Arif Doğan JİTEM'in kitabını yazdı!
Abone olErgenekon davasının tutuksuz sanığı emekli Albay Arif Doğan, kurucusu olduğu JİTEM'in tarihini 'JİTEM'i Ben Kurdum' isimli kitapta anlattı
Ergenekon sanığı emekli Albay Arif Doğan, kurucusu
olduğu JİTEM'in tarihini 'JİTEM'i Ben Kurdum' isimli kitapta
anlattı. Kitapta en dikkat çeken ayrıntılardan biri ise Doğan'ın,
emekli Tuğgeneral Veli Küçük'ün, ölüm üçgeni olarak adlandırılan
Düzce-Sapanca-Bolu bölgesindeki cinayetlerden haberdar olmama
imkânsızlığına vurgu yapması.
Ergenekon davasının tutuksuz sanığı emekli Albay Arif
Doğan, kurucusu olduğu JİTEM'in tarihini 'JİTEM'i
Ben Kurdum' isimli kitapta anlattı. Doğan, Timaş
Yayınları'ndan bugün piyasaya çıkacak kitapta, varlığı her zaman
inkâr edilen JİTEM hakkında kapsamlı bilgi ve belgelere de yer
veriyor. Kitapta en dikkat çeken ayrıntılardan biri ise Doğan'ın
1990'lı yıllarda Behçet Cantürk'ün de aralarında bulunduğu çok
sayıda Kürt işadamının infaz edildiği Düzce-Sapanca-Bolu
bölgesindeki cinayetlerle ilgili anlattıkları. Doğan,
'şeytan üçgeni' denilen bu bölgedeki cinayetlerden Veli
Küçük'ün de haberdar olduğunu vurguluyor: "Çünkü Veli Paşa
bir istihbaratçıdır."
Arif Doğan, Devrimci Karargâh davasının tutuklu sanığı Hanefi
Avcı'nın Diyarbakır İstihbarat Şube Müdürlüğü yaptığı dönemde,
aşiretler ile devleti karşı karşıya getirecek girişmelerde
bulunduğunu ileri sürdü. Avcı'nın aşiretleri, devlet yanlısı / PKK
yandaşı şeklinde fişlediğini ve bunu kitap haline getirdiğini
bildiren Doğan, "Avcı gibilerin cahilane çalışmalarıyla
Doğu-Güneydoğu perişan oldu. Bu, benim değerlendirmem. Kişileri ve
bağlı oldukları birimleri suçlama amacıyla söylemiyorum. Gerçeği
anlatmaya çalışıyorum."
değerlendirmesini yapıyor. Avcı'nın Diyarbakır'daki itirafçıları
Sedat Peker'e gönderdiğini hatırlatan Doğan, bunların İstanbul'da
bir suç şebekesi kurduklarını aktarıyor. Doğan: "(İtirafçıları)
İstanbul'a (Avcı) gönderdi. Bunları marangoz yapmak için mi,
kaldırım mühendisi yapmak için mi getirdi Hanefi Avcı? Ben, o zaman
şöyle düşürüm, 'Bunlar demek ki organize suç örgütü gibi geldiler."
Kitabın aynı bölümde Doğan, Sedat Bucak'ın babası Hakkı Bucak'ın
MİT çalışanı olduğunu, Hiram Abas grubunun içerisinde yer aldığını
iddia ediyor. Hizbullah'ı PKK'ya karşı kendisinin yapılandırdığını
ifade eden emekli Albay, örgütün üyelerine silah da dağıttığını
söylüyor. Köy korucularının örgüt üyelerine kimi zaman korumalık
yaptığını anlatan Doğan, örgüt lideri Hüseyin Velioğlu'nun ülkücü
olduğunu, bu nedenle kendisiyle çalıştığını ifade ediyor. İlk
zamanlarda Hizbullah'tan çok yararlandıklarını vurgulayan Doğan,
örgütün mali kaynağının devletten sağlandığını şöyle açıklıyor:
"Örgütün kaynağı devlet. Doğu-Güneydoğu'da her şeye kaynak
vermiştir devlet. Bunu kimse inkâr edemez."
SUİKASTLARI ÖNCEDEN BİLİYORMUŞ
90'lı yılların başında muvazzaf ve emekli birçok generale suikast
yapıldı. Öldürülen isimlerin ortak özelliği JİTEM'le bir şekilde
irtibatlı olmalarıydı. Bazılarını Dev-Sol üstlendi ancak
öldürülenler arasında solcu askerlerin olması kuşkulara neden oldu.
Doğan, korgeneraller İsmail Selen, Hulusi Sayın ile
tuğgeneraller Temel Cingöz ve Bahtiyar Aydın'ın suikasta
uğrayacağını önceden bildiğini ifade ediyor. Bunların
hangi yöntemlerle öldürüleceğini de anlatan Doğan, suikast
ihtimaline karşı paşaları uyardığını söylüyor. Hulusi Sayın'la
emekli olduktan sonra görüştüklerini belirten Doğan, "Komutanım
dikkatli olun, eve değişik zamanlarda, değişik yollardan gidin.
Korumalar size miğfer olsun." dediğini aktarıyor. Temel Cingöz'e de
aynı uyarıda bulunduğunu ifade eden Doğan, makamına resmî araçla
gitmemesini, yoksa çapraz ateş açılarak öldürüleceğini söylemiş. Bu
görüşmeden kısa bir süre sonra Cingöz, Adana'da resmî aracı içinde
çapraz ateş açılarak öldürüldü.
Kitabın son bölümünde ise terörle mücadelede büyük hatalar
yaptıklarına dair eleştiriler yapan Doğan'a göre devlet Doğu ve
Güneydoğu'da yanlış politika izledi, terörle mücadele adı altında
Kürtlere karşı katı bir tutum sergiledi.