Arınç: Başbakanla kopya olmak gibi bir çaba içerisinde değiliz
Abone olBaşbakan Yardımcısı Bülent Arınç, “Başbakanla her konuda birbirimizin kopyası olacak bir çabanın içerisine hiçbir zaman girmeyiz, girmeyeceğ...
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, “Başbakanla her konuda birbirimizin kopyası olacak bir çabanın içerisine hiçbir zaman girmeyiz, girmeyeceğiz” dedi.
Başbakan Yardımcısı Arınç, ABD’nin başkenti Washington’daki temasları kapsamında düşünce kuruluşu Carnegie Endowment for International Peace’te “Türkiye’nin Demokratikleşme Süreci: Başarılar ve Zorluklar” konulu konferansta konuştu.
Türkiye’nin çok partili siyasi hayata 1950 seçimleriyle girdiğini anlatan Arınç, devamında gelen 63 yılın hemen hemen 30 yılının askeri darbeler dönemi olarak geçtiğini söyledi. Ancak son 11 yılda Türkiye’nin demokratikleşme konusunda büyük bir devrim yaşadığını kaydeden Arınç, devlet güvenlik mahkemelerinin ve olağanüstü halin kaldırılması, ombudsmanlık sisteminin ve insan hakları kurumunun gelmesi gibi çalışmaları örnek olarak gösterdi. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, şunları söyledi:
“Bugüne kadar demokratikleşme paketleri adı altında pek çok şeyler yaptık. En son paketimiz 30 Eylül’de Sayın Başbakan tarafından açıklandı. Burada yine çok önemli, geçmişte konuşulması bile tabu sayılan çok önemli konularda yasakları kaldırıyoruz, siyasi partileri güçlendiriyoruz, siyasi propagandaların da Türkçe’den başka dilde yapılmasını önünüze getiriyoruz, Türkçe’den başka dilde parti programlarının, partilerin referans alabileceği kaynakların, TRT dahil olmak üzere bütün özel televizyonlarda Türkçe’den farklı dillerle propaganda yapılacağını kabul ediyor ve yasakları kaldırıyoruz. Eski isimlere tekrar dönülmesini kabul ediyoruz. Ayrımcılık sayılan pek çok unsurları yönetmeliklerle ortadan kaldırıyoruz. Siyasi partilerin teşkilatlanmasında bütün engelleri kaldırıyoruz, herkes seçimlere katılma hakkını kazanabilsin diye ve diğerleri. 30 Eylül’den sonra bu demokratikleşme paketi içinde dini azınlıklarla ilgili de iyi düzenlemeler yaptık.”
KÜRT MESELESİ VE TERÖR
Kürt meselesi ve terörün Türkiye’nin yıllardır içinde bulunduğu sıkıntılı bir durum olduğuna dikkat çeken Arınç, bu konuda da çok önemli adımlar atıldığını belirtti. Arınç, bu önemli adımlardan birisinin de silah ve şiddetin sonlandırılarak, terör örgütünün eylemden ve silahtan vazgeçmesini temin edecek olan çözüm sürecinin başlatılması olduğunu söyleyerek şöyle konuştu:
“Yani silahlar susmalı, artık Türkiye’de fikirler ve siyaset konuşmalı. Bunun da bugüne kadar sürdürdüğümüz kadarıyla çok şükür Türkiye’de terör eylemleriyle, karakol basmakla, yol kesmekle, araçları havaya uçurmakla, mayın döşemekle ve canlı bombalarla çocukların, kadınların, bırakın sadece asker, polisi pek çoğunun canına kastetmiş bir örgüt eylemlerinin 10 aydan beri çok şükür en azından olmadığını görüyoruz. Bir kısım çekilme oldu, çekilme devam eder, edebilir, süreç devam ediyor. En son Diyarbakır’da yapılan bir toplantıya da Irak’ın kuzeyindeki bölgesel yönetimin başkanı arkadaşlarıyla beraber geldi. Binlerce insana, ‘Bu süreç son şansımızdır, bunu iyi kullanalım. Silahtan, şiddetten uzaklaşın, sürece destek olun’ diye beyanda bulundu. Bunlara karşı partilerin eleştirileri var ama ben iktidar olarak ne yaptığımızı veya hangi konuda kararlı olduğumuzu sizlere ifade etmeye çalıştım.”
