Arınç: Bu çok çirkin, çok kötü bir yakıştırma”
Abone olBaşbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, Dicle Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ayşegül Jale Saraç hakkında ortaya atılan iddialar...
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, Dicle
Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ayşegül Jale Saraç hakkında ortaya
atılan iddialarla ilgili olarak, “Bir samimiyetsizliği teşhir etmek
istiyorsa yani sırf bu yolsuzluk iddialarından kurtulmak için
başını örttü deniyorsa bu çok çirkin, çok kötü bir yakıştırma”
dedi.
Bakanlar Kurulu Toplantısı’nın sona ermesinin ardından basın
toplantısı düzenleyen Başbakan Yardımcısı Arınç, gazetecilerin
gündeme ilişkin sorularını cevaplandırdı.
Arınç, Dicle Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ayşegül Jale Saraç ile
ilgili tartışmalarla ilgili olarak, Dicle Üniversitesi’nin birkaç
defa etkinliğine katıldığını ve kendisinin iyi bir bilim kadını
olduğunu söyledi. Saraç’ın Diyarbakır’ın bir evladı olduğunu dile
getiren Arınç, Saraç’ın yüksek oylarla rektörlüğe seçildiğini
anımsattı.
“BU HANIMEFENDİYE BU YAKIŞTIRMALARI YAPMAK ÇOK ÇİRKİN OLUR”
Saraç’ın dindar ve çevresinde de sevilen bir insan olduğunu
vurgulayan Arınç, “30 Eylül’de açıklanan demokratikleşme paketiyle
başörtüsünü kamu hizmetlerinde serbest bıraktık. Bir ilk olması
bakımından başını örterek görevine başlaması beni çok sevindirdi.
Takdir ettim. Bir insanın kalbini yarıp bakamayız. Bu hanımefendi
bizim bildiğimiz dindar bir hanımefendi. Kendi işini çok iyi
yapıyor. Dindar bir Müslüman olarak görevlerini aksatmamaya
çalışıyor. Bu bakımdan bir suistimal, bir dışarıya karşı farklı
görünmek, başka bir amacı gizlemek için başını örtmek gibi bir
yakıştırmayı bu hanımefendi için de söylemek ve konuşmak çok çirkin
olur” dedi.
“İÇTEN’İN YAPTIĞINI BEN DOĞRU BULMUYORUM”
Diyarbakır Milletvekili İçten’in Saraç’ın başını örtmesinin hemen
arkasından yıllar öncesine dayanan bazı yolsuzluk iddialarını
yüksek sesle konuşmaya başladığını kaydeden Arınç, konuşmasına
şöyle devam etti:
“Yolsuzluk ne zaman kim tarafından yapılırsa yapılsın bunun üzerine
mutlaka gidilmelidir. Bunun için bir bayan rektörün başını
örtmesini beklemek de doğru değildir. Dolayısıyla 3-5 yıl öncesine
dayanan bazı iddialar ve elinde deliller varsa niçin bugünü
beklemiştir o kişiye sormakta fayda var. Bir samimiyetsizliği
teşhir etmek istiyorsa yani sırf bu yolsuzluk iddialarından
kurtulmak için başını örttü deniyorsa bu çok çirkin çok kötü bir
yakıştırma olur. Ben hanımefendinin böyle bir şey yaptığını kabul
etmem. Tanıyabildiğim kadarıyla. Yolsuzluk iddiasına sahip olan
herkes elindeki bilgileri ve belgeleri süratle yargıyla
paylaşmalıdır. YÖK’e bildirilmeden elinde tutularak, ’haa şimdi
günü geldi denilmesini’ aslında ben samimiyetsizlik olarak
görüyorum. Bu arkadaşımızın da yaptığını ben doğru bulmuyorum. Bir
insanın başını örtmesinde gözyaşlarıyla sevinç duymasının hemen
takiben birisini onu yolsuzlukla suçlamasını o hanımefendinin doya
doya sevinememesi olarak ve onun bu hareketinden dolayı da pek çok
hanımefendinin sevinç duymasına mani olacak bir hareket olarak
görüyorum.”
“VİCDANIM KABUL ETMEZ”
“Yolsuzluk iddiası varsa ve gerçekse niçin bunlar bugüne kadar
gündeme getirilmemiş?” diye soran Arınç, “Onun zamanlamasını rektör
hanımın başını örtmesine paralel götürmenin doğru olmadığı, şık
olmadığı kanaatindeyim. Yine bu arkadaşımız yolsuzluk iddialarını
zayıf görmüş olmalı ki hanımefendiyi başka ithamlarda bulunuyor.
