Arınç Ak Parti'nin başında olsaydı!

Abone ol

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç muhalefete esti gürledi. Barut gibiydi. 'İyi ki partinin başında Tayyip Bey var, ben olsam...' diye konuştu

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, muhalefet liderlerinin erken seçim söylemlerinde bulunduklarını belirterek, ''Ben Tayyip Bey'den farklı düşünüyorum aslında. İyi ki o var bu partinin başında. Yoksa bana kalsa, 'Yürüyün bakalım haydi seçime' derim'' dedi.

BİZ BUGÜN SEÇİME GİTSEK BUNLAR NAL TOPLAR

Arınç, Haliç Kongre Merkezi'ndeki konferansında, bugünlerde bazı çevrelerin, 'Kriz var. Bu kriz nedeniyle de Türkiye seçime gitmeli' dediğini kaydetti.

''Kim söylüyor bunu? CHP, MHP'' diyen Arınç, sözlerine şöyle devam etti:

''Ben Tayyip Bey'den farklı düşünüyorum aslında. İyi ki o var bu partinin başında. Yoksa bana kalsa, 'Yürüyün bakalım haydi seçime' derim. Yani blöf falan da yok. Biz bugün seçime gitsek bunlar nal toplayacaklarını biliyorlar. Ama onun için değil ki.

BAYKAL'IN AĞZINDAN İKTİDAR LAFI DUYDUNUZ MU?

Sayın Bahçeli 2002'de koalisyonu seçime götürdü, akıbetini gördük. İkinci bir akıbet daha mı bekliyor? Hiç bakmasın öyle sağda solda sesinin fazla çıktığına. MHP tek başına iktidara mı gelecek? Bundan herhangi birinizin bir tereddütü, bir endişesi var mı? Sokağa çıkın. 3 beş tane sokakta, 5-10 tane kahvede anket yapalım ve soralım onlara. 'MHP önümüzdeki seçimde iktidara gelir mi?' 'Gelir' derlerse o zaman bir düşünmemiz lazım. Ama ben her gittiğim yerde soruyorum; 'Sen deli misin kardeşim?' diyorlar. Şimdi ana muhalefet partisi iktidara gelmeyi mi düşünüyor? Mesela siz Sayın Baykal'ın ağzından bugüne kadar 'Ben iktidara geleceğim ve şunları yapacağım' dediğini duydunuz mu?''

İKTİDARI RÜYASINDA GÖREN CHP'Lİ

Konuşmasında, Ak Parti Tekirdağ milletvekili Necip Taylan'ın ''CHP'nin önemli isimlerinden biriyle'' yaptığı konuşmayı da aktaran Arınç, ''bu kişinin Baykal'ın yanından hiç ayırmadığı bir isim olduğunu'' belirtti.

Arınç, Taylan'ın, ''Hakikaten iktidara geleceğinize inanıyor musunuz?'' sorusu üzerine, CHP'li milletvekilinin, ''Hocam deli misin sen? Biz bazen rüyamızda iktidara geldiğimizi görüyoruz, heyecanla uyanıyoruz, rüya olduğuna şükrediyoruz'' dediğini ifade eden Arınç, şunları kaydetti:

''Ben Sayın Taylan'ın yalancısıyım. Bunu birilerinin merak edip sorması da lazım. İnşallah da sorarlar. 'Ya hocam sen deli misin?' demiş. 'Biz rüyamızda görsek bile korkuyoruz. İkinci sözü daha önemli, 'Hocam sana bir şey söyleyeyim mi? Türkiye'yi yönetmek, dünyayı yönetmekten daha zordur. Bu Tayyip bey, Türkiye'yi çok iyi yönetiyor. Biz, bunları kendi aramızda konuşuyoruz da, dışarda tam tersini söylüyoruz' diyor. CHP'nin tek endişesi ana muhalefeti kaptırmamaktır. Aslında korkmakta da haklı. Şimdi ana muhalefeti kaptırmazsa, yani Ana muhalefet parti lideri Sayın Baykal olarak anılmakta bir tehlike görmezse, yani yüzde 20'leri aşmazsa inanın çok memnun olacaklar. Hesapları yüzde 20'lerdir. ''

