Arınç hem BDP'ye hem Gandi'ye çattı!
Abone olMeclis’i boykot ederek grup toplantılarını Diyarbakır’da yapan BDP’nin suç işlediğini söyleyen Arınç, Kılıçdaroğlu'na da yüklendi
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Meclis’i boykot ederek
grup toplantılarını Diyarbakır’da yapan BDP’nin suç işlediğini
söyledi.
Bülent Arınç, “Ankara’dan uzak kalınca siyasetten uzak
kaldılar. Siyasetten uzak kalınca şiddete bulaştılar”
dedi. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Srebrenitsa Katliamı’nın
anma törenlerine katılmak için dün sabah saatlerinde Bosna Hersek’e
giderken, Bugün gazetesinden Adem Yavuz Arslan’ın sorularını
yanıtladı. Ankara’da AK Parti ile CHP’lilerin görüşmelerinin
ardından çözülen yemin krizinin öncesinde iç siyasete dönük
değerlendirmelerde bulunan Arınç, “CHP gelip yemin edecek gibi ama
BDP hâlâ boykotta ısrarlı. Bu boykot nasıl aşılacak ya da sizce ne
zaman BDP Meclis’e gelecek” sorusu üzerine şunları söyledi:
PARTİYE ZARAR VERİYOR: “Yemin etmeyen iki parti
var. BDP de Diyarbakır’dan Ankara’ya gelmeye başladı. Ant içmeme
konusundaki tavırları ne siyasetenehukukane Anayasa’ya ne de
Parlamento’nun geleneklerine uyuyor. CHP yaptığı hatanın farkına
vardı. Bir bahane ile Meclis’e girme ve onurlu bir dönüşle göreve
başlamak istiyor. Bütün bu görüşmeler ortamı yumuşatma ve CHP’nin
gönlünü yapmaya yönelik. Bugün olmasa bile ilk fırsatta ant
içecektir. Her gün onların aleyhine işliyor, kendi vekilleri,
teşkilatları böyle bir partinin Meclis’e girerek yok sayılmaları
siyasi anlamda onlara büyük zarar veriyor.” BDP’nin tavrını bir
süre daha devam ettireceğini söyleyen Arınç sözlerini şöyle
sürdürdü:
KENDİLERİNİ ALDATIYORLAR
1 Ekim’de yeni yasama dönemi başlayacak. En azından ekime kadar
sürdürmeyi düşünebilirler. Ama ‘Bizi denklem dışı bıraktınız’
sözleri biran önce Meclis’e gelmeyi arzu ettiklerini gösteriyor.
Halbuki onlar Diyarbakır’dan veya başka şehirden Ankara’ya sert
mesajlar veriyor, şiddet dilini kullanmak, sokakları
hareketlendirmek tehditlerine, şantajlarına devam etme ihtiyacı
duydular. Ankara’dan uzak kalınca siyasetten uzak kaldılar.
Siyasetten uzak kalınca şiddete daha çok bulaştılar. BDP
şiddetle, terörle varlığını duyurma ihtiyacı hissediyor. Biz
elbette onlarında milletin oylarıyla seçilmiş vekiller olarak
TBMMde olmalarını isteriz. Bir partinin grup toplantısını
Diyarbakır’da yapacağım demesi anayasal suçtur. Grup
toplantısı yerine başka bir yerde milletvekilleri toplayarak
yapacakları toplantı sadece bir sohbet, konferans, çay içme
toplantısı olur, kendilerini aldatmasınlar. Bugün her istediklerini
söylüyorlar, her tehdidi savuruyorlar, kişilere yönelik alçaltıcı
konuşmalar yapıyor ama bunlar BDP’ye itibar kaybettirir. Bence
gelecek, ant içecek ve şiddet dilinden uzaklaşacaklardır.”
KILIÇDAROĞLU NE YAPTIĞINI BİLMİYOR: Mesele
haklarında mahkumiyet kararı bulunmayan milletvekillerinin, tahliye
edilip yemin etmeleri ise onları tahliye edecek makam yargıdır.
Yargıya da 138. madde gereğince hiçbir kurum talimat veremez.
Esasen genel düzenleme mevcut yasalarda var. Ona rağmen
milletvekili seçildiği takdirde sen tahliye edilmeye mecbursun diye
düzenleme yapılabilir ama Anayasa Mahkemesi de eşitlik ilkesine
aykırı diye iptal edilebilir. Kılıçdaroğlu ‘Teklifimiz
hazır. Oktay Ekşi ile Meclis’e vereceğiz’ dedi. Biz de güldük.
Böyle olmayacağını biliyorduk. Sorunca ‘Vazgeçtik onlar versin’
dedi. Kılıçdaroğlu ne yaptığını bilmiyor, CHP’de de kafalar
karışık.”
ÇOK KOMPLİKE BİR OLAY: Biz Meclis’te Tahkim Kurulu
kararlarının geçerli olduğuna dair Anayasa değişikliği yaptık.
Tahkim kararları kesindir. Bunu da bizden UEFA istedi. Bu konuda
kurulun karar vermesi lazım. Türkiye’de en çok taraftarı olan
kulübün başkanı, Fenerbahçe ile özdeş haline gelmiş insan ama iddia
edilen konular da sporda olmaması gereken konular. İşin içine
futbolcuların, menajerlerin, kulüp başkanlarının girmesi komplike
olay. Çok yönlü bir dava. Yargı sürecinin süratli birşekilde
sonuçlanmasını isteriz. Türkiye’de kimsenin suç işleme imtiyazı
yok. Bazı kişilerin tutuklanması ve bu işlere konu edilmesi dikkat
çekiyor ama gerçek hukuk devletinde olması gereken şeylerden diye
düşünüyorum. Dünya bunu yaptı.
YAŞ’TA KRİZ ÇIKMAYACAK: Dışarıdan takip ettiğimiz
kadarıyla haklarında dava açılmış, terfi sırasında pek çok
muvazzafın bu konumları nedeniyle terfi edemeyecekleri veya üst
göreve atanamayacakları söyleniyor. Krizden kasıt buysa... YAŞ’ta
mevcut kanunlar, gelenekler bir sıkıntıya yol açmadan terfi ve
atamaları gerçekleştirir diye düşünüyorum. TSK güçlü ve gelenekleri
olan bir kurum. Biz burada bir eksikliğin ya da zaafa uğratacak
gelişmenin yaşanmayacağını biliriz. Başbakan,Milli Savunma Bakanı
bu konuda gerekli çalışmaları yapıyorlardır. Şura’ya katılan 25’e
yakın general, amiral var. Birlikte silahlı kuvvetlerin onuruna
geçmişine yakışan kararlar alacaklardır. Krizle sonuçlanacağını
düşünmüyorum. Tutuklanan, açığa alınan isimler var. Yargı süreci
devam ediyor. TSK mevzuatında o kişilerle neler yapılacağı
öngörülmüş. Bu konunun ilgili ilgisiz kişilerce tartışılması da
kuruma zarar verir. Demokrasiye inanmış komuta kademesi bu durum
karşısında mutlaka gereğini yapacaktır.