Onu paralelci olmakla suçluyor. Dicle Üniversitesi’ne kendi
yandaşlarını doldurmaktan bahsediyor. Bu da ayrıca incelenmesi
gereken konudur. Böyle bir yakınlığını hükümetimizi dize getirmek,
Sayın Başbakanımızı itibarsızlaştırmak, yasa dışı dinlemeyle ilgili
delil var mı? Bunları konuşmamız gerekir. Yoksak dindar insanların
bir kısmı bir dönem yollarını bu toplulukla kesiştirmiş olabilir.
Biz değdi değmedi diye herkesi sağa sola selam veren herkesi bir
potaya koyacak suçlayacak değiliz. Bizim partimizin ismi Adalet.
Adaletli olmak zorundayız. Önemli olan bu grubun içinde sevgi
duymak değil, görevini ifa ederken, yasalara aykırı olup olmaması,
talimatları bir başkasından alıp almamasıdır. Ellerinde delil varsa
YÖK’te soruşturur görevden alınması söz konusu olabilir. Ama o
tutmadı bir de böyle deneyelim şekilde ithamları ‘ceketi
uyduramadık bari pantolon verelim’ şeklinde bir yakıştırmayı benim
vicdanım kabul etmez. Sayın rektörün haksız suçlamalar karşısındaki
vakur duruşuna katılıyorum. Bu iddiaların YÖK ve savcılıklarda
süratle araştırılmasını ve yasaya aykırı işlemler yapılmışsa en
ağır cezalara çarptırılmalıdır.”
“ÇOK BÜYÜTÜLECEK BİR OLAY OLDUĞUNU ZANNETMİYORUM”
Burdur Valiliği’nin ’Kutlu Doğum’ etkinliğini engellemeye çalıştığı
yönündeki iddiaların sorulması üzerine ise Arınç, şunları
söyledi:
“Sayın valiyi aradım, bu konu gerçekte nedir diye sordum. Sayın
Vali’nin açıklaması şudur; Burdur’da mevcut kapalı spor salonu
yıkılmış. Orada tek salon olarak bir okulun spor salonu kalmış. Bu
salonu da İl Spor Müdürlüğü ile İl Milli Eğitim Müdürlüğü ortaklaşa
kullanıyorlarmış. Böyle bir müracaat yapılmış bir kutlama için,
daha sonra da bir ihbarla bu salonun hiçbir onay olmadan yasal
hiçbir müracaat sahibi olmadan spontane kendiliğinden tertiplendiği
iddiası gelmiş. Şifahi midir, yazılı mıdır orasını sormadım. Bunun
üzerine de sayın vali görevlileri göndermiş, ellerinde bu salonun
tahsisine dair bilgi onay var mı, olur var mı diye… Onun olmadığı
görülmüş. Orada insanlar toplanmışlar sadece bir zabıt tutmak
suretiyle, burada bir müracaat yoktur bu müracaatta da bir olur
verilmemiş şeklinde durumu tespit etmişler. Bildiğim kadarıyla
toplantı yapılmış daha sonra da sayın vali niçin böyle bir olur
yokken veya yasal müracaat yapılmamışken bu salon derneğe veya
vakfa tahsis edilmiştir diye bir küçük soruşturma başlatmış. Durum
bundan ibaret. Belki şuna üzülebiliriz. Kutlu Doğum Haftası
geçtiğimiz hafta başladı ve Diyanet İşleri Başkanlığımız başta
olmak üzere Türkiye’de pek çok kurum, vakıf, dernek hatta BDP’nin
Güneydoğu’da bazı illerde parti olarak da etkinlikler yaptığı
gündeme geldi. Herkesin Peygamber sevgisiyle ve aşkıyla Kutlu Doğum
Haftası’na katıldığı ve gecelere gittiğini biliyoruz. Bundan dolayı
kimseyi suçlayamayız. Ama yasal gereklere riayet edilmeden bir
salon tahsisi olmuşsa vali gelen ihbar üzerine belki bunu araştırma
ihtiyacı duymuştur. Çok büyütülecek bir olay olduğunu
zannetmiyorum.”
(İHA)