HESAPLARI CHP-MHP KOALİSYONU KURMAK

Arınç, iki muhalefet partisinin erken seçimi istemesiyle ilgili, şunları kaydetti:

''Peki bu iki partinin seçim isterken bir arka planı, farklı düşüncesi olabilir mi? Olabilir. O da nedir? CHP-MHP koalisyonu kurulması. Bütün hesapları bunlar için. Bu hesaba Türkiye'de bu dönemde zarar gördüklerini düşünen birtakım çevreler de destek verebilir. Yani 'Böyle bir koalisyon Türkiye'nin hayrınadır' diye bunların kulaklarına üflemiş olabilirler. Kaldı ki, geçtiğimiz mahalli seçimlerde bunu da başarıya yaptılar üstelik.''

KOALİSYON İHTİMALİ YOK

Şu anda böyle bir koalisyon ihtimali olmadığını, gelecekte de olmayacağını ifade eden Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Çünkü Türkiye'nin ana gövdesi AK Parti'dir, Ak Parti hiçbir alanda boşluk bırakmıyor. Bugün güçlü bir iktidar var, Başbakanıyla, hükümetiyle... Türkiye'nin hiçbir meselesi sokakta, sahipsiz değil. Her şeye hakimiyetimiz var. Türkiye'de bir iktidar boşluğu yok. Geçmiş dönemlerde yaşanan olayların hiçbirisi şu an Türkiye'de söz konusu değil. Dolayısıyla geçmişte iktidarlar ülkeyi erken seçimlere götürdüler.

Biz bugün hükümet olarak gücümüze inanıyoruz ve zamanında seçim yapılacak diyoruz. Peki, böyle güçlü iradenin karşısında ne yapmalı ki AK Parti iktidarı yıpratılmalı, seçim zamanında olsa bile iktidardan uzaklaştırılmalı? Her şeyi denediler. Bütün darbe planları, bütün cuntalar, bütün suikast hesapları, bütün toplumu birbirine düşman etmek için düşünülmüş, planlar programlar hepsi ortaya çıktı.

BAŞKA PLANLAR ORTAYA ÇIKAR MI? ÇIKMAZ DİYEMEM!

'Daha da ortaya çıkar mı?' diye sorarsanız, 'Eh belki' diyeceğim. 'Kesinlikle ortaya çıkmaz' da diyemiyorum. Çünkü son konuşmanın sahibi de 'Ben o konuşmayı yaptım ama, Türkiye'de değil dışarıda yaptım' diyor. Çok şükür artık hiç kimse konuşulanları inkar edecek noktada değil.''

Arınç, ''O konuşmalar, o görüşmeler yapıldı. Şurada veya şu anlamda yapıldı'' denildiğini belirterek, ''Benim bazı tarihe geçecek sözlerim var, tekrar yeni bir söz çıkarmak istemiyorum. Ama geçmişte söylediklerim, bugün çıkan her olayın ardından artık, 'doğruymuş' denecek noktada. Şimdi böyle bir durumda artık 'bir yargı darbesiyle mi, yoksa Anayasa'nın bağımsız mahkemelerinin, yüksek yargının Ak Parti'ye karşı bir tavır almasıyla mı bunların hesapları görülür' düşüncesi olabilir'' dedi.

BAŞSAVCILIK BASILDI HABERLERİ İÇİN TUH SANA

[PAGE]

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, bir haber kanalının kasıtlı olarak, 'Başsavcılık basıldı' şeklindeki verdiği haberlerine tepkisini, "Tuh sana! Basıldı denmez, 'arama kararıyla arama yapıldı' denilir." sözleriyle gösterdi.

