Ardıç masonların sırlarını yazdı
Abone olBüyük Mason Mahfili Derneği Genel Başkanı Özgen'in açıklamalarını 'talihsizlik' olarak niteleyen Engin Ardıç, masonların dünyasını eğlenceli bir üslupla kaleme aldı.
Akşam Gazetesi yazarı Engin Ardıç, Büyük Mason Mahfili Derneği Genel Başkanı Hüseyin Özgen'in açıklamalarını 'talihsizlik' olarak niteledi. Ardıç, bugünkü yazısında, masonların dünyasına ilişkin bazı ipuçlarını mizahi bir şekilde ortaya serdi:
- Şimdi pek moda ya Dan Brown muhabbetleri ('Da Vinci Şifresi'ni okumayan kalmadı), bizim yerli masonlar azıcık bozuk çalıyorlar...
Oysa bu fakirin yazılarını izleseniz, Bay Brown'ın romanında yaptığı muhteşem saçmalıkları öğrenir (örneğin esas oğlanla esas kız, bir sokağın karşılıklı iki köşesinde birbirine bakan, yani araları on metre olan Crillon Oteli'nden Amerikan Büyükelçiliği'ne bir buçuk saatte varıyorlar!), bu çok sürükleyici piyasa yazarını çok fazla da ciddiye almaz, keyifle okur geçerdiniz.
Neyse. Büyük Mason Mahfili Derneği Genel Başkanı Sayın Hüseyin Özgen (yani maşrık-ı azam mı oluyor?) bir açıklama yapmış...
Bu Hüseyin Özgen acaba Galatasaray'dan tiyatrocu ağabeyim, otuz yedi yıldır görmediğim çok sevgili Dr. Hüseyin Özgen midir?
Ona da neyse. Demiş ki:
'Her yıl, Tapınak Şövalyeleri, ezoterik örgütler, ortaçağ söylenceleri, simya mucizeleri ya da dinlerin gizli yan kolları gibi konularda pek çok kitap çıkar ve bir şekilde masonlukla bağlantıları kurulmaya çalışılır. Masonluk eski kurum ve arayışların mirasçısı değildir.'
Hayır, mirasçısıdır.
Bu talihsiz açıklamayı Türk masonlarına hiç yakıştıramadım. Kesik baş adına! Ayıp oluyor beyler!
Masonluk, Tapınak Şövalyeleri'nin, yani Templiers tarikatının doğrudan mirasçısıdır. 1307 yılında Fransa Kralı 'Yakışıklı Philippe'in emriyle lağvedilip, o günkü maşrık-ı azamları Jacques de Molay Paris'in göbeğinde cayır cayır yakıldıktan sonra, katliamdan kurtulan bazı şövalyeler İskoçya'ya kaçmışlar ve orada örgütü yeniden canlandırmışlardır.
O kadar mirasçısıdır ki, eski örgütün derece ve rütbeleri bugün de aynen kullanılıyor! Hadi yürüsünler, yemesinler bizi sabah sabah...
Haa, Sayın Özgen ve bazı Türk masonları asıl örgütten ayrılıp keni kafalarına göre 'paralel' ve bağımsız bir başka örgüt kurmuşlarsa (ki böyle oldu, bunlar 'hür ve kabul edilmiş' değiller), ne kadar iyi niyetli ve 'insancıl amaçlı' olursa olsun, gerçek masonluk değildir bu... 'Hayır derneği' falan gibi bir şeydir.
Masonluğun 'duvarcılıkla' falan da uzaktan yakından ilgisi yoktur. 'Gotik katedralleri yapan ustalar kurmuşlar' iddiaları, palavradır. Masonluk yalnızca o 'sembolizmi' kullanır.
Kudüs'te Süleyman Tapınağı'nı kazarken define mi bulmuşlar yoksa 'gerçek mesihin İsa değil de Yahya olduğuna dair' belge mi, onları tartışmıyorum, onlar gerçekten spekülasyon.
Bugün birçok mason, özellikle alt derecelerde, bir sır sakladığını bilir ama sakladığı sırrın ne olduğunu bilmez!
O kadar ki, 'maat neb men naa, maat baa' diye dualar eder ama bunun 'eski Mısırca' olduğunu bile bilmez.
Tabii dürüst, içten ve 'adalet, müsavat, uhuvvet' ilkesine gerçekten bağlı masonlardan sözediyorum. Locaya 'floş kaçakçılığını daha iyi yürütebilmek için çevre edinmek amacıyla' giren Mösyö Mişon, konumuzun dışında.
'Ezoterizmle ilgimiz yok' diyorlar, yahu masonluğun temel varlık nedeni bizzat Hermes Trismegistus'un ezoterik öğretisini saklamak ve kuşaktan kuşağa aktarmak! Ezoterizmi kaldır, masonluk biter.
Bunu, maşallah tuttular, birbirini tutan bir biraderler muhabbetine indirgediler, iş bulmak, mevki kapmak ya da para kazanmak amacıyla kullanır oldular. Ayıp ettiler.
Masonluk, alışveriş ederken çaktırmadan satıcının bileğinin içine iki parmak tıklatıp fiyatta indirim yaptırmak değildir, olmamalıdır. İşi bu kadar ucuzlattılar.
Ben mason değilim, olmayı da düşünmüyorum. Bazı derecelerin gizli işaretlerini bilirim, bazılarını bilmem mümkün olamaz, ama sakladıkları sırrı öğrendim.
(Simyacıların sırrına da, bunun 'kurşunu altına dönüştürmek' değil, 'altını başka bir şeye dönüştürmek' olduğunu öğrendiğiniz gün biraz daha yaklaşırsınız. O şeyin ne olduğunu da yazdık ama Kaynana Semra'dan başınızı alıp okuyamadınız herhalde.)
Zaten masonlar da bana teklifte bulunmuyorlar. Ya günün birinde sırları açıklarım diye çekiniyorlar ve güvenmiyorlar, ya yeterince param ve özgürlüğüm olmadığını sanıyorlar, ya 'ateist' olduğumu düşünüyorlar (değilim), ya da onların işine yarayacak kadar güçlü ve etkin değilim artık toplumda... Ne de olsa 'televizyon dönemindeki' fiyakamız azaldı.
Onların bakış açılarını bilemem ama, ben kendi görüşümü söyleyeyim:
Mason olmam, çünkü Venüs gezegenine de Sirius yıldızına da eğilip kalkacak adam değilim!
Yazı: Engin Ardıç
Kaynak: