bölgeler, uçuşa yasak bölgeler..."Hükümetin, gelişmelere
bağlı olarak bir planı bulunduğunu aktaran Arınç, IŞİD'in Telabyad
civarına kadar girdiğini belirtti.
Bu örgütün girdiği yerlerde yaşayanların ya kaçtığını ya da canını
kurtarmaya çalıştığını söyleyen Arınç, "Büyük bir korku var. Bu
korku sadece psikolojik değil çünkü ellerinde modern silahlar var.
Yani havan toplarından uçaksavarlara, ağır makineli tüfeklere
kadar, son model gıcır gıcır arabaların içine monte edilmiş tüm
silahlarıyla maddi bir korku da veriyorlar" değerlendirmesinde
bulundu.
Arınç, Irak Ordusunun ise perişan durumda olduğuna değinerek,
hükümet değişikliğinin ardından ülkenin toparlanmaya çalıştığını
bildirdi. Batılı bazı ülkelerin, Irak Hükümetine ve Peşmergeye
silah yardımı yapabileceğini, onların unsurlarını silahlandırıp
eğitimler vererek IŞİD'e karşı destekleyebileceğini anlatan Arınç,
şunları kaydetti:
"İç güvenlik güçleriyle koordineli hazırladığımız, bir taraftan
istihbaratımızı taşıyan, bir taraftan da Türkiye'ye zarar vermemek
üzerine yapılabilecek her türlü planımız var. Bugün mesela çok
kolay bir biçimde, kısa bir koordinasyonla bunun kararı verildi.
Kolay bir karar değil. Çünkü eğer sınırlar tamamen açılacak olursa
ve bu korkuyla arkadan binlerce insan gelecek olursa, bunun
sayısını bugünden biz tahmin edebiliyoruz, bu korkunç bir rakam. O
yüzden bugün konuşulan tampon bölgeler, uçuşa yasak bölgeler,
şunlar bunlar olabilirliği konusunda hepsi bir planın içerisinde.
Çok şükür çalışkan, başarılı, idareci ve güçlü bir hükümetimiz,
ordumuz var. Bunları yapabilecek noktadayız."