Arınç, basına yansıyan ve Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'a ait olduğu ileri sürülen ses kaydıyla ilgili olarak da, "Son konuşmanın sahibi 'Ben konuşmayı yaptım; ama Türkiye'de değil yurtdışında yaptım' diyor. Çok şükür artık kimse konuşulanları inkâr edecek noktada değil. Herkes, 'o konuşmalar o görüşmeler yapıldı; ama şurada ve şu anlamda yapıldı' diye teyit etmeye çalışıyor. Benim tarihe geçecek sözlerim var. Tekrar yeni bir söz çıkarmak istemiyorum. Ama geçmişte söylediklerim bugün çıkan her olayın arkasında 'doğruymuş' denecek noktada." dedi.X

Bülent Arınç, AK Parti Genel Merkez Tanıtım ve Medya Birimi Başkanlığı'nca Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlenen 'Türkiye Buluşmaları' programı çerçevesinde 'Demokratik Açılım' konulu konferans verdi.

"YARGININ GÖREVİNE MÜDAHALE ETMEYİ DÜŞÜNMEYİZ"
Arınç, "Şimdi böyle bir durumda artık bir yargı dairesinde mi yoksa Anayasa'nın bağımsız mahkemelerinde mi? Yüksek yargının AK Parti'ye karşı bir tavır almasıyla mı 'Bunların hesapları görülür' düşüncesi hakim olabilir? Yüksek yargıya, bağımsız yargıya böyle bir şey izafe etmek, buna en büyük saygısızlık olur. Anayasa'dan kaynaklanan gücü kullanan mahkemelerimize, bağımsız yargımıza güveniyoruz. Bütün mesele bağımsız olduğu kadar tarafsız da olmasını temin etmekte. Görülüyor ki, kararsız olmayan bir avuç yargı içerisindeki unsur, AK Parti hükümetini kendisine hedef almış durumda.
Biz ülkede böyle bir karmaşa ve kaosun hiçbir zaman yaşanmayacağını düşünüyoruz. Geçtiğimiz günlerde yaptığımız konuşmalar yargının bulunması gereken yeri göstermektir. Biz siyasi merci olarak hiçbir zaman yargının görevine müdahale etmeyi düşünmeyiz. Bunu çok yanlış sayarız. Bu Anayasal bir suçtur. Hiçbir zaman yargının işlerine müdahale etmek ne yasamanın ne da yürütmenin görevidir. Bu aynı zamanda iktidar kadar, muhalefetin de görevi olmalıdır." şeklinde konuştu.
"BAHÇELİ İLE BAYKAL'IN SABIKALARI VE SİCİLLERİ ÇOK FAZLA"
Arınç, şöyle devam etti; "Ama geçen gün merak ettik. Yargıyı etki altına almaya çalışan Sayın Baykal'ın sözlerini bir derleyin bakalım dedik. Sayın Bahçeli'nin sözlerini bir derleyin bakalım dedik. Bu konuda sabıkaları ve sicilleri çok fazla. Sayın Baykal, Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde 367 konusu Anayasa Mahkemesi'nin gündeme geldiği gün 'Eğer Anayasa Mahkemesi bu seçimi iptal etmezse Türkiye'de karışıklıklar çıkar. Türkiye çatışmalara döner'. diyor. Bu sözü zabıtlarda ve sabıkası bu kadar fazla. En kötüsü de geçtiğimiz gün yaptığı konuşma. 'Artık tetikçi savcılar ve hakimler var' konuşmasıdır."
"GENCECİK SAVCININ (SARIKAYA) HAYATIYLA OYNAYANLAR..."
