Ardıç'ın gereksiz bulduğu haber
Abone olEngin Ardıç, bazı gazeteleri ve yazarlarını topa tuttu. Manşetlerini ve köşelerini YTP-CHP birleşmesine ayıranlara eksi not veren Ardıç, sadece Hadi Özışık'a tam not verdi.
Son günlerde siyaset dünyası soldaki YTP-CHP birlikteliğini
konuşuyor. Tabi haliyle bu olay tüm medya dünyasını da yakından
ilgilendiriyor. Bazı gazeteler ve yazarlar olaya çok geniş bir
şekilde yer verdi. Hatta bazı gazeteler iki gündür manşetlerinin
sadece kelimelerini değiştiriyorlar. Yazarların da bunlardan kalır
yanı yok. Engin Ardıç, son yazısı ile bu durumdan ne kadar
şikayetçi olduğunu anlatmış. Ardıç bu konuya geniş yer veren kişi
ve kuruluşları gereksiz bulmuş. Ardıç başlıklı yazısı ile medyaya
şu mesajları vermiş...
Deniz Baykal, İsmail Cem İpekçi’yi ‘hak dinine’ davet etmiş...
İsmail Cem bunun üstüne balıklama atlamış. YTP kendini
feshedecekmiş, törenle CHP’ye katılacaklarmış...
Lafın arasına ecnebi dilde kelimeler sıkıştırmayı pek sevmem ama bu
sefer yeri geldi: So what?
Bir gazetemiz, Baykal’ın İpekçi’yi ziyaretini, iki gün boyunca
manşetten, sanki Bush-Erdoğan görüşmesi gibi büyük bir önem ve
heyecanla verdi. Bir de isim takmışlar: ‘11.30 buluşması’... Vay
be... Ya 13.45’te görüşseler kimbilir neler olacaktı?
Bir başka gazetemiz, ‘İsmail Cem kabul etti ama partisi istemiyor’
diye kıtır attı, sonra döndü.
(Daha başka bir gazetemiz de, ‘yayınlandığı ilçe itibarıyla’
Mustafa Sarıgül’ü pompalıyor. İleride Sarıgül belediye
başkanlığından ayrılsın, particilikte de varlık gösteremezse,
sokakta rastlasalar tanımayacaklardır!)
Yazar olan yazarlar, bu gereksiz konuya hiç takılmadılar.
‘Sadece gazeteci’ olan yazarlar da pek ciddiye aldılar.
Yahu, İsmail Cem CHP’ye girse ne olur, çıksa ne yazar?
‘YTP’nin oyları da CHP’ye gider’ diyeni siyasal bilimler okulunda
sınıfta çaktırırlar. Politikada iki kere iki dört etmez, kimi zaman
üç eder kimi zaman da beş... ‘Bir parti öbür partiye katıldığı
zaman oylarını da öylece götürür’ diye bir şey yoktur. Kaldı ki,
götürse de bir puan götürür, iki puan götürür. Cürmü nedir ki ne
kadar yer yakacaktır?
Baykal da bunu beklemiyor zaten.
Arkadaşımız Hadi Özışık’ın çok güzel yakaladığı gibi, Mustafa
Sarıgül’ü bir punduna getirip partiden kovduktan (ya da bezdirip
istifaya zorladıktan) sonra YTP gibi bir alternatifi olmasın,
gideceği yer kalmasın istiyor! CHP nasıl olsa seçim meçim
kazanamayacağı için, ‘ileride İsmail Cem’i bakan yapmak ve parti
içi iktidarı paylaşmak’ gibi bir sorunu da olmayacak.
Bu patırtının İsmail Cem açısından tek anlamı ve yararı da, yeniden
meclise kapağı atabilmek. O kadar. Tıpkı, bizim Yaşar Nuri
Hoca’nın, mecliste kalabilmek için yeni parti kurmaya heveslenmesi
gibi. İsmail Cem, -Allah gecinden versin- emekli ve unutulmuş bir
politikacı eskisi olarak değil, meclis üyesi olarak ölmek istiyor
(Yaşar Nuri’ye de mebus maaşı ve vitrin fiyakası tatlı geldi.)
Cem İpekçi, ‘birlikte iktidar yürüyüşü gerçekleştireceğiz’ derken
herhalde kendisi de içinden kıs kıs gülüyor. Bunu yutacak keriz
bulamayacağını bilecek kadar akıllı adamdır.
Bütün bu konular, Türk siyasi hayatında sivrisinek vızıltısı.
Halkın da bu gibi gelişmelere dönüp de işediği bile yok.
Çünkü ortada bir gelişme yok. İki ‘lider’ (bunlar lider falan
değiller ya, herkes öyle diyor ben de öyle dedim) ‘kamuoyuna da bir
mesaj verelim’ diye düşünmüşler, vere vere şunu vermişler:
Birleşmeden sonra Atatürk’ün aydınlık yolunda yürüyeceğiz!
Aman yürüyün. Emekli memurlara kahvede maça kızı oynarken yeni bir
sohbet konusu sağlarsınız.
O zaman niçin birtakım ‘olay olmayan olaylar’ yaratılmak isteniyor?
Basında gene kim hangi hesabın peşinde?
Sakın, ‘Recep Tayyip Erdoğan’a azıcık aba altından sopa gösterelim
de iş hayatımız yürüsün’ tezgahı olmasın?
YAZI:Engin ARDIÇ