Ardıç'tan Ekşi'ye ağır suçlamalar
Abone olEngin Ardıç, Basın Konseyi ve Konsey Başkanı Oktay Ekşi hakkında ağır ithamlarda bulundu. Ardıç, "Babasının Konseyi" dediği Basın Konseyi'ni yerden yere vurdu
Önceki gün Ergun Babahan'ın Basın Konseyi'nden çekildiklerini
açıklamasından sonra, Engin Ardıç adlı yazısında Konseyi ve Oktay
Ekşi'yi adeta alay edercesine yerden yere vurdu. Ardıç; Konsey'in
resmi olmadığını, hiçbir işlevi yerine getirmediğini, Ekşi'nin
Doğan Grubu çıkarları için Konsey'i yönlendirdiğine kadar bir dizi
iddiada bulundu. İşte Ardıç'ın iddiaları...
Ortalama Türk gazetecisi pazar günleri gazete okumaz; işyerinde
önüne gelen, her sabah masasına bırakılan günlük gazete tomarını
yani 'takımı' beleşe okumaya alıştığı için ve de pazar günü
genellikle çalışmadığından, cebinden birkaç milyon eski lira
çıkarıp bakkaldan gazete almaz. Ona zül gelir.
Onun için ben de bu yazıyı 'gazeteci olmayan asıl okuyucu' için
yazdım. Berikilerden çoğunun haberi olmayacak.
Her şey, başbakanın 'bir grup gazeteciye', hadi daha açık
söyleyeyim, Basın Konseyi'nin demirbaş yöneticisine, ertelenen yeni
Türk Ceza Kanunu'nu görüşmek üzere randevu vermemesiyle başladı.
Şiddetle eleştirilen başbakan dayanamayıp 'bu ayaktan patronu adına
iş bitirmeye gelenler oluyor' demeye getirince kıyamet koptu.
Sonunda görüşme sağlandı, ve fakat, sanki kıyamet bu yüzden
kopmamış gibi, Basın Konseyi Başkanı Oktay Ekşi görüşmeye yanında
patronunu, daha doğrusu patronunun kızını götürdü! (Kızı da yayın
grubunda yönetici ve babası günün birinde ölünce elbette yerine o
geçecek.)
Oysa kız bu görüşmeye davetli değildi, çağırılmamıştı. Emrivaki
yapmıştı. En azından ayıp etmişti.
Bu kez bu olay sertçe eleştirilince gazetesinin genel yayın müdürü
başyazarına sahip çıktı ve 'ne olmuş yani, keşke siz de kendi
patronunuzu götürseniz' dedi.
Sabah Grubu yönetici ve yazarları, rakip Doğan Grubu'nun bu
tutumuna çok kızdılar ve dün de, yönetici Ergun Babahan imzasıyla
'Basın Konseyi'nden ayrıldıkları ve onu artık tanımadıkları'
açıklandı.
Sevgili Ergun'a gönül dolusu bir 'bonjour monsieur'...
Bu adam bana yazı yoluyla hakaret ettiğinde ben de Basın
Konseyi'nden ayrılmıştım, bir yıldan fazla oluyor.
O zaman çalıştığım gazetede 'yazı günüm' olmayan bir pazartesi günü
yazımı göremeyince ayrıldığımı sanmış, fırsat bu fırsattır diye
döşenmiş!
Salı günü de yanıtını almıştı tabii.
Babahan, Basın Konseyi'nin 'yıllardır değişmeyen başkanının sürekli
olarak bağlı bulunduğu grubun çıkarları doğrultusunda hareket
ettiğini' söylüyor. Doğrudur. Kimi zaman hareket eder, kimi zaman
da hakaret. Biri size, öteki bana denk gelmiş!
Ancak, sevgili dostumun yazısında boş bıraktığı bazı yerleri
doldurayım: Bu Basın Konseyi gülünç bir yerdir. Bence fazla ciddiye
alıyorsunuz.
Basın Konseyi, Pek Sayın Oktay Ekşi Beyefendi Hazretleri
tarafından, tanıdığımız, bildiğimiz ve üyesi olduğumuz asıl
Gazeteciler Cemiyeti'ne rakip olarak kurulmuş bir 'özel teşebbüs'
mağazasıdır. Bir nevi 'alternatif cemiyet'.
Fazla düşünüp taşınmadan, 'herkes giriyor' diye ben de girmiştim o
zamanlar, halt etmişim. Hatırlayacaksınız, Uğur Mumcu şiddetle
karşı çıkmıştı. Rahmetli haklıymış.
Bu konseyin hiçbir hukuki dayanağı yoktur. Hiçbir yasaya göre
kurulmamıştır. Ama kamuoyunda bilmeyen onu 'saygın bir yer' olarak
algılar, tabii değişmez genel başkanını da 'büyük adam'. Zaten tam
da bu amaçla kurulmuştur.
'Konsey' lafının pek moda olduğu sıralar... Milli Güvenlik Konseyi
falan hani...
Kendince 'racon keser'. Ona buna kendince cezalar yağdırır,
özellikle de 'kınama cezaları'. Cezayı alan bir tarafıyla güler
geçer.
Çünkü cezalarının hiçbir müeyyidesi, hiçbir yaptırım gücü de
yoktur. Cezanın yanısıra bir kişiye olsun ödül verdiği de bugüne
kadar duyulmamıştır.
Bu konsey pervasızlığı o kadar ileri götürmüştür ki, üyesi
olmayanlara bile ceza vermektedir!
İstifa etmiş olduğum halde bana kınama cezası vermeye
kalktıklarında, bu konuyu tartıştığım yardımcı yöneticilerinden
biri, 'vallahi ağabey,' demişti, 'bunu biz de çok düşündük, üyemiz
olmayana ceza verme hakkımız var mı yok mu, bir türlü içinden
çıkamadık!'
Çıkmayın yavrum, içinde kalın.
Basın Konseyi, Oktay Bey'in babasının konseyi olmuştur.
Üzülmeye ve hele konsey yerine koyup eleştirmeye de değmez Ergun
kardeşim.
Yazı:Engin ARDIÇ
AKŞAM