Arınç, "Türkiye'de bağımsız mahkemelerin asil savcı ve hakimlerine 'tetikçi' sıfatını yakıştıran bir ana muhalefet liderini buradan kınıyorum. Bugüne kadar yargı, kendi istedikleri gibi karar verdiğinde, AK Parti'nin kapatılma davası açıldığında zil takıp oynayanlar, verilen cesur kararları görünce deliye dönmüştüler. Biz yargımıza sahip çıkacağız. Herkes görevini yapacak. Bundan 4 sene evvel iddianamesinde yanlış yaptı diye gencecik bir savcının hayatıyla oynayanların, yeni oyunlarına hiçbir zaman müsaade etmeyeceğiz." dedi.
"ZANNETMEYİN Kİ HSYK NE YAPSA DOĞRUDUR"
Herkesin, yargının görevini en iyi şekilde yaptığını göreceğini belirten Arınç, "Sorduğumuz soruya hala cevap alamadık. HSYK elbette yetkilendirebilir savcıları. Yeri geldiğinde bu yetkiyi ellerinden de alabilir; ama bu sorumsuzluk değildir. Zannetmeyin ki HSYK'nın kararları, yargı denetiminin dışında olduğu için ne yapsalar doğrudur. Hayır, önce vicdan, sonra Anayasa'nın kendilerine tanıdığı yetkileri ve görev sahalarını tekrar hatırlatmak istiyorum. Bu 4 tane savcının yetkisini alırız. Neden alırız? Gazetelere bakılırsa bir başsavcı için tahkikat yaptıklarından. Peki başsavcılar her şeyi yapar, onlardan hiç hesap sorulmaz anlamında mıdır? CMK 250. maddesi 3. fıkrası, özel yetkili savcıların, kendi görev sahası içindeki suçlarla alakalı soruşturma yapacağına dair yetki veriyor. Soruşturma yaptıktan sonra dava açılması gerekiyorsa yani kovuşturma noktasına gelmişse tüzel kişiler için ağır ceza mahkemeleri, özel kişiler için yani Cumhuriyet Başsavcısı ve Ağır Ceza Reisi gibi şahısların yargılamasının Ankara'da yapılacağını öngörüyor." şeklinde konuştu.
"BASMAK TABİRİ ÇİRKİN BİR TABİRDİR"
Arınç, şunları söyledi; "Hiç kimse kafa karışıklığına gitmesin. Erzurum'daki Cumhuriyet Başsavcısı Erzincan'daki Cumhuriyet Başsavcısı için soruşturma yapabilir. Kanun bunu öngörüyor. Ancak dava açmak istediğinde o kişiyi yargılamak Ankara'da Yargıtay'a aittir. Biz burada oturduğumuz yerden bu konu hakkında karar vermiyoruz ki. Adalet Bakanı 'şunu şöyle yap' demiyor ki. Bir başkası sen şöyle bir karar ver demiyor ki. Ama bir kısım televizyon ekranları ve Sayın Baykal diyor ki 'bir başsavcı öbür başsavcıyı bastı.' diyor.
Basmak tabiri çirkin bir tabirdir. Hiç kimse hiç kimsenin evini sokağını basmaz. Bu aramayı, bu soruşturmayı yapan savcıya hakim kararıyla verilen yetki, arama kararıdır. Bu arama kararı hem evinde olur, hem işyerinde olur. İşyerinde yapılacaksa ve bu işyeri mahkemenin içerisindeki odaysa burayı 'bastı' denmez. Türkiye'de en önemli televizyon kanallarından birisi bunu bilerek istismar ediyor. 'Başsavcılık basıldı' diyor. Adliye basıldı diyor." dedi.
"BERDUŞ DİLİ 'BASMAKTIR' DER"
Bu duruma sinirlenen Arınç, sözlerinin devamında şu ifadeleri kullandı;
"Tuh sana! Bastırma olmaz. Onun yapması gereken şudur. 'Başsavcının evinde ve işyerinde arama kararıyla arama yapıldı' deniler. Hukuk dili budur. Arama yapmaktır. Ama berduş dili ne der? Basmaktır! Bunlar hep basmaya alışmışlar. Darbe geleneğinden geliyor bunlar. Baskılardan geliyor bunlar; ama kafaları basmıyor hala. Türkiye'de çok şeyler değişti."

Günün Önemli Haberleri