TÜRKİYE’NİN DIŞ POLİTİKASI
Konuşmasında Türkiye’nin dış politikasına da değinen Arınç, Türkiye’nin içinde yer aldığı bölge ile ilgili sorunların fevkalade rahatsız edici olduğunu ve Türkiye’ye zarar verdiğini dile getirerek Suriye’de yaşananları örnek gösterdi. Suriye’de bir insanlık trajedisi yaşandığını belirten Arınç, Türkiye’nin yanı sıra ABD’nin de Suriye’deki tavrının bilindiğine dikkat çekti. Türkiye’nin Suriye ile 911 kilometrelik sınırının bulunduğunu, ABD’nin ise böyle bir sınırdaşlığı olmadığını söyledi. Türkiye’nin Irak’taki yönetimle bir sorununun olmadığına işaret eden Arınç, “Ancak Suriye’deki olayların biraz daha büyümesi ve mezhepçilik ekseninde Suriye’deki olaylara farklı yaklaşımlar, yani Esad’ı destekleyebilecek bir takım ülkeler Irak ile ilişkilerimizin de bozulmasına yol açtı. Ama şu anda karşılıklı ziyaretler başladı. Yakın zamanda Başbakan Maliki Türkiye’ye gelecek. Arkasından Sayın Başbakan o ülkeye gidecek. Irak ile ilişkilerimizi düzeltme noktasındayız” diye konuştu.
İran ile geleneksel olarak ilişkilerin belli olduğunu ancak Suriye sebebiyle bu ilişkide bir soğukluk olduğunun söylenebileceğini belirten Arınç, fakat Ruhani’nin Cumhurbaşkanı seçilmesiyle yeni bir değişim veya yeni bir farklı bakış açısının İran’a hakim olabileceği konusunda bir öngörüye sahip olunabileceğini ifade etti. Bunun dışında Kıbrıs’ta bir beraberlik kurmanın, karşılıklı görüşmelerin bugüne kadar faydasız sonuçlar verdiğini ama Türkiye’nin bu müzakerelerde her zaman yapıcı rol oynadığını ifade eden Başbakan Yardımcısı Arınç, Balkan ülkeleriyle, Yunanistan’la, kuzey komşularla da ilişkilerin iyi olduğunu söyledi.
“HER KONUDA BİRBİRİMİZİN KOPYASI OLACAK BİR ÇABANIN İÇERİSİNE GİRMEYİZ”
Arınç, Başbakan Erdoğan ile ilgili öğrenci yurtları konusunda fikir ayrılığına düşmelerine ilişkin soruyu şu şekilde cevaplandırdı:
“Ben Başbakan ile geçmişte birlikte siyaset yaptım, bugün de bu siyasette devam ediyorum. Bu partiyi birlikte kurduk, birlikte başarıya götürdük. Zor günleri birlikte göğüsledik ve karşıladık. Bugün geldiğimiz noktada hepimizin sevinci ortaktır. Ancak siyaset yapma ve insanlarla ilişki kurma noktasında veya bazı olaylara farklı perspektiflerden bakma noktasında ayrılıklarımız her zaman olabilir. Bu insanın doğasında vardır. Bir insan biraz daha yumuşak olur, daha müsamahalı bakabilir, bir insan daha buyurgan olur veya biraz daha otoriter olur. Bir insan biraz daha belki karşı tarafla empati yapmaya çalışır. Farkı farklı, yani insanın olduğu her yerde, parmak izlerimiz bile birbirinden farklı olduğuna göre, farklı yapıda, farklı davranışlarda, farklı konuşmalarda bulunabiliriz. Ama bu kaderde bir ayrılık anlamına gelmez. Mutlaka karşılıklı yine konuşarak çözebileceğimiz bir mesele olmanın ötesine geçmez. Tabii son yaşadığımız olayda, ben bir konuda hükümet sözcüsü olarak ifade ettiğim meseleyi, Sayın Başbakan farklı bir şekilde ortaya koydu. Bu ikimizin arasında hoş olmayan bir durum meydana getirdi. Ben de kendisinden açıklama talep ettim. Yani bu bakan olmanın ötesinde benim birey olarak hakkımdır, benim de bir kişiliğim, onurum, toplum içinde saygınlığım, itibarım var, onun benden daha fazla var ama ben kendime bakıyorum. Yani benim söylediğim sözlerin doğru olması gerekir, insanlar böyle inanmalı. Bu konuda ben samimi olarak bir TV kanalında talepte bulundum, o benim talebimi karşıladı, nasıl karşıladığı, ne yaptığımız bırakın bizde kalsın. Şu anda görevime devam ediyorum. Bu tür şeyler geçmişte yaşanmıştır, bundan sonra da yaşanabilir. Her konuda birbirimizin kopyası olacak bir çabanın içerisine hiçbir zaman girmeyiz, girmeyeceğiz.”