Ardıç, Hıncal Uluç'a fena yüklendi

Abone ol

Sabah yazarı Hıncal Uluç'un kendisinden 45 yaş küçük sevgilisiyle gazetelerde arz-ı endam etmesini mercek altına alan Engin Ardıç'tan 'abisi'ne zehir-zemberek bir yazı.

Sabah Gazetesi'nin usta kalemi Hıncal Uluç'un kendisinden 45 yaş küçük sevgilisiyle gazetelerde arz-ı endam etmesini merceğe yatıran Engin Ardıç, meslektaşına verdi-veriştirdi. Ardıç, "diye sorarken, herzaman yaptığı gibi müzip göndermelerden de geri durmadı:

- Önümüzde önemli konular vardı ama, madem magazinciler bu kadar üstünde durdular, onları kırmayalım. Zarar yok, biz de 'takdim tehir' yapar, laga lugayı şimdi, ciddi yazıyı da pazar günü yazarız!

Altmış altı yaşında bir erkeğin yirmi bir yaşında bir kızla gezmesi, toplumda kabul görmüş genel kurallara da aykırıdır, biyoloji bilimine de.

Toplum hoş karşılamaz, 'sübyancı' derler, madara olursun. Biyoloji ve fizyolojiyi inkar edemeyeceğin için de 'seks yatak değildir' şeklinde demeç verirsin, daha beter gülerler. Aysel'in memelerini açması, Yıldız'ın bacaklarını sergilemesi, Refik'in üvey kızından çocuk yapması gibi bir şey bu sonuçta... İlginç olmasına da elbette ilginç.

'Bu dünyadan giderayak' böyle davranışlarda bulunmak, gençlik günlerine özlem, elden akıp giden hayata bir tür direniş, ölüm korkusuna bir çeşit karşı koyma, ona da peki... Son bir gayretle saldırmak, sönmeye yüz tutmuş mumun son bir parlaması... Lakin, gülünçtür.

Büyük adamlar da 'topluma karşı çıkarlar' ya... Peki, sen de öyle yap. Eğer elin ayağın tutuyorsa (burada kastedilen organlar elbette el ve ayak değil, kibarlık ettik), birbirinizi de seviyorsanız, biz 'üçüncü şahıslara' bok yemek düşer. Kimsenin de kimsenin özel hayatına karışmaya hakkı olamaz. Üstelik ben de 'köşe yazarı topluma örnek olmalıdır' şeklinde düşünen ahmaklardan değilim. Yazar çoğunlukla toplumla bir meselesi, bir kavgası olan, ona uymayan, ona ters düşen adamdır. Yazar dedik tabii, apukarya maskarası demedik.

Ancak senin de bu kadar şımarıklık, bu kadar 'benmerkezcilik' sergilemeye ve bu amaçla 'sözünü geçirebildiğin' yayın organlarını 'kullanmaya' hakkın olmamalı.

Çünkü gazete gazetedir, senin yatak odan değildir.

Bizim eleştirdiğimiz, gönlünce aşk yaşaman değil, bunun reklamını yapman. Ayıp oluyor.

Çok sevimli, çok neşeli, çok da hoşgörülü, keyifli bir adamsın, büyüğümüzsün, sen de bizi seversin biz de seni severiz. Buna sığınarak çıkıntılık ediyorum. Kızmayacağını biliyorum.

Fakat dünya güzeliyle bile birlikte olsan, bunu uzun uzadıya köşende yazmak, gazetenin sürmanşetine çıkarttırmak, 'erotik' süsü verilmiş resimler çektirmek, haftalık dergilere kapak yaptırmak, yakışıksızdır. Bu aşkı 'neye tahvil etmeye' çalışıyorsun? Kızla birlikte televizyon programı mı yapacaksınız? Neyin tezgahı bu?

Gazetecilikten ve yazarlıktan 'yeni çıkan şarkıları ve filmleri tanıtmayı, otel ve lokanta reklamı yapmayı, fıkra anlatmayı, maça gitmeyi' kastediyorsan, bak o ayrı... O zaman da fazla ciddiye alınmamayı peşin peşin kabul edeceksin!

Umarım birbirinizi gerçekten seviyorsunuzdur ve birbirinizi kullanmıyorsunuzdur.

Çünkü biz de bu piyasada 'seviyeli birliktelik' görmekten usandık da, o bakımdan söylüyorum. Konunun anahtar sorusu da şu: Bakalım kız şimdi dizi teklifi, sunuculuk teklifi, podyum teklifi falan alacak mı?

Ben altmış altı değil, 'henüz' elli üç yaşımdayım. Kimseyi kıskandığım falan da yok. Beni 'olumsuz' bulanlar pek şaşacaklar ama, mutluyum.

Kendimce mutluyum: Yirmi birlik kızlar 'amca' diyorlar ama akşam eve geldiğim zaman kapıyı anahtarla açmıyor, zili çalıyorum.

Eh ne yapalım, ben böyle mutlu oluyorum, sen de öyle. Kimisi 'durmuş oturmuşluk' sever, kimisi zıpırlık. Yapı meselesi... Gerçekten mutlu oluyorsan mesele yok. Yalnızlığın verdiği umarsızlıkla 'mutluyu oynuyorsan' durum kötü...

Ben de düşündüm: Zamparalık etmek istesem, bu herhalde 'kalıbıma' uygun, olgun, görmüş geçirmiş, sanırım 'kırklık' bir kadınla olurdu. Mutlaka birşeyleri paylaşmayı arardım. Onunla diskoteklerde tepişecek de değildim tabii. Bizim çocuklara söyleyip Akşam Gazetesi'ne haber yaptırmak da aklımın köşesinden bile geçmezdi!

Onun için sevgili ağabey, gel ölçüyü kaçırdığını kabul et. Çocuğun yaşında kızla 'neyi paylaşabildiğini' de bana söyle. Yaşam tecrübesini mi, anıları mı? Yoksa kızın derslerine mi yardımcı oluyorsun, matematikten falan çaktı da?...

Gündem yaratmak isteyen, kafasıyla yaratmalı, başka bir yeriyle değil.

Öldüğümüz zaman geride bırakacağımız izler de yalnızca sperm izleri olmamalı.

Yazı: Engin Ardıç
Kaynak:

Günün Önemli Haberleri